Faşist zihniyet her yerde hortladı
Kimi mültecileri bir kaşık suda boğacak, kimi de şehri yönetmeyi belirli bir zümre dışındakilere yakıştıramıyor.
Kimi Beyaz Türk, kimi de Beyaz Bursalı zannediyor kendini
Ne mi söylemeye çalışıyorum?
Anlatayım.
Osmanlı İmparatorluğu, Asya, Afrika ve Avrupa’da oldukça geniş bir coğrafyada 5 milyon 200 bin KM kare alanda hüküm sürdü.
En geniş sınırlarına 1683 yılında ulaşmıştı.
O tarihte; Orta Avrupa'nın bir bölümü ile Balkanlar'ın tamamı, Kuzey Afrika'nın bir bölümü, Hicaz, Mezopotamya, Kafkasya'nın bir bölümü ve Anadolu üzerinde hâkimiyet kurmuştu.
Daha iyi anlaşılması için en geniş sınırların yer aldığı haritayı aşağıda bilginize sunuyorum.
Haritadaki kırmızı boyalı yerler, Osmanlı'nın hüküm sürdüğü coğrafyadır.
Evet, bu girişten sonra meramımızı anlatmaya devam edelim.
Osmanlı Devleti fethettiği yeni topraklara Anadolu’da yaşayan Türkleri gönderdi.
Fethedilen topraklara giden Türkler, İmparatorluk geriledikçe Anadolu’ya dönmeye başladılar.
Tersine göç Cumhuriyet döneminde de devam etti.
Ülkemiz bugün de, Balkanlar’dan, Kafkaslar’dan, Ortadoğu’dan ve Kuzey Afrika’dan göç alıyor.
Sadece Türkler değil, bir dönem Osmanlı coğrafyasında yaşayan başka Miller de Anadolu’ya geliyor.
Mesela, Suriye’de baş gösteren iç savaş sonrasında da çok sayıda Mülteciye kucak açtık.
Açmaya da devam ediyoruz.
'Arı baldan kaçmaz' diye çok sevdiğim bir söz var.
Hiç kimse, mücbir sebep olmadıkça doğup büyüdüğü toprakları terk etmez.
Savaş, zulüm ve baskıcı yönetimlerin insanlık dışı uygulamaları olmadıkça, en çorak topraklarda bile insanlar yaşamaya devam eder.
Göç etmek zordur.
Bilinmeze yolculuktur.
Ve bu durum, günün birinde herkesin ve her toplumun başına gelebilir.
İnsan olmanın koşulu ise gelene kucak açmak, işini, aşını paylaşmaktır.
Lakin böyle olmuyor maalesef.
Kimse, başına gelmedikçe göç olgusunun acısını anlamak istemiyor.
Benim hatırladığım ilk göç dalgası 1989 yılında Bulgaristan’ın baskıcı yönetiminden kaçan soydaşlarımızınkiydi.
O tarihte, 21 yaşındaydım.
Rahmetli Turgut Özal zulümden kaçan soydaşlarımıza kapıları açmıştı.
İşini, aşını, toprağını, malını, mülkünü terk eden o insanlar, yaz tatilinde olan okullara yerleştirilmişlerdi.
Allah’a şükür, o tarihte bizim mahallenin okuluna gelen ailelere tüm komşularımızın yemek taşıdığını, yastık, yorgan, kıyafet götürme telaşında olduğunu görmüştüm.
Çatlak sesler o günde çıkıyordu.
Zulümden kaçan insanlara devlet tarafından yapılan 2 odalı sosyal konutları bile çok gören, boğaz tokluğuna çalışanların, işlerini elinden aldığını söyleyen, bu nedenle eylemler yapan faşist zihniyet, o günde vardı.
Aman dikkat edin Milliyetçiler değildi o faşistler.
Tam tersine güya halkların kardeşliğini savunan, kendilerine solcu, hatta komünist diyen faşistlerdi!
Elbette, tüm solcular değildi, sadece birkaç zibididen ibaretlerdi.
Haliyle solcu ve/veya kominist değillerdi.
Düpedüz faşisttiler.
O çarpık zihniyete sahip olanlar, bugünde var.
Suriye iç savaşından kaçıp canını zor kurtaran, kaçarken malını, mülkünü, parasını bırakmak zorunda kalan, bugün Türkiye’de herkesin burun kıvırdığı en ağır işlerde çalışıp, karşılığında karınlarını doyuracak parayı bile zar zor kazanan mültecilere de düşmanlar.
Allah sorsun.
O insanlar, canlarını zor kurtardılar.
Çok büyük çoğunluğu, canla başla çalışıyor.
Sadece köşe başında dilenen ve aslında büyük kısmı Türkiye’nin yerlisi olan duygu sömürücülerine bakacağınıza, Aylan bebeği görün.
***
Konu faşistlerden açılınca bir iki cümle daha kurmak istiyorum.
Şu sıralarda Bursa’yı Osmangazi, Yıldırım ve Nilüfer’den ibaret saman zibidilerde türedi.
Kendileri dışındakiler Bursa ruhunu taşımıyormuş.
Hadi ya, tuz ruhu mu taşıyorlar.
Bunlarda mikro faşistler.
Kendilerini beyaz Bursalı görüyorlar.
İşin tuhaf olanı, bu mikro faşistler de benim gibi Bursa’ya başka şehirden göç etmişler.
Dağdan gelip bağdakini kovmaya yelteniyorlar.
Bak güzel kardeşim, bunu senin aklın almıyor olsa da, Bursa’nın bütün ilçeleri Bursa’dır bu birrr, Bursa’da yaşayan herkes Bursalıdır bu ikiii
Neyse bugünlük bu kadarla yetinelim ve sizin ipliğinizi de başka bir yazıda pazara çıkaralım.