Eğitim sistemimizde bugünlerde devrim niteliğinde kararlar alındı. Kısa süre önce toplanan, 20. Milli Eğitim Şurası'nda alınan kararlar ile Öğretmenlik Meslek Kanunu çıktı. Bu kanuna göre, sözleşmeli öğretmenlerle ilgili iyileştirmeler yapılacak. 10 yılını dolduran öğretmenler Bakanlık tarafından verilecek mesleki eğitim ile düzenlenecek sınavda başarılı olurlarsa "uzman öğretmen" ünvanına sahip olacaklar.
Uzman öğretmenler yine mesleki eğitim ve sınavda başarılı olurlarsa "başöğretmen" ünvanını hak edecekler. Ayrıca öğretmenlerimizin lisansüstü ve doktora eğitimleri de desteklenecek.
Alınan bu kararlardan sonra, bazı eğitim sendikaları ve kimi öğretmenlerden "sınavlar kaldırılsın" nidaları yankılanmaya başladı. Değerli öğretmenlerimizin bu sınav kaygılarını anlamak mümkün değil. Peki siz neden öğrencilerinizin başarılarını ölçmek için sınavlar hazırlıyorsunuz? O zaman sizde öğrencileri sınav yapmayın...
Akkoyun ile karakoyun geçit başında belli olur.
Hiç kimse kusura bakmasın. Bizim okullarımızda eli öpülesi idealist öğretmenlerimiz kadar, görevini hakkıyla yerine getirmeyen öğretmenlerimiz de var. Hatta okulunda büyük başarı gösterdiği için velilerin gözbebeği olmuş bu yüzden de meslektaşlarınca eleştirilen ve hatta baskılarla enerjisi emilen öğretmenlerimiz de var.
Bugüne kadar işini iyi yapan ile yapmayan aynı kefeye konuldu, aynı koşullarda aynı ücreti aldı. Bu durumdan en büyük zararı öğrenciler gördü.
Şimdi alınan kararlar ile öğretmenlerimiz sözleşmeli öğretmenlikten adım adım yükselerek uzman öğretmenliğe, hatta başöğretmenliğe kadar yükselebilecek.
Bugün öğretmenlerimizin alınan kararlara sevinerek, sınavlara karşı çıkmak yerine, haklı endişelerini ön plana çıkarmaları daha doğru olur. Sınavlardaki liyakat endişelerini haklı bulurum. Nitekim geçmiş yıllarda birçok sınavda hakkaniyet sağlanmadı. Bu yüzden, sınava karşı çıkmak yerine desteklemeli ama liyakate dayalı sınav sistemi için de sesimizi yükseltmeliyiz.
Diğer endişelenecek önemli konu da, ileriki yıllarda uzman öğretmen ve başöğretmenlerin okullara hatta sınıflara dağıtımının adaletli olabilmesidir. Bu konuda da endişelerimizi paylaşabiliriz.
Eğitimde kaliteyi yakalamak için Milli Eğitim Bakanı Sayın Mahmut Özer, güzel bir adım attı. Bize düşen bu güzel adımı takdir etmek. Elbette yukarıda sıraladığım endişelerimizi de dile getirmeliyiz.
Eğitim çıtasını yükseltebilmek öğretmenlerimizinde hakkı. Meslek Kanunu ile eğitim standart öğretmenlikten ayrışarak akademik boyuta taşınmıştır.
Toplumun artık yaz tatili, kar tatili beklentilerini bir kenara bırakarak, akademik ilerlemeyle yol almasının zamanı çoktan gelmedi mi?
Sınavda iyi puan alan öğretmen sınıfta çalışkan anlamına gelmez,öğretmenlik özveri işidir ,görevini tam anlamıyla yapan öğretmenin ayrıca sınava hazırlanacak vakti yoktur,hergün derse hazırlık yapmaktadır ,sınavla öğretmenin sınıftaki başarısını ölcemezsiniz, uzman öğretmenlik daha önce denendi ,uzman öğretmenler çok mu başarılı oldu ,zaten öğretmen bir çok sınavlar neticesinde öğretmen olmuştur ,sınavlarda başarılı olamazsa öğretmen olamazdı ,öğrencilere yapılan sınavla uzman öğretmenlik sınavlarının hiç ilgisi yoktur.Ögretmenler sınav aşamalarını geçmiştir ,sınıfına vereceği derslere hazırlık yaparsa zamanını sınıfına harcarsa öğrencilerine daha faydalı olur.