Türkiye’ de en çok eleştirilen sistemlerden biride KPSS’dir. (Kamu Personeli Sınav Sistemi)
Son yıllarda bu sınava katılan sayısındaki ciddi düşüşler, sınav sistemine güvenin azaldığının net göstergesidir.
Peki ama neden?
Doğru düşüncelerle başlatılan bu sınav sistemi, geçen zaman içinde maalesef yapılan suistimaller ile karalanmış, bugün de güvenilirliği sorgulanır hale geldi.
Peki geçmişte yapılan suistimallerin izi neden hâlâ silinemiyor?
Ya da şöyle soralım; üzerinden yirmi yıl geçmesine rağmen sistem neden günümüz teknolojisine ayak uyduramıyor?
Öncelikle geçmişe dönelim, bu sınavların başlangıcına gidelim.
Kamu Personel Seçme Sınavı 2000 yılında Bülent Ecevit’in Başbakanlığı döneminde kamuda işe alınacaklar için başlatılmıştır. O zamana kadar “nepotizm” dayıcılık ve torpil kamuda işe alımlarda en önemli kriterdi. Çaycılar, odacılar iş kur gibi çalışırlardı. Ne kariyer nede liyakat önemliydi. Böylece siyasi partilerin kamuya yandaşlarını yerleştirmenin yolunu kesmek için bu sistem (DMS) Devlet Memurluğu Sınavı adıyla getirildi. 2001 yılında (KMS) Kurumlar İçin Merkezi Eleme Sınavı ve 2002 yılından itibaren (KPSS) Kamu Personel Seçme Sınavı adıyla yapılmaya devam etti.
2010 yılında bu sınav sisteminde ilk açık ve kopya skandalı ortaya çıktı. 2010 yılında ful yapan öğrenci sayısı geçmiş yıllara nazaran çok daha fazlaydı. Eğitim Bilimlerinde 120 sorunun tamamına doğru cevap veren 350 adayın akrabalık ilişkileri incelendiğinde 23 adayın akraba olduğu tespit edildi. 100 doğru cevapta ise 579 adayın birinci dereceden akraba, 446 adayın ise karı koca olduğu tespit edildi. YÖK raporunda Ankara, İzmir ve Van’daki toplam 3 dershanedeki öğrencilerin eğitim bilimleri alanında 100 ve üzeri puan alanların sayıları dikkat çekmişti. 2009 yılında ful çekenlerin sayısı 6 iken, 2010 yılında 350 kişiyi bulmuştur. Bu sebeple sınav iptal edildi. Haksız kazanç sağlamaya çalışan o insanlar yüzünden hakkıyla çalışıp başarılı olmuş birçok genç de atanamadı. O sebeple bugün öğretmenlik gibi değerli mesleği bırakmak zorunda kalmış gençlerimiz mevcuttur. O yıllarda sınav sistemindeki şaibeler ÖSYM’nin saygınlığını gölgeledi.
KPSS uygulandığı her yıl, 1 milyonun üzerinde kişiyi doğrudan etkiledi. Böylece kendiliğinden birde KPSS sektörü oluştu. Dershaneler, yayınlar, soru ve veri depolama sistemi güvenliğini oluşturacak araçlar. Ve bu araçlar için ihaleler yapıldı. Tabii ki bu da sınava giren adaylara direk yansıdı. Bu adaylar girdikleri sınavlarda; B (Belirleyici) sınav için ödenen ücret, A (Alan) sınavı için ödenen ikinci bir ücret, kazandıktan sonra tercihler için ödenen üçüncü bir ücret ve bir de her kurumun ayrı bir ilan açarak aldığı ücretler ödedi.
Sonuç; iş bulmak umuduyla ailesinden sıkıla sıkıla zorla para istemek zorunda kalmış ve maalesef sonucunda hayalleri bir sonraki yıla ertelenmiş binlerce işsiz gencimiz.
Bir örnek verecek olursak 2019 yılında Bursa’da İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü adaylarından sadece 1 kişi kamu dairesine alındı. Diğer illerde de bu gibi sayılar mevcut. Bu da açıkçası gençleri; acaba sadece gelir elde edilmek için yapılan bir sınav mı? Umutsuzluğuna düşürdü. Ayrıca sözleşmeli sınavlarda mülakat konusu da güvenilirliği tartışılan bir konu oldu. Sınav komisyonunun objektif olup, olmadığı tartışıldı.
2019 yılında Merkezi Memur Alımı için 68 kamu kurumu tarafından 1014 memur alımı yapılmıştır.
2019 yılında Sağlık sektöründe 12 bin sağlık personeli ataması yapılmıştır. 6 bin 835 hemşire, 1 bin ebe, 3 bin sağlık teknikeri, sosyolog, psikolog, biyolog, odyolog, diyetisyen, fizyoterapis…
2019 yılında 20 bin sözleşmeli öğretmen atandı. 3 bin 47 sınıf öğretmeni, bin 910 din bilgisi ve ahlak dersi öğretmeni, 2 bin 38 İngilizce öğretmeni, bin 93 Türkçe öğretmeni, 919 fen bilimleri 845 beden eğitimi öğretmeni atanmıştır.
Yine aynı yıl KPSS’ye başvuran sayısı 644 bin kişidir. Bir önceki yıla göre 62 bin azalmıştır.
Kamu Personel Seçme Sınavına giren sayısında ciddi bir düşüş yaşandı. Sınav sistemine güvensizlik ve maddi kaygılar en önemli neden oldu.
Ülkemizde bugün en önemli sorunlardan biri de her alanda yeterli istatistik çalışmaları yapılmamasıdır. Bunun sonucu olarak, ülkemizde gereğinden fazla üniversite var. Her ilimizde ve hatta birçok ilçemizde fakülteler var. Vee birçok üniversite mezunu gencimiz iş bulamıyor.
Oysa KPSS’ye hayallerini kaptırmış gençlerimize tüm gerçekler bildirilmeli. Her yıl yaklaşık kaç kişi bu sınava giriyor bunlardan kaç kişi atanabilecek, sınav başvurularından önce net olarak açıklanmalıdır. KPSS devletin bir gelir kapısı olarak değerlendirilmemelidir. Gençlerimiz ertelenen hayallerle bekletilmemelidir.
Artık günümüz teknolojisini yakalayarak, 20 yıl öncesinin sınav sisteminden vazgeçmenin zamanı gelmedi mi?