2020 yılını doğal afetler, salgın hastalıklar, türlü felaketler ile uğurladık. Ülkelerin temel yapı taşı olan hukuk, ekonomi, eğitim gibi alanlarda artık gerçekçi reformlar yapılması gerektiğini bir kez daha hatırladık.
Çin de başlayan virüs etkisi ve ardından gelen tedarik zincirinin kopması ülke ekonomilerine zarar verirken, sistemdeki aktörlerin birbirine pamuk ipliği ile bağlı olduğunu da görmüş olduk.
***
Dış politikanın da aynı şekilde çok hassas çizgilerle ayrılmış olduğunu yine anlamış olduk. 2020 hafızalarda zor geçen bir yıl olarak yerini alırken yüzümüzü en çok güldüren, gururlandıran olay ise Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ zaferi diyebiliriz. Bizim açımızdan 30 yıl işgal altında kalan Karabağ’ın kurtarılmasının jeopolitik özelliği Azerbaycan ile Nahçıvan arasında açılan koridorun Türkiye’nin Orta Asya’ya kara yolu ile ilk kez bağlanmasıdır. Türkiye’nin son dönemde Azerbaycan’a verdiği destek tüm dünyanın dikkatini çekerken Rusya’nın da dikkatini çekmiştir. Türkiye 2021 yılına hassas dengeleri muhafaza etmek ve ikili ilişkilere çok daha fazla önem vererek girecektir.
***
2021 bizi; ABD’nin CAATSA ve mart ayına ertelenen AB yaptırımları, Rusya’nın Türkiye’de yükselen Pantürkizm çıkışlarından rahatsızlığı, Doğu Akdeniz’deki enerji savaşı, Libya da otoriteyi sağlayacak isimlerin belirsizliği gibi birçok mesele karşılayacaktır. Ülkemiz bütün bu sorunlarla başa çıkabilecek tarihsel deneyime sahiptir. Kurulduğu günden bu yana kimi zaman azalan kimi zaman artan baskılara her zaman maruz kalmıştır. Türkiye son zamanlar da Rusya ile ilişkilerini güçlendirirken NATO’dan ayrılma düşünceleri hayli artmıştır. Bunun ne kadar tehlikeli olabileceğini alanında uzman isimler sık sık dile getirmektedir. Çin’in Asya’da yükselişi, dünyanın çok kutuplu sisteme dönmesi ABD’yi ittifak arayışına zorlarken Türkiye’nin bundan istifade ederek bazı konularda aşırı özgüvenle hareket etmesi bizleri zor durumda bırakabilir. Özellikle Doğu Akdeniz, Suriye, Libya konularında ABD-Rusya gibi ülkelerle ittifak yapılmadan işlerin yoluna girmeyeceği aşikardır. ABD’de Biden’ın Türkiye’ye karşı tutumu bizi Rusya ve Çin’e karşı itecektir. Ve Türkiye Batı/ABD’ye karşı ŞİÖ (Şangay İşbirliği Örgütü) kartını gösterecektir. Rusya’nın Avrasya kıtasına hâkim olma çabaları ve ülke liderleri ile iyi ilişkiler kurması öte yandan Çin’in büyük askeri harcamaları ile kuşak yol projesi önümüzdeki dönem Türkiye’nin Avrupa’ya olan bağımlılığını azaltabilir.
***
Suriye de kazan kaynamaya devam ediyor. Kasım Süleymani’nin öldürülmesinin yıl dönümünde AYN İSA da Rus askeri üssüne saldırı gerçekleşti. Şu an için El Kaide bağlantılı bir örgütün yaptığı tahmin edilse de bizim açımızdan önemi saldırıyı yapan örgütün İdlib’de yerleşik olmasıdır. İdlib de kontrol Türk askerlerindedir. Türkiye ile Rusyanın arasını açabilecek bu tür saldırılar en çok SDG/PKK’nın işine yarayacaktır. Türk ve Rus hükümeti diplomasi kanallarını her daim açık tutması bölgede atılacak tek bir adım için çok önemlidir. Rus birliğine saldırı gerçekleşirken Deyrizor bölgesinde DAEŞ rejim askerlerine saldırı düzenledi. Bölgede birçok terör örgütü barınmaya devam etmekte ve Esad rejimi ABD’nin desteklediği SDG’den para ile petrol almaya devam etmektedir. Yakın zamanda Deyrizor da olası bir Kürt-Arap çatışması kimseyi şaşırtmamalıdır. ABD’nin bölgedeki faaliyetlerinden biri de etnik ayrım yapıp tarafları birbirine düşürmektir. Yeni yıl içinde Suriye de birçok şeyin değişeceği belli olmakta ve Suriye’nin kuzeyinde Kürt Bölgesi/Devleti oluşturma amacının hızla yol aldığı görülmektedir.