Kaybedildiğimiz düşünülürken, kazanılan olmanın ortaya çıkması mutluluk veren bir duygudur.
Küçük yaşlardan itibaren, sevilen ve takdir gören kimseler, her zaman çok büyük idealler eşliğinde övgüye mazhar olurlar. Öyle ki, kendisinden beklenti içerisine girilenlerin omuzlarına, büyük adam olacak vurgusuyla birlikte, çok büyük yükler bırakırız. Sonrasında, zamanla birçoğu bu yük altında ezilip giderken, haberimiz bile olmaz.
Toplum içerisinde büyük adam olmak deyişinin altında, her zaman bürokratlık yer almaktadır. Kiminin itibar, kiminin intiba, kiminin ise irad hayalini içeren bu övgüler, ister istemez erken yaştan itibaren hedeflerin şekillenmesinde etken olur. Yaşın ilerlemesi, dış çevre ile etkileşimin artması ve beklentilerin oluşması ile birlikte, üzerine biçilen kimliği taşımanın gayreti içerisine giren özneler, beklentileri karşılamak üzere gayret sarf ederler. Bu gayretin ölçüsü, şiddeti ve neden olduğu yorgunluk seviyesi de büyük adamlık vurgusunun tonajına paralel olur.
Geleneksel bu yaklaşıma karşılık, içerisinde yer aldığımız 21. Yüzyıl son çeyreğinde ise büyük bir değişimin yaşandığını görmekteyiz. Yükselen bir akım haline gelen, toplum yaşayışı ve hassasiyetinden uzak bireysel yaşam modeli kapsamında, yeni neslin büyük adam sıfatı yerine, özgür ruh tarzını tercih ettiğini düşünüyoruz. Ve bu tercihin sonuçlarından sadece birisi olan anti-politik düşünce ve yaşam şeklinin rolleri değiştirdiği fikrindeyiz.
Burada deneyimsel tecrübelerimiz veya şahsi düşüncelerimizi uzun uzun anlatmak yerine farklı bir bakış açısını sizlerle paylaşmak isterim.
Yükselen akımlar, yorgunluklar, bıkkınlıklar vb. nedenlerden ötürü anti-politik yaşam şeklini tercih eden her yaş grubunun, aslında olması gereken, değer oluşturabileceği veya katabileceği sosyal yaşam şekline, zoraki de olsa, dönüş yaptığını gözlemliyoruz. Hele ki hareketli ortamlarda, toplumsal yönelimi üst seviyede olan roller, öylesine tercihler yapıp bu eylemlerini ilerletmekteler ki, aslında benim yerim burası dercesine sonuçlar yansıtmaktalar. Burada dikkat çeken binlerce farklı alanla ilgili yüzlerce örnek arasından sadece bir tanesi, ki bana göre çok değerli, yardımlaşma ve yardıma muhtaç insanlara yönelik çalışmalardır.
Bu örnek, son dönemde etrafımıza baktığımızda, aslında hepimizin ortak olarak görebileceği bir örnek. Özellikle Ulu Türkistan coğrafyası ve Afrika kıtası başta olmak üzere, politik tahakküm ve yönelişten, amiyane tabirle, sıtkı sıyrılmış ‘BÜYÜK ADAM’ ların neler başardığına hepimiz şahit oluyoruz. Hatta bu kişilerle karşılaşmalarımızda, takdir ve teşekkürlerimizi sunarken aldığımız cevaplar, gözümüzde ve gönlümüzde edindikleri yerleri daha da yükseltiyor. Çünkü sahip çıkmaya çalıştıkları inançları, yaşam değerleri, fikir dünyaları veya her ne ise, eylemlerini tam da bu kutsaliyetlerinin üzerine inşa edip, hem kendileri hem de camiaları adına yüksek katlar inşa ediyorlar.
İnsan özelinde faydalı olmak, fayda sağlamak üzere tercihte bulunan, antipolitize olmuş ve odağını siyasetin ilim merkezine konumlandırarak, fayda üreten daha nice örnek mevcuttur.
BÜYÜK ADAM sayısının, bilim ışığının tükenmek üzere olan kaynağına katkı sunan; teknik beceri ve tecrübesi ile milli sistem, model geliştirme başarısı gösteren; kültürel ve sanatsal anlamda göze, gönle hoş gelen eserler icra eden; insan dışındaki canlı âleminin devamlılığı ve sürdürülebilirliği için gereklilikleri sağlama çabasına düşen; kaybedilen güvenilir ticaret ortamının tekrar sağlanması adına kooperatif ve birliklerde çaba sarf eden ve daha nice yazmadığımız alanda, her geçen gün artmasından mutluluk duyuyoruz.
Bu minvalde, son söz olarak, şahsi kanaatimizi sizinle şu şekilde paylaşmak isteriz; Kısırlaşan, üretkenlikten uzaklaşan ve fikri zemini kaybetmiş bir sahadan uzak kalarak; ihtiyaç duyulacak her an, gerekli moral, tecrübe ve liyakat ile hazır olmak, inanç ve fikirlerinize gösterebileceğiniz saygı ve sadakattir.