Yaptırım, Ülkemiz de sık sık duyduğumuz, kullandığımız Türk dış politikası terimi haline geldi ne yazık ki. Geçen hafta AB’den beklediğimiz yaptırım kararı mart ayına ertelenmişti. Elbette bu erteleme Biden yönetiminin Türkiye hakkında izleyeceği politikanın seyrine göre şekillenecektir. AB Biden yönetimi ile safları sıklaştırmak istediğini, Avrupa’nın savunmasında ve çözülmesi beklenen konularda ABD’nin olaya nasıl müdahil olmasını beklediklerini maddeler halinde bir önceki yazımda belirtmiştim. AB Türkiye üzerine yaptırım kararını şimdilik askıya alırken Trump yönetimi CAATSA yaptırımlarını içeren yasayı onayladı. Türkiye de Savunma Sanayi Başkanı İsmail Demir ve 3 kişi daha yaptırım listesine eklendi. Savunma Sanayi Başkanlığı (SSB) bünyesinde yeni yapılacak projelerde ABD’den ekipman ve teknoloji ithalatı durdurulurken ABD’li ve uluslararası finans kuruluşlarının kredilerinden faydalanılmayacak. Trump yönetiminin aldığı yaptırım kararı Biden yönetimini 2 şekilde etkileyebilir. Biden yönetimi Türkiye ile ilişkileri üst seviyede tutmak ve Doğu Akdeniz,Libya,Suriye konularını işbirliği içinde çözmek istiyorsa alınan yaptırım kararı bu işi zorlaştırabilir. İkinci şık ise Biden yönetimi ikili ilişkileri zaten önemsemez mevcut sorunları Türkiye yerine AB ile çözmek ister ve Türkiye yerine Yunanistan konulmak istenirse ikili ilişkiler ağır hasar alır.
Biden’ın Türkiye üzerine yaklaşımıTürkiye’yi uluslararası arena da daha karmaşık bir ortama itebilir.
***
Türkiye Biden yönetiminin tutumuna göre Libya,Suriye ve Doğu Akdeniz’de Rusya ile anlaşma yoluna gider. Rusya ile enerji askeri ve ekonomik konularda ilişkiler artırılır. Şangay iş birliği üyeliği tekrar gündeme gelir. Avrupa ile ticari ortaklığımız kademe kademe azaltılarak Çin ile yakınlaşma sağlanır ve mevcut pazarımız Asya’ya kaydırılır. Tabi biz kendimizin yapacağı hamleleri düşünürken Rusya’nın da Doğu Akdeniz’deki enerji savaşlarında bulunduğunu ve GKRY ile iyi ilişkilere sahip olduğunu unutmamak gerekir. Son dönemde Türkiye -Azerbaycan arasında gelişen ilişkinin hat safhaya ulaşması, Rusya tarafından gerçekleştirilen Kırım ilhakı ve sonrasında Ukrayna’ya verilen desteğin gündeme taşınması Rusya ile ilişkilerimizde sorun yaratabilir. Öte yandan Rusya’nın mali büyüklüğü, Türkiye’nin savaş teknolojilerinin ABD’ye uyumlu olduğu ise bir başka sorundur.
***
Devletimiz yapacakları her hamlede elbette bütün bu unsurları değerlendirir. Şahsen ben en iyi seçimin Türkiye’nin her alanda reformlar yapıp bölgesinde başat rol oynaması gerektiğini düşünenlerdenim. Bu işin kısa sürede olmayacağının da farkındayız. Lakin biz her kriz anında veya ilişkiler zora girdiğinde AB ile Şangay iş birliği örgütünü kıyaslayarak, ABD ile Rusya’yı yahut Çin’i karşılaştırarak bir yola varamayacağımız da gün gibi ortadadır. Bunun bilinci ile hareket etmeli ve bir an önce güçlenmeliyiz.Kendi gücümüzü toplarken Türk dünyasını unutmamalı ve onlarında güçlenmesine yardımcı olmalıyız. İlerde daha da iyi oluşabilecek Dil, savunma,ekonomi, askeri gibi mühim konularda birliktelik için her daim hazır olmak zorundayız.