Dünya insanlığının topyekün mücadele içerisinde olduğu günlerden geçiyoruz. Milletlerin ve devletlerinin Koronavirüs karşısında düştüğü acınası durum, kendi içerisinde birçok ibretlik ders içermekte.
Konuya ilişkin her gün ortaya atılan küresel stratejilere bir yenisini ekleme niyetinde değiliz. Ancak bu kriz ortamında alınması gereken, hatırlatma üzerine farkına vardığımız, bir ders var ki, kayıt altına alınmasını önemli görmekteyiz. Bu önemli hatırlatmayı yapan çok değerli ağabeyime de buradan teşekkürlerimi sunmak isterim.
Her türlü kriz ortamında ortaya çıkan en büyük sorun, üretememe problemidir. Üretim için ihtiyaç duyulan en önemli argüman ise nitelikli iş gücüdür. Niteliği kazanmak, teorik öğretimin pratik uygulama ile pekiştirilmesi sayesinde elde edilir.
Türkiye için, nitelikli iş gücü problemi, iç ve dış mihrakların, politikayı kullanarak ortaya çıkardıkları, Meslek Liseleri Katsayı Uygulaması üzerinden, 21. Yüzyıl her döneminde eksikliği vurgulanan kronik bir mesele haline gelmiştir. Öyle ki Endüstri 4.0 temelli tüm teknolojik ve dijital araçlara rağmen, küçük, orta ve büyük ölçekli işletmelerin ihtiyaçlarını karşılayamadıklarını birçok kez işitmiş veya izlemişizdir.
Derin derin meselenin geçmişinden bugününe, sebepleri veya sorumlularından bahsetmeyi hedeflemiyoruz. Amacımız, güncel gelişmeler odağında, meslek liseleri ve nitelikli iş gücü kazanımına dair farklı bir pencere açmaktır.
Koronavirüs-19 ile tanıştığımız ilk günden bu yana, doktorlarımızın hijyen vurgusu hepimizin malumu. Konuya ilişkin öne çıkan iki argüman ise; Antiseptik El Sabunu ve Maske. Birçok ülke, bu iki ana kalem üzerinde sıkıntılar yaşamakta ve bu konuda destek çağrılarında bulunmaktadır. Ülkemize baktığımızda, şu an için, bu konuda herhangi bir darboğaz yaşanmadığı görülmektedir. Peki bu konuda olası kapasite yetersizliği ve ihtiyaç durumunda devletimizin aldığı öncü tedbir uygulaması nedir? Bu sorunun cevabını bileniniz olduğu kadar bilmeyeninizin de olduğunu düşünerek cevaplamak isteriz.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın tespit ve görevlendirmesi ile N95 standardında maske üretimi yapmak üzere 7 ilimizdeki meslek liselerimiz, cerrahi maske üretimi yapmak üzere ise 37 Meslek Lisemiz üretime başlamış bulunmaktadır.
Bursa’daki Yıldırım Yeşilyayla Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ise, yaptığı örnek çalışma ile gündeme damgasını vurmuştur. Öğrenciler, Koronavirüse karşı anti bakteriyel el dezenfektanı üretirken, Milli Eğitim Bakanlığı 165 ton dezenfektan siparişi vermiştir.
Ayrıca şu an sabun ve temizlik maddesi üretimi yapan meslek lisesi sayımız ise sayılamayacak kadar fazladır.
Süper güçler dâhil olmak üzere, tüm dünya devletlerinin sahip oldukları teknoloji ve araçlara rağmen, ihtiyacını duyduğu bu iki ürün ile alakalı olarak görünüyor ki, yalnızlaştırdığımız meslek liselerimiz umut ve güven noktalarımız olarak öne çıkmaktadır.
Babası meslek lisesinde yıllarca idarecilik yapmış bir makine mühendisi olarak unutamadığım anılardan bir tanesi Bursa Tophane Endüstri Meslek Lisesi’ne aittir. Lise çağlarımızda, tekniğe olan özentimiz ve yatkınlığımız nedeniyle bir hocamız eşliğinde okulumuzun atölyelerini gezme ve ziyaret etme fırsatı bulmuştum. Ve bu noktaları gezerken, bir okuldan çok, teknoloji üretimi yapılan bir üs ziyareti gibi hafızamda yer edinmişti. İlaveten bu gezimize rehberlik ve eşlik eden hocamızın sözü, bizdeki tazeliğini hala korumaktadır. ‘Bu atölyeler ve araçlar, Allah göstermesin ama, olası bir savaş halinde, ordumuzun ihtiyaç duyabileceği birçok donanımı üretme kabiliyeti ve kapasitesine sahip.’’
Bugün görüyoruz ki, ortaya çıkan savaşın şekli farklı ancak ihtiyacı karşılaması boyutunda adres aynıdır.
Meslek liselerimiz, 21.Yüzyılın ilk günlerinden bugüne, tercihler ve gelecek kaygısı nedeniyle hızla küçülen bir gidişattadır. Ve içinde bulunduğumuz bu dönemde, öğrencisizlikten dolayı birçok bölümü kapanmakta, uzman öğretmenlerimiz farklı alanlarda değerlendirilmeye çalışılmaktadır. Oysa ki, meslek liselerimizi yaşatmak, anlamak, geliştirmek ve hatta ortaya çıkan yeni dönem gelecek projeksiyonunda, hak ettiği pozisyona taşıma zorunluluğumuz, yaşadıklarımız çerçevesinde ortadadır.
Bu farkındalığı yakalamamızı sağlayan, hatırlatıcı ve aynı zamanda üretici olan Serkan ağabeyimizin şu sözleri de, şu an okumakta olduğunuz cümlelerin mürekkebi ve müsebbibi aslında. O halde yine son sözümüz onun hakkıdır;
‘Sevgili kardeşim, politik nedenlerden ötürü, yıllarca yalnızlığa ve baskıya mahkûm edilen meslek liselerimizin, bugün sahip oldukları kabiliyet ve enerjiyle, devlet nezdinde millete dair katkılarını asla unutmamak gerekir. Uğradıkları her türlü haksızlığa rağmen yaşanan kriz anında ortaya çıkışları bile ne kadar önemli bir ihtiyaç olduklarını ortaya koymaz mı?’