Bilgiye çok kolay ulaşılan bir dönemde yaşıyoruz.
Ne var ki, ulaştığımız bilgilerin doğruluğundan emin değiliz.
Yarım yamalak bilgileriyle ahkâm kesen cahillerle sarılı çevremiz.
Birbirine taban tabana zıt düşünceleri savunan uzmanlar (!) ortalıkta cirit atıyor.
Sözde bilim adamlarının didişmelerine şahit oluyoruz sürekli.
Neye ve kime inanacağımızı şaşırmış bir haldeyiz.
Uzman kisvesine bürünen sahtekârlar, pozitif bilim dallarında bile birbirlerini tekzip ediyorlar.
Mesela ikisi de kalp damar alanında uzman olan profesörlerden birine göre tereyağı kalbe zararlıyken diğerine göre faydalı.
Çık çıkabilirsen işin içinden.
Pozitif bilim alanlarındaki uzmanlar bu kadar kafa karıştırınca, sosyolojik alandakiler aşağı kalır mı?
Hele din alanına geldiğimizde bir bilgi diğerini tutmuyor.
Mesela, İlahiyat profesörünün biri başka, diğeri başka konuşurken işe mezhepler, tarikatlar, cemaatler de girince kaos çıkıyor.
Oysa İslam dininin kaynağı Kur’an’ı Kerimdir.
Ne diyor yüce kitabımız?
“Şüphesiz ki müminler kardeştir. O halde iki kardeşinizin arasını bulun. Alllah’tan korkun ki merhamet bulasınız.” (Hûcurat 10)
“Hani siz birbirinizin düşmanları idiniz de O (cc) kalplerinizi ısındırıp birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde din kardeşleri olmuştunuz.” (Al-i İmran 103)
“Onlar (Müminler) birbirlerine karşı şefkatli, merhametli ve alçak gönüllüdürler.” (Maide 54)
Ayetler bu kadar açıktır.
Ayrıca, İslam Dininin peygamberi de Muhammed’dir, (S.A.V) O, ne derse doğrudur.
Peki, peygamber efendimiz ne demiş?
“Nefsim kudret elinde olan ALLAH’a yemin ederim ki, İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsınız. Size yaptığınızda birbirinizi seveceğiniz bir şey göstereyim mi? Aranızda selamı yayınız.” (Müslüm)
“Mümin Kardeşinin aynasıdır. Mümin müminin kardeşidir. Onun malını korur ve onu kollar.” (Buhari)
“Kendisi için sevdiğini kardeşi içinde sevmedikçe tam iman etmiş olamaz.” (Buhari, Müslüm)
Dikkat edilirse, hadislerin kaynaklarını da yazdım.
Yani her şey açık ve seçiktir.
O zaman; kimi mezhep, tarikat ve cemaatlere mensup olanlar, neden birbirine selamı bile çok görüyorlar.
Ya şu; İŞİD, El Kaide, Hizbullah gibi terör örgütleri neyin nesidir?
Bu soruların cevabı da Kur’an’ı Kerim’de yazıyor.
Ali İmran Suresi 3. Ayet’te şöyle buyuruyor Yüce Allah.
“O (cc), kitabı (Kur’an’ı) sana indirendir. Kur’an’ın bir kısım ayetleri muhkemdir. (Mutlak anlamlı) Bunlar Kur’an’ın esasıdır, Levh-i Mahfuzda (Allah’ın katında) yazılı temel kurallardır. Diğerleri de, insanlığın devamlı çoğalan sorunlarına çözüm getirmeye uygun müteşabih (çok anlamlı) ayetlerdir. Akılları, kalpleri sapmaya meyilli, kötü niyetli olanlar, sırf fitne çıkarmak, ortalık bulandırmak, kelimelere keyfî anlamlar yükleyerek te’vil (yorum) yapıp kafa karıştırmak arzusunda oldukları için müteşabih ayetlerin peşine takılırlar. Hâlbuki onun te’vilini ancak Allah ve ilimde yüksek pâye elde eden âdil, objektif düşünen ilim adamları bilir. Onlar: “Kur’ân’a inandık, muhkem de, müteşabih de hepsi Rabbimiz tarafından indirilmiştir” derler. Bu inceliği ancak akıl ve vicdan sahipleri düşünüp anlarlar.”