Hitler Yahudileri fırınlarda yakmış sabun yapmış, bir toplumu topyekûn katletmişti.
Bunu yaparken dünyayı da kasıp kavurmuştu.
Allah belasını verdi.
Şimdi de Siyonist kafa aynısını yapıyor.
Masum bir halkı katlediyor ama Allah onların da belasını verecek.
Bundan zerre şüphem yok.
***
Çatışmanın başladığı ilk günden itibaren, her yeni gün, hatta her saat başında yeni bir trajedinin haberini alıyoruz. Ama tüm bunlar yaşanırken de, insanlık utanç verici bir sessizliğe gömüldü.
Allah’ı sadece kendilerinin Allah’ı olarak tapulayan Siyonist kafa, kendilerine vaat edildiğini iddia ettiği topraklar için kana doymayan bir canavar gibi saldırıyor.
Ne çocuk, ne hasta, ne yaşlı dinliyor. Ne yazık ki, bu kirli savaşın gölgesinde acı çeken masum sivillerin hüznü, insanlık tarihinin en kara sayfalarına ekleniyor.
Evler, hastaneler, okullar ve kutsal alanlar paramparça edilerek, masum sivillerin canları yakılıyor.
Hedefte askerler değil siviller var. Çocukların körpe bedenleri parçalanıyor.
Bu kuralsız savaşın insanlığa yaptığı ihanet, sadece ölüm ve yıkımla da sınırlı değil. Açlık ve salgın hastalıklar bekliyor kapıda. Devamında da ata topraklarından göçe zorlanıyor masum Filistin halkı.
En temel insan haklarından mahrum bırakılırken, gelecekleri ellerinden alınıyor bu insanların.
Dedik ya, Hitler’de bir zamanlar bu ve benzerini yapmıştı.
Sonu malum. İsrail’in de sonu aynı olacak…
***
Filistin’de zalimlik had safhadayken Akif’in, “Tek dişi kalmış canavar” diye tanımladığı medeni! Batı’da tık yok. Oysa Ukrayna’da yaşanan çatışmalarda nasıl da höykürüyorlardı.
Ya Biden? Konuşma yaptığı kürsüde inecek merdiveni bile bulamayan Biden, 500 kişinin katledildiği hastane bombalanmasının hemen ardından gittiği İsrail’de bu insanlık dışı eylemi kınamak şöyle dursun, neredeyse alkışladı ve bu insanlık dışı eylemin baş sorumlusu olan Netanyahu’ya hararetle sarıldı!
Sevgili Ahmet Hakan, Hürriyet’teki köşesinde, bu tavrı şu cümlelerle eleştirmiş:
“-Aferin! Ne de güzel bombaladın hastaneyi. Valla bravo!
- Tam İsrail’e geldiğim gün bana şahane bir sürpriz yaptın.
- Devam aslanım, devam koçum, hastane yetmez, okul da bombala.
- Çoluk çocuk, bebek falan dinleme. Bombala. Arkandayız.
- Elindeki kan hiç eksilmesin. Hiç durma. Daha fazla kan dök.”
Öyle güzel ifade etmiş ki, üzerine tek kelime yazamadım.
Üstüne de kucakladığı caniyi aklayıp paklayıp, bombalamanın suçunu da HAMAS’a yüklemiş. Pes artık.
Ama şaşırmadık. Zira O, henüz 3 yaşındayken ülkesini yönetenler de, masum Hiroşima ve Nagazaki halkının üzerine bir gece yarısı böyle ölüm kusmuştu. Ne bekleyecektik ki canilerin çocuğundan?
Ama dedik ya, Hitler’de böyle yapmıştı…
***
Birkaç cümle de bizdeki İsrail hayranlarına gelsin.
“Efendim, HAMAS’da bombalamasaydı, İsrail ne yapsın?” diyen kaz kafalılar var bu ülkede.
Ama aynı İsrail, Filistin halkını tecrit ederken, mahalleden mahalleye geçerken bile kimlik sorgularken, Mescid-İ Aksa’ya sokmadığı için ağızlarını bıçak açmıyor ama.
Özetleyelim.
Savaşların son bulması ve barışın sağlanması, insanlığın ortak sorumluluğudur. Uluslararası toplum, sessizlikten kurtulmalı ve bu acılara derhal son vermelidir. Çünkü dünya, savaşların gölgesinde giderek daha fazla kaybolurken, insanlığın sessizliği daha fazla yıkıma yol açıyor. Savaşın çarklarını döndürenlerin sesini bastırmak, barışın kapılarını açmak için gerekli olan tüm adımlar atılmalıdır. İnsanlık, bu karanlık dönemi geride bırakmalı ve daha barışçıl bir geleceğe doğru adım atmalıdır.
Dünya liderlerine sesleniyoruz:
Savaş, insanlık suçudur ve bu gerçeği inkâr etmek mümkün değildir.
Savaşın gölgesindeki masum sivillerin gözlerinin içine bakın. Çocukların gözlerindeki umutsuzluğu görün. Tüm savaşları derhal durdurun ve barışı inşa edin. İnsanlık bu kadar acı çekti, artık yeter!