Soğuk Savaş döneminin hemen başında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) 1946 yılında Türkiye’den toprak talep etmekle beraber boğazların yeniden şekillenmesini istemişti. Türkiye bu talepleri şiddetle reddetmiş fakat kamuoyunda bir Sovyet baskısı oluşmuştu. Türkiye artan Sovyet tehdidini engellemek, NATO üzerinden askeri yardım alabilmek ve ABD’den ekonomik destek sağlamak üzere Kore’ye asker göndermiştir. Kore’ye asker göndermemizin hemen akabinde NATO’ya başvuru yapılmış ve Türkiye 1952 yılında NATO’ya üye olmuştur. NATO üyeliği ile Türkiye Batı bloğuna dahil olmuş ve 1952 yılından bu yana Batı bloğunda yer almıştır.
Soğuk savaş süresince Türkiye NATO/ABD ile hareket etmiştir. Yıllar boyunca ABD ile inişli çıkışlı ilişkiye sahip olan Türkiye için kırılma noktası 1974’teki Kıbrıs Barış Harekatı sonrası ABD ambargosudur. ABD, müttefiki Türkiye’ye silah ambargosu uygulamış ve 3 yıl süren ambargo 1978 yılında kaldırılmıştır.
1991 yılında Sovyetlerin resmen dağılmasıyla Türkiye için Sovyet tehdidi ortadan kalmış fakat Türkiye halen NATO’da kalmaya ve Batı bloğunda yer almaya devam etmiştir.14. Y.Y düşünürlerinden İbni Haldun’un “Coğrafya Kaderdir” tespiti son yıllarda tekrar gündeme gelmiştir. Coğrafyanın insan ve ülkeler üzerindeki etkisi kaçınılmazdır anlayışı da son zamanlarda eleştiri konusu olmuştur. Siyasilerin yaptıkları hataları ülkelerin coğrafi konumu yani jeopolitika ile özdeştirmeleri hatalarını örtbas etmek için kullandıkları söylem haline gelmiştir. Bu şekilde incelendiğinde yapılan eleştirilerin haklılık payı vardır. Türkiye üzerinden incelediğimizde ülkemizin jeopolitik önemini hiçe saymak veya basit bulmak ülkemize haksızlık yapmak olur. Bu denli önemli bir ülkenin muhtemel düşmanları ve dostları olması kaçınılmazdır. Lakin bu düşmanlığı ve dostluğu sürdürecek olanlarda siyasilerdir. Bugün komşumuz ülkeler ile ilişkilerimizi incelediğimizde ya da şöyle bir haritayı açıp baktığımızda, aslında bu coğrafyada ne kadar yalnız olduğumuzu sanırım anlamış oluruz. Ortadoğu’da ve Kuzey Afrika’da Müslüman Ülkeleri ile ilişkilerimiz hiç olmadığı kadar kötü durumda. Arap Baharı sürecinde izlenilen politika, AB ile ilişkiler, ABD ile gelinen son nokta ve CAATSA Yaptırımları Türkiye’nin jeopolitik konumunun zorluğu mu, yoksa alınan dış politik kararların sonucumu? Bu cevabı size bırakıyorum.
***
ABD’de başa gelen Biden, Avrupa Birliği (AB) ile yakınlaşacağı sinyallerini vermiş durumda gözüküyor. Türkiye gerek AB yaptırımlarının önlenmesi amacıyla gerek ABD ile sıkıntılı ilişkiler bağlamında AB ile ilişkileri düzeltmek için bir dizi açıklama yapıyor. AB ile sorunların düzeltilmesi şu aşamada elbette önemlidir. ABD ile ilişkilere bakıldığında sorunların kolay kolay çözüleceği beklenmemelidir.
ABD tarafı şu an için en büyük sorunu S-400 olarak tanımlamaktadır. Hatırlanacağı üzere Türkiye, ABD’den Patriot Füze Savunma Sistemi almak istemiş ABD bu isteğe yanaşmamıştır. Türkiye’de bu cevaba karşılık ülkemizin hava savunma sistemine ihtiyacı bulunduğunu öne sürerek Rusya’dan S-400 almaya karar vermiştir. CAATSA yaptırımları da bu noktada karşımıza çıkmıştır. Türkiye S-400 konusunda ABD’ye blöf mü yapmıştı yoksa gerçekten Rusya’nın hava savunma sistemine ihtiyacı var mıydı tartışılır fakat ABD yaptırım konusunda epey ısrarcı olacak gibi görünüyor. Öyle ya da böyle S-400 konusu uzun bir süre daha gündemde kalacaktır. ABD, NATO’daki en önemli müttefiki Türkiye’ye kolayca yaptırım uygulayabiliyorsa Türkiye’de bölgesindeki sorunları bir an önce çözmeli ve NATO’daki üyeliğini tekrardan gözden geçirmelidir. Bu zorlu ve kırılgan coğrafyada alınan her kararın önemini her geçen gün daha iyi anlıyoruz.
ABD tarafı şu an için en büyük sorunu S-400 olarak tanımlamaktadır. Hatırlanacağı üzere Türkiye, ABD’den Patriot Füze Savunma Sistemi almak istemiş ABD bu isteğe yanaşmamıştır. Türkiye’de bu cevaba karşılık ülkemizin hava savunma sistemine ihtiyacı bulunduğunu öne sürerek Rusya’dan S-400 almaya karar vermiştir. CAATSA yaptırımları da bu noktada karşımıza çıkmıştır. Türkiye S-400 konusunda ABD’ye blöf mü yapmıştı yoksa gerçekten Rusya’nın hava savunma sistemine ihtiyacı var mıydı tartışılır fakat ABD yaptırım konusunda epey ısrarcı olacak gibi görünüyor. Öyle ya da böyle S-400 konusu uzun bir süre daha gündemde kalacaktır. ABD, NATO’daki en önemli müttefiki Türkiye’ye kolayca yaptırım uygulayabiliyorsa Türkiye’de bölgesindeki sorunları bir an önce çözmeli ve NATO’daki üyeliğini tekrardan gözden geçirmelidir. Bu zorlu ve kırılgan coğrafyada alınan her kararın önemini her geçen gün daha iyi anlıyoruz.