Ülkemizde eğitim anlamında iyi bir noktaya maalesef bir türlü ulaşamadık.
Bunu ben söylemiyorum tabi ki. Dünya Ekonomik Forumu tarafından yayınlanan ‘Eğitim Kalitesi 2018’ isimli raporda yazıyor.
Rapora göre, Türkiye, 137 ülke arasında 99'uncu sırada yer aldı. Eğitim anlamında birçok ülkenin gerisine düştük.
Bu başarısızlığımızın suçunu herkes karşısındakine atarak günü geçiriyor.
Aileler, öğretmenlere ve okul idaresine,
Okul idaresi öğretmenlere ve velilere,
Öğretmenler velilere ve öğrencilere atıyor suçu.
Sürekli değişen ve yeterli olamayan eğitim sistemimizde kısır tartışmalar ile vaktimizi heba ediyoruz.
Yıllardır ne yazık ki bir arpa boyu yol gidemedik.
Eleştirilerimiz önümüzdeki en büyük engel oldu.
Bir türlü ideal bir eğitim sistemini yakalayamadık.
Bu hafta sonu LGS (Liseye geçiş sınavı) var.
Bu sınavda birçok öğrenci, “Daha iyi bir lisede okuya bilir miyim?” düşüncesiyle ter dökecek.
Gelecek hafta da, YKS (Yüksekokullar seçme sınavı) sınavı yapılacak.
Öğrenciler bu sınavlarda Yıllarca aldıkları eğitimin sonucunu ya alabilecekler ya da onca emeği girdikleri strese, hastalığa beklenmeyen sorunlara heba edecekler.
Sonuçta yıllar geçtikten sonra da “Acaba bu kadar stres yaşamaya değer miydi?” diye de düşünmeden edemiyorsunuz. Her yıl ismi değişen bir türlü yenileştiremediğimiz sınavlar. Eğitim ve donanım tabi ki olmalı ama birçoğumuz öyle abartıyoruz ki.
Her çocuk iyi bir liseye gitmeli, her genç iyi bir bölümde okumalı peki ya sonuç?
Mezun olmuş ama hayallerini gerçekleştirememiş birçok işsiz genç. Ya da okumuş ama o bölümü içinde hissedememiş başarısız ve mutsuz gençler.
Ülkemiz yıllarca boş kavgalarla çok zaman kaybetti. Teknolojik gelişmeleri yeni yeni yaşamımıza geçirmeye başladık. Askeri silahlar, teknolojik malzemeler yerli üretime dönmeye başladı. Buğday tohumumuzu bile yurt dışından almak zorunda kalıyorduk. Milli üretimin önemini kavradık. Eğitim yıllarca kan kaybetti. Gelişmemiz eğitim düzeyimizi kalkındırmamıza bağlı. Milli Eğitim Bakanımız meslek liseleriyle bize umut vermeye başladı. Fakat YÖK’de uykusundan uyanmalı artık. Ülkemizin eğitim gerçeği ortada, kolları sıvamanın zamanı geldi artık.
***
Şimdi de, Dünya Ekonomik Forumu tarafından yayınlanan “Eğitim Kalitesi 2018” isimli rapora şöyle göz atalım:
DÜNYA SIRALAMASI
1 İsviçre 6.1 En iyi% 0.00
2 Singapur 6.1 En iyi% 0.50
3 Finlandiya 5.9% en iyi 4,16%
4 Hollanda 5,8% 5,77% en iyi
5 Amerika Birleşik Devletleri 5,7% 7,10% en
6 Katar% 5.85% en iyi
7 Kanada’dan 5.6% 9.02%
8 Yeni Zelanda 5.5 10.01% en iyi
9 Birleşik Arap Emirlikleri 5.5 En iyi% 10.61
10 Danimarka 5.4% 11,28% en iyi
Liste böyle devam ediyor.
Ya Türkiye?
Ne yazık ki Türkiye 3.6 – 42.08% ile 99. sırada yer alıyor.
Bizi 99. Sıraya atan ne?
Ya da İsviçre’yi birinci sıraya taşıyan, Singapur’u ikinci yapan fark ne?
Gelin İsviçre ile ülkemiz arasındaki farklara bir göz atalım:
İsviçre’de liseye geçiş
İsviçre’de liseye geçişte orta öğretim başarı puanlarına bakılıyor. Bizde ise orta öğretim başarı puanları gerçekleri yansıtıyor diyebilir miyiz?
Kalmanın olmadığı bir eğitim sisteminde ne kadar adaletliyiz. Ya da benim okulumdan daha fazla çocuk iyi bir liseye geçsin diye hak etmediği halde şişirilmiş notlarla mezun edilen çocuklar yok mu?
İsviçre’de her ortaokul, öğrencilerini yeteneklerine uygun olarak meslek edindirmeye yönelik eğitiyor. İsviçre’de ortaokullar, öğrencilerin seçtikleri alanlara göre farklılık gösteriyor: Oberschule (sanat okulu), Realschule (meslek okulu), Sonderschule (öğrenme güçlüğü çeken öğrenciler yararına olan okul) ve Unterstufe und erster Teil Mittelstufe Gymnasiums (başarılı öğrencilerin bulunduğu okul). Başarılı öğrencilerin olduğu okulda öğrenciler, ortaokulun son 2 senesinde (7-8.sınıf) lise derslerine çalışmaya başlıyor ve 9.sınıfa geldiklerinde de İsviçre Federasyonu’ndan kazandıkları hakla üniversite hazırlıklarına başlıyorlar.
Bizde ise her çocuk matematik, Türkçe, Fen bilgisi, Sosyal bilgiler derslerinden başarılı olmak zorunda gelecekte onu bekleyen sınavlar silsilesi var. Her çocuk eşit eğitim almak zorunda ilgi ve yetenekler önemli değil.
İsviçre’de okullarda not sistemi bulunmuyor
1 ve 6 arasındaki notlar iyi olarak değerlendiriliyor. 6 puan çok iyi, diğer puanlar ise yeterli sayılıyor. Sınıfı geçme seviyeleri ise ana dil, yabancı dil ve matematik başarısına bağlıdır.Bizde ise okullarımız da iki şekilde not uygulaması yapılıyor. Devlet okulların da çocukların karakterlerine de önem veren bazı öğretmenlerin egoları sebebiyle not azaltmalarına girerken, Özel okullarda okuyan çocuklara bol keseden verilen notlar sayesinde çocuklar arası katsayı farkında çok ciddi adaletsizler yaşanarak başarılı çocuk diğerinin altında kalıyor.
İsviçre’de çoğu kişi üniversite okumadan da meslek sahibi oluyor
Federal bir ülke olan İsviçre’de her üniversitenin ders programı farklıdır. Öğrencilere öncelikle seçtikleri meslekle ilgili hazırlık kursları veriliyor. Bu kurslarda işin tanımı ve neler yapıldığı gibi şeyler açıklanıyor ve öğrenciye yavaş yavaş iş öğretiliyor. Staj eğitiminin ardından üniversite teorik eğitimle devam ediyor ve işin teorik bilgileri veriliyor. Özellikle uygulamalı eğitim veren üniversitelerin puanları oldukça yüksek.Bizde ise her öğrenci okumak ve iyi bir bölüm kazanmak zorunda. Üniversite sınavına hazırlanan öğrencilerin büyük çoğunluğu hangi bölümü okumak istediği hakkında ve yetenekleri hakkında yeterli bilgiye sahip değil. Sınavda başarılı olup okula başlayanların bir kısmı ilk yılın sonunda istediği bölümün bu olmadığını düşünerek bölüm değiştiriyor. Mezun olan öğrenciler mühendislik gibi uygulamalı bir bölüm seçtiyse mezun olduktan sonra bir fabrikada işe başlayınca eğitiminin ne kadar yetersiz olduğu gerçeğiyle karşılaşıyor. Yetersiz stajlar gençleri yaşama hazırlayamıyor. Son yıllarda tam olarak anlaşılamamış Teknoloji Fakülteleri bu açığı karşılıyor. Sanayi bu fakültelerin kıymetini anlamış durumda tercihini Teknoloji Fakülteleri öğrencilerinden yana kullanıyor.
İsviçre’de özel eğitim ihtiyacı olan çocuklar için seçenekler bulunuyor
İsviçre’de özel eğitime ihtiyacı olan çocuklar, doğumdan 20 yaşına kadar uzmanlardan eğitim ve destek alma hakkına sahipler. Çocuklar bulunduğunuz kanton içindeki kuruluşlar tarafından değerlendirilip gerçekten ihtiyacı varsa çevredeki ücretsiz okullara yönlendiriliyor.Bizde kaynaştırma öğrencileri olarak eğitim alıyor. Bu da tartışmalı ve göreceli bir konu
İsviçre ile kabataslak eğitim farklılıklarımıza göz attık. İkinci sıraya yerleşmiş Singapur da İsviçre eğitim sistemiyle çok benzerlikler gösteriyor.
Singapur, son yıllarda yapılan PISA, TIMMS ve PIRLS gibi uluslararası öğrenci değerlendirme sınavlarında elde ettiği başarılarla dikkatleri üzerine çeken bir ülkedir. Ülke nüfusunun çok yoğun olması, okul sayısının yetersiz oluşu ve sınıfların çok kalabalık olması gibi sorunlarla boğuşan Singapur yine de ikinci sırayı yakalamıştır. Ülkelerin eğitim alanındaki politika ve uygulamalarının sonuçları hakkında bilgi veren uluslararası sınavlarda Singapur’un başarısı, bu ülkenin eğitim sistemine yönelik başarısı tüm dünyada merak uyandırmıştır.
Singapur’da üniversite öncesi eğitim; teknik eğitim enstitüleri, politeknikler, kolejler ve merkezileşmiş enstitüler aracılığıyla verilmektedir. Teknik eğitim enstitüsünün birincil rolü, mezunlarına sanayinin ihtiyaç duyduğu teknik bilgi ve becerileri kazandırmaktır. Politeknikler, Singapur’un teknolojik ve ekonomik gelişimini desteklemek için orta düzey profesyonelleri yetiştirmek amacıyla kurulmuştur.
Singapur’daki devlet üniversitelerinin giriş koşulları oldukça zordur. Bunun nedeni, okullardaki mükemmeliyetçilik ve başarı geleneğinin öğrencinin tüm potansiyelini açığa çıkarmada en önemli araç olduğunun düşünülmesidir.
Singapur’un eğitim alanındaki başarısı; iddialı hedeflerin oluşturulması, okul seviyesinde vizyon ve stratejiyi gerçekleştirebilmek için öğretmen ve lider kapasitesinin geliştirilmesi, eğitim uygulamalarında hedeflenen çıtanın “dünyanın en iyisi olacak şekilde” konulması ve sürekli gelişim kültürünün yerleştirilmesi gibi özelliklerin bu başarıda olumlu etkilerinden söz edilmiştir
Bununla birlikte tüm öğrencilerin başarılarını arttırmada en önemli etken öğretmen kalitesidir düşüncesi mevcuttur. Bir eğitim sisteminin kalitesi öğretmenlerinin kalitesine bağlıdır görüşü vardır. Başarılı eğitim sistemlerinde, öğretmenlerin seçimine ve onların meslek içinde yetiştirilmesine büyük özen gösterilir.
Singapur’da öğretmenliğe başvuran her altı adaydan sadece birinin öğretmen olabilmesi, yapılan bu değerlendirmelerin ne kadar ciddi olduğunu göstermektedir. Singapur’da okul yöneticisi seçiminde diğer ülkelerden farklı olarak “eğit ve seç” modelini değil “seç ve eğit” modeli uygulanmaktadır Lider olma potansiyeline sahip olanların belirlenmesi için geniş çaplı öğretmen değerlendirmeleri ve geri bildirimler gereklidir.
Dünden bugüne önemli gelişmelere imza atan ülkemiz başlatacağı eğitim atağı ile en kısa zaman da listelerin en üst seviyelerine tırmanacaktır.