Uzunca bir aradan sonra pandemi sonrası eski düzenimize dönmüşken yine bir eğitim konusuyla merhaba.
Bugün köşemde düşündüklerimi aktararak değil, araştırdıklarımı paylaşarak sizleri düşünmeye itmek istiyorum.
Daha önceki yazılarımızda PİSA’dan bahsetmiştik. PISA (Program for İnternational Student Assessment) Eğitim sisteminde başarının ölçülmesi için tüm dünyada başvurulan başarı testidir. En son 2018 yılında yapılan PISA testinde en başarılı ülkeler; Singapur, Japonya, Finlandiya, Güney Kore, Hong Kong ve Çin olmuştu.
Türkiye ise tüm alanlarda OECD ortalamasının altında kalmıştı.
Bugün sizlere başarılı ülkeler listesinde ilk sırada yer alan Singapur’un eğitim sistemini inceleyerek, sizlere aktarmak istiyorum. Bizdeki benzerlikleri ve farklılıkları birlikte gözlemleyelim istedim.
Singapur’da ilkokulda dersler, tıpkı bizde olduğu gibi büyük çoğunluğu tek öğretmenle işleniyor.
Sistem şöyle;
Matematik, okuma yazma, sosyal bilimler ve fen dersi gibi dersler aynı öğretmenle yabancı dil, müzik ve sanat alanları da branş öğretmenleri tarafından veriliyor.
Sınıflarda öğrenci sayıları 25 ile 40 arasında değişiyor. Özel okullarda sınıf mevcutları daha az devlet okullarında daha yüksek olabiliyor. Ayrıca Yabancı dil, matematik, fen dersleri gibi derslerde sınıflar daha az tutulabiliyor.
Singapur’da öğrencinin not kaygısıyla başarıya ulaşması yerine, kendisine uygun öğrenme şekilleri bulunarak uygulanmasına önem veriliyor.
Okullarda Fen ve teknoloji dersleri problem çözme ve uygulamalı öğrenme metotları kullanılarak işleniyor. Öğrenciler teorik konular dışında laboratuvar çalışmaları, projeler ve uygulamalardan faydalanıyor. Bu sayede bilgileri daha iyi anlayarak, uygulama alanlarını geliştiriyorlar.
Singapur eğitim sistemi öğrencilerini sorgulama ve meraklarını araştırmaya teşvik ediyor. Öğrenciler sınavlar yerine proje ve sunumlarla öğrendiklerini kanıtlayarak ölçümlendiriyor.
Öğrencilerin potansiyellerini en üst düzeye çıkarmak için farklı olanaklar da sunuluyor. Örneğin başarı sınıfları oluşturuluyor. Bu sınıflar, daha zorlu ileri düzeyde dersler sunmak için kullanılıyor ve buradaki öğrenciler, uygulanan ileri düzey eğitim sistemi ile daha iyi bir üniversiteye geçiş imkânı bulabiliyorlar. Singapur’da üniversiteye giriş için genellikle bir sınav yoktur. Öğrenciler liseden mezun olduklarında üniversitelerin kabul ettiği programa başvurabiliyorlar. Devlet okullarında okudukları 2 yıllık GCE A seviyesi veya özel okudukları 3 yıllık Uluslarası Bakalorya programına başvurabiliyorlar. Ancak tıp ve mühendislik programlarına özel bir sınav gerekiyor.
İnternational Barcalaureate (IB) ise uluslararası eğitim programıdır. Bu programlar dünya çapında birçok ülkede uygulanan üniversiteler tarafından kabul edilir.
Singapur eğitim sistemi öğretmenlerin performansını, öğrencilerin başarısını, elde edilen eğitimin değerlendirilmesini, öğrenci öğretmen ilişkisini, sınıf yönetimini ve diğer faktörleri dikkate alıyor.
Öğretmenin başarısı yetersiz ise okul yönetimi veya ülkenin eğitim bakanlığı tarafından açılan kurslara katılarak bilgileri güncellemeleri ve pekiştirmeleri sağlanıyor.
Singapur eğitim sistemi, öğretmenleri teşvik etmek için çeşitli eğitim, mentörlük programları, profesyonel gelişim ödülleri gibi fırsatlar da sunuyor. Öğretmenler aldıkları ilave kurslar ile performanslarını artırırsa da terfi ederek maaşları yükseltiliyor.
***
Evet, bu inceleme sonrasında başarının tesadüf olmadığı, yoğun çaba gerektirdiği bir kez daha anlaşılmış oluyor.
Singapur’un uyguladığı eğitim sistemi ile PISA’da dünyanın zirvesine çıkması da tesadüf değil elbette.
Son yıllarda eğitimde kalitenin artırılması için Milli Eğitim Bakanlığı büyük bir çaba harcıyor. Pandemi döneminde birçok alanda olduğu gibi eğitimde de büyük kayıplar verdik. Şimdi bu kayıpları telafi etme ve başarılara yelken açma zamanıdır. Türkiye’de eğitimde kalitenin artması için hepimize büyük sorumluluklar düştüğünü söyleyerek bugünkü yazımıza noktamızı koyalım.