Sabah haber sitelerine düştü: “Brezilya’daki kuraklık kahve fiyatlarını uçuracak.” diye...
Öğleden sonra Bursa’da markete indim, etiketler çoktan uçmuştu.
Seyhanlar’da 172 lira olan Edusso marka filtre kahve 240 liraya çıkmış.
Furpa’da aynı Edusso kahve 132 liradan 239 liraya yükselmiş.
Düşünün… Aynı marka, aynı ürün, aynı gramaj.
Ama iki ayrı markette iki ayrı fiyat etiketiyle satılıyordu.
Bu bile başlı başına yanlıştı.
Fakat daha vahimi şu:
Sabah farklı etiketlerle başlayan bu kahveler, öğleden sonra aynı yüksek fiyatta buluştular.
Yani tüketici, “rekabetten kazanır” diye düşünürken, tam tersine zamda buluşturulan fiyatlarla karşı karşıya kaldı.
İşte en büyük çelişki de burada.
Sabah haber, akşam zam.
Üstelik kahvede!
Benim tespit ettiğim sadece bir günlük olay bu.
Kim bilir başka kalemlerde neler yaşanıyor?
Mesela pembe domates…
Yaz başından beri aynı marketlerde 59 liradan satıldı.
Pazarda 20 liraya kadar düşmüşken bile o etiket kıpırdamadı.
Ama şimdi… Tarlada ürün azaldı denince fiyat bir anda 69 liraya çıktı.
Sorarım size:
Bu domates hep aynı fiyattan mı alındı?
Fiyat düşerken neden 59 liradan aşağı inmedi de, tarla fiyatı biraz yükselince jet hızıyla zam yapıştırıldı?
İşte mesele tam da bu:
Düşerken kımıldamayan fiyat, yükselirken uçuyor.
Bu mudur piyasa adaleti?
Petrolde zam yapıldığında devlet ne yapıyor?
Bakanlık yetkilileri geliyor, depodaki yakıtı ölçüyor.
Kaç litre kaldıysa tek tek hesaplıyor.
Aradaki farkı istasyona değil, zam yapan Tüpraş’a yazıyor.
Yani pompaya gelen zam, doğrudan maliyetten kaynaklanıyor.
Zam vatandaşa yansıyor, ama istasyonun cebine fazladan kâr yazılmıyor.
Peki market rafında ne oluyor?
Depodaki kahve sayılmıyor.
Yeni ürün girmemiş, stok değişmemiş, alış faturası aynı.
Ama etiket bir anda uçmuş.
Sabah aynı Edusso kahve Seyhanlar’da 172 TL, Furpa’da 132 TL’ydi;
öğleden sonra ikisi de neredeyse aynı etikete çıktı: 240 TL ve 239 TL.
Bu ne demek? Seyhanlar’da tek kalemde +70 TL (%41,18);
Furpa’da tek kalemde +107 TL (%81,06) artış demek.
Bu fark neyin farkı?
Maliyet mi?
Yoksa “haber çıktı, hadi etiket değiştir” mantığı mı?
Buradan bir tüketici olarak Turgut Seyhan ve ortaklarına sesleniyorum.
Buradan Fuat Alparslan’a sesleniyorum.
Eminim bu ani etiket oyunlarından haberiniz yoktur.
Ama emin olun, yöneticileriniz bu reflekslerle markalarınıza en büyük zararı veriyor.
Bursa’nın kazancı Bursa’da kalsın diye yıllardır sizden alışveriş yapan bizler, güven kaybını not ediyoruz.
Ve şunu da eklemek isterim:
Bugün bu örnekleri Seyhanlar ve Furpa’da ben tespit ettim, o yüzden adlarını yazıyorum.
Ama eminim ki benzer gözlemleri başka marketlerde de yapacağım.
O zaman onları da yazacağım.
Çünkü mesele tek bir market değil, yanlışta ortaklaşan bu fiyat refleksi.
Kusura bakmayın ama sabah haber çıktı, öğleden sonra kahveyi %81 zamla karşımıza koydunuz; bu mudur Bursa’dan kazanıp Bursa’ya bırakmak?
Market raflarındaki bu çarpıklık bir yana, müşteriyle kurulan güvenin nasıl tek hamlede yıkılabildiğine de bir örnek var elimde.
Yıllarca Özdilek’te belli miktarda alışveriş yapanlara otomatik araç yıkama fişleri verildi.
Müşteri güldü, marka değer kazandı.
Sonra ne oldu?
Önce bu fişlerin dağıtımı durduruldu.
Ardından, eldeki fişler de geçersiz sayıldı.
Verilen hakkı geri almak, müşteri memnuniyetini bir kalemde silmek demektir.
Durması ayrı bir hataydı, geçersiz sayılması daha büyük hata oldu.
Hüseyin Özdilek yıllarca inşa ettiği müşteri sadakatini, tek hamlede yerle bir etti.
Oysa ticaretin özü şudur: Verdiğin sözü geri almayacaksın.
Neyse kendileri bilir...
***
Şimdi Ticaret Bakanlığı’na da çağrımdır:
Market raflarının POS kayıtları, alış faturaları, stok sayıları tek tek incelensin.
Petrolde nasıl depodaki fark Tüpraş’a yazılıyorsa, markette de belgeye dayalı fiyat artışı esası getirilsin.
Habere paralel fiyat değiştiren markete, caydırıcı cezalar yazılsın.
Çünkü enflasyonu kışkırtan, bu maliyetsiz ve vicdansız zam alışkanlıklarıdır.
Şunu da söyliyeyim yeri gelmişken, ben artık kararımı verdim.
Bugüne kadar “yerel market” diye destek verdim.
Ama bundan sonra kahveyi nerede uygun bulursam oradan alacağım.
Okurlarıma da tavsiyem budur:
Fişi saklayın.
Etiketi çekin.
Şikâyeti yapın.
Habere bakıp etiket çeviren varsa, cüzdanınızla dersini verin.
Son söz:
Brezilya’daki kuraklık yağmurla geçer.
Ama Bursa’daki bu etiket oyunu, denetimsizlikle büyür.
Müşteriye verilen hakkın geri alınması ise, güveni yerle bir eder.
















