Bursa…
Her taşında bir mühür, her sokağında bir medeniyet.
Bizim tarihimiz… bizim şehrimiz.
Ama ne yazık ki, bu kadim miras her zaman göz önünde değil.
Zaman, üzerini tozla örtüyor. Yosunlar kaplıyor.
Sessizliğe gömülüyor hafıza…
Tam da bu noktada devreye giriyor:
“Setbaşı–Yeşil–Emirsultan Tarihi Aks Canlandırma Projesi.”
Yıldırım Belediyesi, Bursa’nın ruhuna dokunan, geçmişle gelecek arasında bir köprü kurmaya hazırlanan bu projeyle büyük bir adım atıyor.
Belediye Başkanı Oktay Yılmaz’ın sözleri, projenin özünü özetliyor:
“Bu yalnızca bir fiziksel düzenleme değil; ortak akılla tarihle barışma girişimi.”
Yani mesele sadece taş döşemek değil…
Mesele: Setbaşı’ndan yürürken geçmişi duymak.
Yeşil’de durduğunda ecdadın nefesini hissetmek.
Emirsultan’da bir selamı geleceğe yollamak.
Geçmişin izinde, geleceğe adım
Projenin detayları dikkat çekici.
Yayalaştırma çalışmalarıyla, bu tarihi güzergâh bir açık hava tarih koridoruna dönüştürülüyor.
Setbaşı’ndan başlayıp Yeşil Camii ve Emirsultan’a kadar uzanan bu yol, artık sadece bir geçiş değil; bir anlam yolculuğu olacak.
Her adımda bir hatıra…
Her köşe başında bir hikâye…
Yıldırım Medresesi’nin klasik sanat merkezine dönüştürülmesi, sadece estetik değil; aynı zamanda kültürel mirasın yaşatılması açısından da büyük önem taşıyor.
Sergi alanları, kafe ve sosyal alanlarla, tarihle modern hayat el sıkışıyor adeta.
Yıldırım Belediyesi burada sadece taşları değil, duyguları da yerleştiriyor.
Şehrin ruhuna saygı
Bir kentin kimliği, sadece binalarında değil…
Sokaklarının kokusunda, yürüyüş yollarında, selamlaşmalarda saklıdır.
Bu aks boyunca planlanan otoparklar, ulaşım hatları ve yaya yolları, bugünün ihtiyaçlarını karşılıyor ama aynı zamanda geçmişe duyulan saygının bugünkü karşılığını da oluşturuyor.
Projede dikkat çeken bir diğer unsur da halkla yapılan istişareler.
Oktay Yılmaz’ın yaklaşımı net:
“Burası halkınsa, karar da halkla alınmalı.”
İşte yerel yönetim böyle olmalı.
Katılımcı, şeffaf, soran, danışan, birlikte yürüyen bir anlayış…
Bir canlandırma değil, bir diriliş
Günün sonunda bu proje bir “canlandırma”dan fazlası.
Bu, geçmişin yavaşça uyandırıldığı, hafızanın yeniden diri tutulduğu, medeniyetin yeniden ayağa kaldırıldığı bir hamle.
Bu yüzden bu projeye sadece mühendisler değil; tarihçiler, sanatçılar, mahalle esnafı, öğrenciler…
Kısacası her Bursalı sahip çıkmalı.
Çünkü Bursa’nın kalbi sadece Uludağ’ın yamaçlarında değil…
Yeşil’in kubbesinde, Emirsultan’ın sessizliğinde, Setbaşı’nın taş kaldırımında atıyor.
Şimdi o kalbi yeniden dinleme zamanı.
Ve unutmayın:
Geçmişiyle bağ kuramayan şehirler, geleceğe umutla bakamaz.
Yıldırım Belediyesi, bu projeyle tarihle geleceği birbirine bağlıyor.