Türkiye’nin Avrupa Birliği ile münasebetleri 61 yıl önce başlamıştır. Yunanistan 15 Haziran 1959’da o zamanki adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu’na (AET) üyelik başvuru yapmıştır. Dönemin dışişleri bakanı Fatin Rüştü Zorlu’nun Yunanistan’dan geri kalınacağı düşüncesiyle Türkiye’de 31 Temmuz 1959 da AET’ye üyelik başvurusu yapmıştır. Ancak görüşmeler 27 Mayıs müdahalesi sonucu kesintiye uğramıştır. 1963 yılında Ankara antlaşmasıyla AET arasında ortaklık antlaşması imzalanmıştır. İlerleyen yıllarda Türk Ordusunun Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a verdiği 71 muhtırası ve gelecek yıllarda 1980 darbesi, AET ile olan görüşmeleri kesintiye uğratmış ve Türkiye’nin üyeliğini ileriki yıllara ertelemiştir.
Bizimle birlikte AET’ye üyelik başvurusu yapan Yunanistan 1981 yılında AET’ye üye olmuştur. 1993 yılında AET. Avrupa Birliği’ne (AB) dönüştürülmüştür. Tarihinin en büyük genişlemesini 2004 yılında gerçekleştirmiş Malta, GKRY gibi 8 ülke daha birliğe üye olmuştur. 2007 yılında Bulgaristan ve Romanya 2013 yılında ise Hırvatistan birliğe katılmıştır. Türkiye ise hala üyelik için müzakerelere devam etmektedir.
***
61 yıldır üyelik için bekleyen Türkiye neden AB ile yollarını ayırmamakta sorusunun cevabı ise birçok nedene bağlıdır. Bunun nedenlerinden biri ekonomik sebeplerdir. 2019 verilerine göre Türkiye, ihracatının %48,5’ini AB üyesi ülkelere yapmıştır. 2018 yılında ise ihracatının %50’si yine AB üyesi ülkelere yapılmıştır. AB’nin Türkiye’yi birliğe almamasının önemli bir nedeni ise Avrupa Parlamentosu’na seçilen milletvekillerinin sayısı ülkelerin nüfusuna göre belirlenmesidir. Bugün parlamentoda en çok üyesi olan Almanya’nın nüfusu 83 milyondur. Türkiye birliğe dâhil olduğunda 82 milyonluk nüfusu ile Parlamentoda 2.sırayı alacaktır. Elbette birlik içindeki diğer ülkeler bu durumu hazmedememektedir. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki haklarını koruma mücadelesi ve Libya ile varılan bölgesel iş birliği antlaşmaları AB üyesi ülkelerin emperyalist politikalarına ters düşmektedir. Yunanistan, Adalar (Ege) denizinde kıta sahanlığı ve adalar sorununu her fırsatta AB’ye taşımakta başta Fransa ve diğer birlik üyesi ülkelerden destek aramaktadır. Fransa, bölgede ABD’den doğan boşluğu doldurmak ve Avrupa Birliğine liderlik etmek için hemen her fırsatta Türkiye karşıtı sert açıklamalarda bulunmaktadır.
***
Türkiye’nin şu an için AB’ye ne kadar ihtiyacı varsa AB’nin de Türkiye’ye o denli ihtiyacı vardır. Türkiye, özellikle Jeopolitik konumundan ötürü göçle mücadele ve terörizm gibi sorunlarda Avrupa’nın korunmasında tampon görevi görmektedir. Rusya’nın Balkanlar ve Ortadoğu’daki varlığı düşünüldüğünde Türkiye yine AB için vazgeçilmez güç olmaktadır.10 Aralık’ta yapılacak AB zirvesinde Türkiye için yaptırım kararı alınabileceğinin sinyalini veren Merkel, AB Konseyi dönem başkanlığının bitmesine 20 gün kala yaptırım kararı alması iki ülke arasında ciddi sıkıntılar doğurabilir.
Yaptırım kararı alınırsa ne olur?
İlk olarak bu noktada Türkiye Doğu Akdeniz’de daha sert güç unsurlarını kullanabilir. İkinci seçenek, Girit’in doğusunda yani 26 ve 27. meridyenler arasında araştırma yapabilir. Türkiye elindeki böylesi önemli bir kozu daha önce kullanmamıştı. Son olarak göç konusunda daha esnek davranabilir. Mültecilerin Avrupa’ya geçmesinde daha az önlemler alabilir.
***
AB’nin önemli sonuçlar doğurabilecek yaptırım kararı alması şu an için uzak bir ihtimal gibi gözükse de 10 Aralık’ta çıkacak karar, sadece Türkiye’yi değil Avrupa kıtasının çoğu ülkesini etkileyecektir. Umarım böyle bir karar çıkmaz ve zaten kötü olan ilişkiler daha fazla zarara uğramaz.
Esen Kalın.