Anadolu’da yaşayanlar olarak köylülükten şehirliliğe geçiş ortamını hazırladığımız bir zaman diliminde yaşamaktayız.
20.Yüzyıl nesli olan bizler, daha önce sahip olduğumuz göçebe yaşam şeklinden, yerleşik yaşam biçimine ulaşıp, geçim kaynaklarına adapte olduğumuz zaman dilimini tamamlamak üzereyiz. Bu süreç içerisinde, fıtratlarımızda bulunan zengin çevresel değerlerden fedakârlık ederek, kısıtlı coğrafi sınır hatlarında yaşama geçişin sancılarını hissettiğimizi söylemek gerekir.
21. Yüzyıl nesli için atmamız gereken son adım ise onların şehir yaşamında doğru kültür altyapısı ile doğru medeniyet seviyesini kurmaları için yeterli ve uygun ortamı sağlamak olacaktır.
Şehircilik kavramının sınıflandırılması hususunda, fikirlerimi tam karşıladığını düşündüğüm akademik tanımlamayı sizlerle de paylaşmak isterim.
Bu çeşitlendirmede, kadim inanış ve esaslara bağlı şekilde oluşturulup şekil almış olan God Made Cities – Tanrı Yapımı Şehirler ilk ve temel ayağı oluşturmaktadır. Bu şehir yapılarına örnek olarak Mekke, İstanbul, Roma, Kudüs gibi inanç kültürünün esasları ile kimlikleşmiş şehirleri verebiliriz. Bu şehirlerdeki tüm yapılar, sistemler ve kurallarda esas alınan değerler iman ve inanç gereklilikleridir. (Pratik hayatta uygulamalarda farklılık arz etmekte olduğu gerçektir.) Ve bu şehirlerin bugünlerini ve yarınlarını planlarken de bu temel değerler ışığında startejiler üretmek gerekir.
Bir diğer şehir sınıfı ise Man Made Cities (Aslında Man yerine Human demek gerekir) – İnsan Yapımı Şehirler’ dir. Bu sınıfta ise Los Angeles, Dubai, Astana, Sejong gibi şehirler yer alır. Örnek olarak verilen bu şehirlerin ortak yönü ise gelişen teknoloji ve endüstri gelişmeleri kullanılarak kurulan ve kalıcı değil değişken bir hüviyete sahip kentler olmalarıdır.
Toplum 5.0 -Sosyal Toplum esasını temel alıp alıp, Nesnelerin İnterneti (IoT) ve Endüstri 4.0 yükselen akım modellerinin eklenmesi ile ortaya çıkan Akıllı Şehircilik-Smart Cities kavramı ise bugün şehirlerimizin ve şehirciliğin üzerine odaklandığı ana temadır.
Teknolojinin dijitalleşme çağını yaşadığı günümüzde, Akıllı Şehircilik kavramını sadece dijital teknolojinin uyarlanması olarak görmek çok büyük bir hata olacaktır. Unutulmamalıdır ki, teknoloji, aklın çıktılarından sadece bir tanesidir. Burada ana unsurun sahip olması gereken, toplum yaşamının kolaylaştırılması, imkân ve kalitesinin arttırılmasının sağlanması hususları asla göz ardı edilmemelidir. Bu bağlamda, günümüzde 800 milyar dolar civarında olan Akıllı Şehircilik pazarının önümüzdeki 10 yıl içerisinde 3.2 trilyon dolar seviyesine ulaşmasını dikkatli şekilde ele almak gerekir. Zira şu anda bu kavramın etkisi altına girdiğimiz ve milletler mücadelesi kapsamında da, doğru, etkin ve güvenli şekilde, adapte olma gerekliliğimiz, göz ardı edilemez bir gerçekliktir. Ancak buradaki en büyük risk, Akıllı Şehircilik için sadece pazar ülke olup, teknoloji çöplüğü haline getirilmektir.
Farkında olunmalıdır ki, yazının başında belirttiğimiz şehir sınıflandırmasını dikkate alarak, yaşam alanına özgün, strateji ve uygulamalar oluşturmak, Akıllı Şehircilik kavramının temelini teşkil etmektedir.
Akıllı Şehircilik uygulamalarının esasını ise yaşam alanlarının coğrafi ve toplumsal verileri oluşturmaktadır. Bu verilerin toplanması, sınıflandırılması, anlamlandırılması ve yapay zekâ kullanımı ile iletişim kurabilir hale getirilmesi, elde edilmek istenen çözümlerin ana aşamalarıdır. Toplumsal verilerin siber alan başta olmak üzere, her sahada güvenliğinin sağlanması ise şu an için uluslararası devlet mekanizmalarının ana meselesi olarak gündemi meşgul etmektedir veya etmelidir.
Mevcut zaman dairesi içerisinde Akıllı Şehircilik Teması’ nın ön görülen yol haritası ise şu şekildedir;
Akıllı Şehir 1.0 – Şehir içerisindeki veri noktalarının kendi içerisinde iletişimi
Akıllı Şehir 2.0 – Şehirlerin ülke içerisinde birbirleri ile olan iletişimi
Akıllı Şehir 3.0 – Ülkelerin birbirleri ile olan İletişimi
Yerel anlamda Bursa olarak, bu alanda büyük avantajlara sahip bir şehir olduğumuz yadsınamaz bir gerçek. Şehrin organizasyon ve koordinasyonuna ilişkin gerekli sistematiğin oturtularak, samimiyet ve liyakat ayaklarının da yerini bulmasıyla, yaşam kalitemizin arttırılması hepimizi mutlu edecektir. Resmi kamu makamlarının çalışmalarının yanı sıra, inisiyatif alarak konuya özgü hassasiyet sahibi paydaşların yetkinliklerini katmalarını sağlayacak ortamın hazırlanması, süreci mutlaka hem olumlu etkileyecek hem de devreye alma hızını arttıracaktır.
Milli, yerel kaynak ve kadrolarımızın ülke sathında ve şehir bazında yeterliliğe sahip olduğuna inanıyoruz. Tecrübe ve yapabilirlik seviyeleriyle konuya hızlı adapte olup, üretkenlik kimliğine haiz olabileceklerine dair güven ve ümit duyduğumuzu da özellikle belirtmek isteriz. Burada asıl önemli unsur, ki bu devlet kimliğinin asli vazifesidir ve yetki sahibi kurum ve kişilerce kurgulanmalıdır, devreye alma planlaması ve stratejisinin doğru ve özgün şekilde hazırlanması gerekir. Ve ilaveten, mümkün olan had safhada milli ve yerli paydaşa rol verilmesi gerekir.
Yaşanan toplum içerisinde milli hassasiyeti ve konuya özel liyakat seviyesi yüksek seviyedeki kadroların, bu konuyu dikkatle takip etmesi, gerekli zaman ve noktada irade ortaya koyması ise çok büyük önem arz etmektedir.
Unutulmamalıdır ki, hiçbir yönelim veya yaklaşım karşılıksız değildir. Bugün ulusal veya uluslararası mecrada destek, katkı veya himaye ortaya koyanların da mutlak bir beklentisi mevcuttur.
Vatan hususunda duyarlı, devletine sadık ve milletinin geleceğine dair heyecan ve sorumluluk duygusu sahibi olan her unsur, geleceğe ve geleceğin yaşatacağı her türlü iklime hazır olmalı ve bunun için yeterli yetkinlik seviyesine ulaşmak adına gerekeni yapmalıdır.
Genel hatlarıyla, birçok eksiği kalacağını bilerek kaleme alarak aktarmaya çalıştığımız, Akıllı Şehircilik yükselen akımı üzerine ilerleyen dönemlerde bilgi paylaşımına devam ediyor olacağız.