Bursa... Yeşili, tarihi ve sanayisiyle her daim dikkat çeken, Türkiye'nin gözbebeği şehirlerinden biri. Ancak son günlerde adı yeni bir tartışmanın ortasında
Tartışmanın odağında da, Kestel’de yapılmak istenen yeni OSB planı var.
Çünkü Çevre ve Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın onayı sonrasında hazırlanan plan, şehrin geleceği konusunda ciddi endişelere neden oldu.
Bursa’daki sivil toplum kuruluşları plana tek tek itiraz etmeye başladı.
Dün ADD Başkanı Gürhan Akdoğan, İMO Bursa Bursa Şubesi tepki göstermişti.
Bugün de Bursa Platformu Derneği bir açıklama yaptı.
Yeni OSB planına toplumun tüm kesimlerinden tepkiler gelmeye devan edecek.
Bursa’nın geleceği tarım ve turizm mi, yoksa sanayi mi olacak?
Bu konu bir kez daha masaya yatırılıyor.
Bursa Platformu Derneği Yönetim Kurulu adına bugün bir açıklama yapan dernek başkanı İsmail Hakkı Kavurmacı'nın ifadeleri oldukça çarpıcı.
Planın kabul edilmesi halinde, Bursa'nın geleceğinin tehlikeye gireceğini vurgulayan Kavurmacı, kentin kalkınması ve çevresel dengenin korunması arasında bir denge kurulması gerektiğini belirtiyor.
Evet, elbette sanayi önemlidir.
Ancak Bursa sadece bir sanayi şehri değil.
Bu şehir, verimli topraklarıyla Türkiye'nin önemli bir tarım merkezi.
Meyve, sebze üretimindeki potansiyeli göz ardı etmek, geleceğe körü körüne sanayi odaklı bir yaklaşım sergilemek, hata olur.
Ayrıca Bursa'nın turizm potansiyelini de göz ardı etmemek lazım.
Tarihi ve kültürel zenginlikleriyle, termal kaynaklarıyla, doğal güzellikleriyle bu şehir, turistlerin gözdesi olmaya aday.
Bursa'nın kaderini belirlerken sadece ekonomik getirileri değil, çevresel etkileri de düşünmek zorundayız.
Kentin geleceğini şekillendiren kararlar alırken, kent dinamikleriyle işbirliği yapmak, toplumun ortak fikirlerine saygı duymak şart.
Bu konuda Bursa Kent Konseyi’nin öncülüğünde bir çalışma başlatmak da en doğrusu olacak gibi görünüyor.
Sonuç olarak, Bursa'nın geleceği konusunda alınacak her kararın titizlikle ele alınması gerekiyor.
Tarım ve turizm mi, yoksa sanayi mi?
Unutmayalım, bu sorunun cevabı, sadece şehrin bugünü için değil, yarını için de hayati önem taşıyor.