Ekonomik krizin gölgesinde yaşadığımız şu günlerde tasarruf tedbirleri kaçınılmaz hale geldi.
Bu dönemde, herkes üzerine düşeni yapmak zorunda çünkü krizden çıkabilmenin tek yolu budur.
Peki, biz gerçekten kaynaklarımızı doğru kullanıyor muyuz?
Bu soruyu kendimize sormamız lazım.
Mesela, her geçen gün bir yenisi eklenen Kur'an kursu binaları gerçekten gerekli mi?
Yoksa farkında olmadan israfa mı giriyoruz?
Hayırsever vatandaşlarımız tarafından yapılan bu binalar, yakıt ve elektrik gibi uzun yıllar devam edecek masrafları da beraberinde getiriyor.
Peki bu binalara gerçekten ihtiyaç var mı?
Elbette, dini eğitim çocuklarımız için şart ve bu tartışılamaz.
Hele ki günümüzde misyonerlerin sosyal medya üzerinden gençlerimizi ve çocuklarımızı zehirleme çabaları artmışken!
Bir ülkeyi ayakta tutan en önemli unsurlar dini ve bayrağıdır, bu da tartışılmaz.
Ancak, her geçen gün sayısı artan kurs binalarımızın ne kadar ihtiyaç olduğunu da sorgulamalıyız.
Yoksa farkında olmadan israfa mı giriyoruz?
Başka bir soru daha soralım:
Camilerimizi tam kapasite kullanabiliyor muyuz?
Yaz döneminde camilerimize akın akın giden çocuklarımız bizi sevindiriyor.
Peki, bu çocuklarımız yeterli dini eğitim alıyor mu?
Hanımlarımız camilerimizden ne kadar faydalanabiliyor?
Camilerimizde faydalanmak isteyenlere; meal açıklamaları, yani Kur'an-ı Kerim'in ne anlattığı anlatılıyor mu?
Bu bilgiler kaç camide veriliyor?
O kadar imam hatip var, iyi de maaş alıyorlar ama kaçı 5 vakit namaz kıldırmaktan öteye geçiyor.
Halka dini bilgileri ne kadar veriyorlar?
Özetle, yeni binalar demek, yapım aşaması maliyetleri dışında, sürekli devam eden elektrik ve yakıt masrafları demek.
Oysa camilerimizi tam kapasite kullanmak, israfı engelleyen bir yöntem olabilir.
Ekonomik krizin bu kadar derinleştiği bir dönemde, kaynaklarımızı en verimli şekilde kullanmak zorundayız.
Aksi takdirde, tasarruf tedbirlerinden bahsederken, aslında kendi elimizle israfa kapı aralamış oluruz.