Yaklaşık 1 yıldır devam eden Covid-19 pandemisi dünyayı kasıp kavuruyor. Ölümcül virüsün çıktığı ilk günden beri devam eden aşı çalışmaları nihayet sonuçlandı. Virüsten koruyan çeşitli aşılar üretildi ve tüm dünyada uygulanmaya başladı. Türkiye Çin’de geleneksel yöntemlerle üretilen ve koruyuculuğu oldukça yüksek olan Coronavac aşısını tercih etti. Nitekim gelen ilk parti aşılar sağlık çalışanlarımıza yapıldı bile.
***
Açıkçası pandemiden en çok sağlık çalışanlarımız etkilendi. Bu nedenle aşılamaya onlardan başlaması doğru karar. Ancak sağlık çalışanlarının ardından yapılan sıralama konusunda ben farklı düşünüyorum.
Neden farklı düşündüğümü anlatmaya çalışayım.
Sağlık çalışanlarından sonra sıralama şöyle devam ediyor:
Yaşlı bakım evlerinde kalanlar ve buralarda çalışanlar. 85 yaş üzerindekiler. Bu sıralama beşer yaş arayla düşürülerek en son 65-69 yaş grubuna gidecek ve birinci aşama böylece sona erecek.
Birinci aşama bittikten sonra diğer aşamaya geçilecek. Bu aşamada öncelikli sektörler ile 50-64 yaş aralığında bireylerin aşılanmasına başlanacak.
Öncelikli sektörler şöyle;
Gıda sektörü, eğitim sektörü ve taşımacılık.
Dolayısıyla öğretmenlerin ve marketlerde çalışanların aşılanmasının bu aşamada gerçekleşmesi bekleniyor.
Benim merak ettiğim şey, aşılama sıralamasında belirleyici etmenlerin neler olduğu. Bu sıralamayı kimler, neye göre yaptı?
Şunu ifade edelim.
Ülkemizin en temel taşları sağlık, eğitim ve savunmadır.
O zaman neden sıralamada bunlara öncelik verilmesi gerekirken daha geriye atıldılar?
Elbette yaşlılarımız bizim en değerlilerimizdir. Tecrübe kaynaklarımızdır. Bu zor süreçte onları korumak için ciddi çabalar harcadık. Onların yanı sıra çocuklarımızın ve gençlerimizin bu süreçte harcadığı çabalar kesinlikle takdire değerdir. Fakat eğitimde neredeyse 1 yılı uzaktan eğitimle sürdürmeye çalışırken şu soruyu sormadan duramıyorum; “Neden öğretmenler ikinci grubun neredeyse sonuna doğru aşılanıyor?” 85 yaş ve üzerindekiler için aşılamalar başlarken işte bu soru beynimi kurcalıyor.
Bizim yaşlılarımız hoş görülü, sabır gösterebiliyor. Üstelik ülkemizde kışın şiddetli yaşandığı birçok ilinde kayma, düşme tehlikesine karşılık zaten evde kalmayı tercih ediyorlar.
Demem o ki, sağlık çalışanlarımızdan hemen sonra aşılar keşke eğitim camiamıza yapılsaydı. Çünkü eğitimde neredeyse bir yıl kaybettik ve daha fazla kayba tahammül kalmadı.
***
Yazımın sonunda şunları da eklemek istiyorum.
Hepimizin kafası çok karışık. Çünkü karışıklığa yol açan bazı uygulamalara akıl sır ermiyor. Mesela AVM’ler, Spor salonları açık, fakat restoranlar, kafeler, pastaneler paket servis dışında kapalılar. Halk eğitim merkezleri açık fakat okullarımız kapalılar. Evin önünde çocuklarımızın kar topu oynaması yasak fakat kayak merkezlerinde kayak yapmak serbest.
O zaman alınan kısıtlama kararlarının yeniden gözden geçirilmesinde yarar yok mu? Tekrar edelim eğitim camiasına aşılamada öncelik verilemez mi?
Herkese sağlıklı günler diliyorum.