Dün Otırar’da Arslan Bab’ın ateşi oturdu yüreğimize ve anlam buldu asırlar ötesinden bedenimiz. Cahiliye’ de ortada kalan tüm insani değerlerin yeniden yükselişine vesilen olan Muhammed (A.S) aşkıyla doldu gönüllerimiz. Aşk ocağında pişmiş nice hamların içinde bir ben olduk, zaman içinde. Zaman andan ibarettir dediler de bilemedik ve dünde kaldı zannettik her şeyi. Neyse ki, tam da ihtiyaç olduğunda buldurdu gerçek, kendini. Yaktık, yandık. Yandıkça bittik sandık amma öğrendik ki hamdık kor olduk. Tutuşturacak köz aradık.
Hamedani’den dinledik hayatın ne olduğunu ve Gücdüvani’ den bildik rahle önünde diz kırıp söz işitmeyi. Tahta kaşıklar yonttuk da, sahipsiz sanılan katırlara emanet ettik ederini. Yesevice öze döndük, herkes her şeyden vazgeçtiğimizi sandığı anda. Ömre yaş biçtikçe hikmet bulduk hayata dair. İbrahim (A.S)ce sınavlarımız, İsmail (A.S) ce kurban oluşlarımız, Nesimice linç oluşlarımız ve her şeye rağmen Eyyüp (A.S)ce sabır dualarımız kaldı dünyaya dair. Niyetimiz ise kimimiz için Yasir, kimimiz için Sümeyye makamına erişmekti. Ama hep bir Bilal bekledik, zamanını bilmek için.
Anadolu’ya bayrak açtı aşk dolu yüreklerimiz alpce ve erence. Öncesindeki yurtluğunu hatırlatmaktı, gök otağı yurt bilmişlere, Türkçe. Kehkeşandan inen yıldırım misali düştük vatan topraklarına da, alevimiz kavurdu sıcağa hasret kalmışları. Adaletten uzak, geçmişe özlem duyan tarihin, işgaline son verdik belki de. Bu işgalin bitmesi için öylesine bir bekleyişti ki bu, ezelden ebede sürecek yolculuğun zekâtını ödüyoruz dedik hep kendi kendimize.
Tarihe Alparslan olup düşmüş yiğidin, Oğuz Ata’nın emaneti olan medeniyete seslenişiydi Hakk(C.C) haykıran gür sesi. İslam’ın varlığından bihaber kalmış yüreklere su serpti Hacı Bektaş-i Veli, Yunus Emre ve bütün Anadolu Erenleri. Gördükleri her dağa taşa, girdikleri her gönle kazıdılar kurt başlı tuğu. Bozkurtça hürriyete haykırış, iman da öze dönüşün çerağı idi yakılan.
Ey Türk Titre ve Kendine Dön ile davet edildi bu Kutlu millet her daim çağlar ötesinden. Töre gereği neyse onu bildi, onu yaşadı ve onu yaşattı, akıl ölçeğinde. Maturidice direndi de hakikati bırakmadı hiçbir zaman. Dün, bugün, an ya da gelecek zaman her zaman kızıl elma oldu menzilde duran.
Anayurt idi, Turan oldu büyüdü yüreklerde derin sızı. Anadolu’dan tütecek tek bir duman bekledi her zaman Metehan’ın halkı. Sanmamak lazım her şeyi yalın kılıç alp hakkı. Asıl Edebalı, Akşemseddin, Nizamülmülk gibi erenler, okunanların mimarı.
İlim, bilim ve sevgi ile yüceltti Anadolu’yu Osmanlı. Oğuz’un yiğit eri Kayılar ile zaman başa sardı. Kimi an Fatih olup asra mühür vurdu, kimi zaman Kanuni olup kıtalar ötesine köprü kurdu, kimi zaman da Mehmed olup kardeşkanını durdurdu. Ama sarı yelesiyle, hürriyet sevdalısı M. Kemaller ve ülkü sevdalısı yoldaşları hep var oldu.
Önde yalın kılıç Türk’ün başbuğu, ardında yiğit erler, tarihin her karesinde tattırdı hain ve zalime bozgunu. Herkes unuttu da, hiç eksilmedi gözlerdeki hasret dolu buğu.
Şuur, bilinç, ahlak ve düstur oldu Türk’ün karakteri her zaman. Vatan deyip sahipsiz bırakılmadı milletçe, karşılığında verilse de umman. Nice hainin boyun eğdirmeye çalıştığı zor zaman, devlet oldu da şamarı ile etti pişman. Dedik ya millet işte bu millet, kökü atiden gelir. Maziye dön bak faniliği tarihten bellidir.
Dün, bugün ve yarın. Elbette yazılacak daha çok şey, daha çok kimse vardır. Bitmeyen mücadelede akacak, akıtılacak mürekkep ve kan vardır. Bir tarafta kılıç tutan alpler, diğer yanda kalem sahibi erenler vardır. Türk Milleti, kutludur, vazgeçilemez töresi vardır.
Eminiz ki, yeniden doğudan yükseleceği söylenen medeniyet güneşi, başka yerlerde değil Türk’ün yurdu Turan toprağının sancak noktası Anadolu’da görecek tüm insanlık.
Korkut Ata’nın öğütlerinin Hızır Ata’nın duasına eriştiği aşk ocağından tüten iklim, tüm Türk-İslam ellerini sarsın.
Yeni yılınız, yeni yolunuz, yeni yaşınız ve yaşamınız her daim KUTLU olsun.
Umut ve ümit dolu yarınlara hep birlikte ve beraberce yürümek temennisiyle.