Basın toplantısı mıydı, manifesto mu?
AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan çıktı kürsüye…
Önce gülümsedi.
Sonra giydi zırhını, aldı kalkanını…
Kime karşı mı?
13 ayda tek çivi çakmadığını ama 2 saat 50 dakika boyunca mazeret sıralamaktan yorulmadığını söylediği Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’e karşı!
Dedi ki Gürkan:
“Siyaset vitrin değil, mutfaktır!”
Yani laf değil, iş üretenin yeridir siyaset.
Sonra rakamları döktü ortaya…
Öyle “lafla peynir gemisi yürümez” cinsinden değil…
Gerçekten yatırım, gerçekten para…
- 17 milyar TL ulaştırmaya
- 11,6 milyar TL eğitime
- 8,7 milyar TL sağlığa
- 15 milyar TL çevre ve şehircilik hizmetlerine…
Toplamda tam 60 milyar TL’lik yatırım!
***
Peki dedik, hızlı tren?
Ali Osman Sönmez Hastanesi?
Görükle metrosu?
Hepsine tek tek cevap verdi Gürkan…
Dedik ki:
“Görükle hattı hayal mi?”
Yanıtı netti:
“Protokolü biz yaptık, kirasını biz ödedik. Yapmıyorlarsa biz yaparız!”
***
Gürkan yalnızca rakam konuşmadı…
Vicdan da konuştu!
Çataltepe meselesine geldiğinde ses tonu değişti.
Bursa’nın esnaf kooperatiflerine tahsis edilmek üzere alınan arazilerden söz etti.
Başlangıçta 3 bin kişinin elini taşın altına koyarak başlattığı süreç, bugün sadece 700 kişilik bir yapı üzerinden yürütülüyor.
“Araziler 3 bin kişinin parasıyla alındı. Bugün o insanlar dışarıda kaldı” dedi.
Ve ekledi:
“Yasal olabilir… Ama helal olmayabilir!”
İşte bu cümle, siyasetin sadece hukuka değil, vicdana da dayanması gerektiğini hatırlattı hepimize.
Çünkü mesele sadece tapu, hisse ya da protokol değil…
Mesele, alın teriyle katkı veren binlerce insanın rızası.
Gürkan bu cümleyle, siyaset defterinin en temiz sayfasına vicdanın mürekkebiyle not düştü.
***
Orhaneli Termik Santrali tartışmasına da nokta koydu.
Santral çevresinde kirlilik ölçümleriyle ilgili çıkan haberlere, kapatıldığı iddialarına ve savcılığa yapılan başvurulara tek cümleyle karşılık verdi:
“Bozbey kapatılsın diyorsa, çıksın açıkça söylesin!”
Ama işin aslı şu:
Santral Büyükşehir’in değil, Bakanlığın yetki alanında.
Filtreleme sistemi uydudan takip ediliyor.
Öyle duman gördüm, is kokladım diye kapatılacak bir tesis değil.
Ayrıca içeride bin kişi çalışıyor.
Gürkan’ın verdiği mesaj netti:
Standartlar sağlanmıyorsa gereği yapılır…
Ama çevre duyarlılığı üzerinden siyasi manevra olmaz.
Ve burada bir notu da biz düşelim:
Bu ülkede enerjiye olan ihtiyaç ortadayken,
bin kişinin ekmeğiyle, ülkenin elektrik üretimi arasında ince bir denge kurulması şart.
Çevreyi koruyalım ama gerçekleri de göz ardı etmeyelim.
Gürkan ise yine siyasetten çok vicdana dayanan bir cümleyle bitirdi:
“Eğer kapatılacaksa, bin kişinin alın terini de hesaba katmak gerek.”
***
Bozbey’e gönderme çoktu…
Mal beyanı istendi.
31 Mart’tan bu yana belediye şirketlerinden çıkarılan bin 700 kişi hatırlatıldı.
Nilüfer’deki hormonlu ruhsatlara, “tek imzalı 1965 dosya” vurgusu yapıldı.
Ama asıl bomba şuydu:
“Bizim dönemimizde yapılan projelerin tabelasını değiştirip tekrar açıyorlar!”
Yani mesaj net:
Tabela değişir, gerçek değişmez!
***
Gürkan’dan 3 zarf hikâyesiyle net mesaj!
O meşhur siyasi hikâyeyi hatırlattı:
Görevi devralan yeni yöneticiye, selefi üç zarf bırakır:
İlki: “Geçmişisuçla.”
İkincisi: “Çevreni suçla.”
Üçüncüsü: “Artık sen de üç zarf hazırla!”
Gürkan dedi ki:
“Bozbey ilk iki zarfı açtı, bu gidişle üçüncüsüne hazırlanıyor!”
Ve ekledi:
“Artık mazeret değil, icraat zamanı!”
***
Bir başka mesele daha vardı:
Yarısı Bizden kampanyası…
“İstanbul’a var, Bursa’ya neden yok?” dedik.
Gürkan ise bugün Bursa’ya gelecek olan Murat Kurum’u işaret etti:
“Sayın Bakan’a beraber sorarız” dedi.
Bakalım bugün bir müjde gelir mi?
İnşallah 400 bin çürük yapılı Bursa, nihayet kurtuluş planına dahil olur.
***
“Devlet tehir edebilir ama ihmal etmez.”
Bu söz, özellikle Bursa’nın uzun vadeli su yatırımları için söylendi.
Çınarcık Barajı, derin kuyu çalışmaları, 28 yıllık krediyle hayata geçen projeler…
Ve bu yatırımlara gelen eleştirilere cevap.
Gürkan diyor ki:
Sabredin… Devlet zamanı gelince gereğini yapar.
Su gibi hayati bir konuda bile ihmal yok, sadece planlama var.
***
Peki biz bu basın toplantısından ne anladık?
AK Parti artık sadece iktidar diliyle değil…
Muhalefet diliyle de konuşmayı öğreniyor.
Sloganla değil, belgeyle…
Tabela değil, tapuyla…
Manşet değil, temelle iş görüyor.
Ve en önemlisi:
13 ay boyunca mazeret sıralayanlara karşı…
Davut Gürkan 13 dakikada veri sıralıyor!
***
Velhasıl…
Bursa’da artık yeni bir dönem yaşanıyor.
Bir yanda mazeret üretenler var…
Diğer yanda proje üretenler.
Ortada sessiz ama çok net bir mücadele var:
Bursa'nın gerçekten kim tarafından sahiplenildiği meselesi.
Ve vatandaş her şeyi izliyor, not ediyor…
Kim konuşuyor, kim çalışıyor…
Kim vitrin yapıyor, kim temel atıyor…
Çünkü Bursa halkı artık lafla değil, yapılan işle ilgileniyor.
Reklam panoları değil, altyapıya atılan temellerle gelişmek istiyor.