Siyasi arenada CHP’nin başını çektiği muhalefet, ağırlıklı olarak sosyal medya üzerinden toplumun algılarına hükmediyor.
Daha doğrusu gerçekleri manipüle ediyor.
Zaten yapabildikleri de sadece bu.
Çünkü başta CHP olmak üzere, muhalefet partileri ülkeyi ve şehirleri yönetme konusunda halka umut veremiyorlar.
AK Parti ise 19 yıldır iktidarda olduğu ve epeyce de yıprandığı halde, hâlâ geniş halk kitlelerinin umudu olmaya devam ediyor.
Öyle ya, yıllardır CHP’li başkanların seçildiği İzmir’in hali ortada.
Öte yandan Ekrem İmamoğlu’nun seçildiği İstanbul’a da 2 yıldır çivi çakılmadı desek yeridir.
İstanbul, bırakın bir adım öne gitmeyi her açıdan geri gidiyor.
Ekrem İmamoğlu'nun seçim öncesinde verdiği vaatlerin hiçbirini tutmadığını görüyoruz.
Ayrıca eleştirdiği her şeyi fazlasıyla yaptığına da şahidiz.
Öte yandan Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın gözü hep Bursa’da.
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş ne yapıyorsa kısa süre içinde taklit ediyorlar.
Bursa’da pide ucuzluyor, ertesi gün İstanbul’da ucuzluyor.
Bir bakıyorsunuz esnaf kartı projesini, bir daha baktığınızda da sokak sanatçıları projesini taklit ettiklerine şahit oluyoruz.
Bursa’nın aylar önce hazırlayıp uyguladığı projeleri taklit etmekten öte gidemediler velhasıl.
Projeleri taklit ediyorlar ama sanki ilk kendileri uygulamış havası estiriyorlar.
Yandaş medyaları da, İstanbul ve Ankara’nın Bursa’dan taklit ettiği projeleri sanki ilk kez yapılmış gibi gösterme telaşında.
Sosyal medyadaki trolleri de buna eşlik ediyorlar.
CHP’li belediyeler Bursa’da da farklı değiller.
Taş üstüne taş üstüne taş koymadan vakti heba ediyorlar.
Bunun yerine, bina üstüne bina kondurmada, yeşil alanları yok etmekte pek mahirler.
Nilüfer’i 20 yıl Mustafa Bozbey yönetti.
Ama nerdeyse sıfırdan doğan Nilüfer’in neresini tutsanız orası elinizde kalıyor.
İhsaniye, Fethiye, Beşevler, Üçevler, Demirci gibi eski köylerden dönüşen semtlerde plansızlık akıyor.
Daracık yolları geçit vermiyor, araçların park edileceği alanlar yetersiz, eski köy merkezleri eciş bücüş, caddenin orta yerine verilen imar yüzünden yamulan yolları, yeşile hasret beton yığınları ile tam bir facia hâkim Nilüfer’de.
Binalar yeni olmasa, bildiğiniz varoştur Nilüfer.
Yeşil alanların yok edilmesi de ayrı bir facia.
Beşevler’de ki onlarca yıllık ağaçları kesip stat yaptılar, Podyumpark oldu beton ve bina park.
Yeni yapılan Belediye Hizmet Binası, kendi deyimleri ile Halk Evi beton yığını.
Neredeyse dikili ağaç yok koca alanda.
Orhaneli Kavşağı’nda hizmet binası diye müteahhide yaptırdıkları iş hanı ayrı bir garabet.
Ya meşhur baraka bina?
Orası da İzmir yoluna taşan devasa binalarla dolu şimdi.
Daha dün yapılan Balat’ın, ana caddesinde bile yürünecek genişlikte kaldırım yok.
Engelli aracıyla veya bebek arabasıyla 10 metre gidemezsiniz.
Ara sokaklarına gelmedim bile.
Usulsüzlüklere ve ranta hiç girmemeyim.
Nilüfer Açık Oto Pazarı'nı yıllarca belediyenin vakfının işlettiğini zannediyorduk.
Meğer Mustafa Bozbey’in yeni eşinin vakfıymış.
Aile vakfıymış yani.
Ya yeni başkan Turgay Erdem?
Daha başkan yardımcısı olduğu dönemde Hasanağa Gölet’ine nazır yapılan kaçak malikânesi ile gündeme gelmişti.
Malikânenin kendisinin olmadığını söyledi, inkâr etti.
Ancak kısa süre önce dünya evine girdiği yeni eşinin erkek kardeşinin çıktı o malikâne.
Ki yeni kayınçosu belediyede asgari ücret veya az üzerinde maaş alıyor, o kadarcık maşla nasıl yapacaksa o malikâneyi?
Yok, maddi durumu iyiyse ki olabilir, o zaman da ‘Belediyede hobi amaçlı mı çalışıyor?’ diye merak ediyor insan.
Lakin yandaş medyayı okuduğunuzda, Nilüfer’i Paris zannedersiniz.
Sadece benim gibi yıllardır Nilüfer’de yaşayanlar böyle olmadığını biliyorlar.
Güneş balçıkla sıvanmasa da, yandaş medya ve sosyal medyadaki trolleri sıvamaya devam ediyor.
Geçelim Mudanya’ya.
2 dönemdir CHP’de olan Mudanya’ya da ilçe belediyesinin yaptığı gözle bir hizmete rastlamadık.
Yapamadıkları ise çuvalla.
Mesela çöpleri bile toplayamıyor Mudanya Belediyesi.
Mudanya’ya yapılan hizmetler, hep Büyükşehir Belediyesi’nden.
Ama Mudanya’da da algı yönetimi had safhada.
Bursa Büyükşehir Belediyesi hizmet yapıyor, kendileri ise çöp bile toplayamıyor.
Hayri Türkyılmaz ise, Mudanya’ya hizmet yağdıran Alinur Aktaş yerine her fırsatta İstanbul’u yönetmekte başarısız olan Ekrem İmamoğlu’na teşekkür ediyor.
Alinur Aktaş BUDO’nun bilet fiyatlarını ucuzlattı, Hayri, Türkyılmaz tuttu Ekrem İmamoğlu’na teşekkür etti.
Alinur Aktaş Mudanya’da müsilaj temizliği yaptı, Hayri Türkyılmaz yine Ekrem İmamoğlu’na teşekkür etti.
Alinur Aktaş Mudanya’nın yollarını asfaltladı, kavşaklarını yaptı, spor tesisleri yaptı.
Hayri Türkyılmaz utanmasa bunlar için bile Ekrem İmamoğlu’na teşekkür edecek.
Gemlik’e gelecek olursak orada da 2 yıldır CHP’li Mehmet Uğur Sertaslan’ın duyduğumuz tek icraatı var.
O da sevgilisinden gayrı meşru çocuk yaptığı.
Gayrı meşru da olsa, kendi çocuğuna sahip çıkmadığı için sevgilisi ile mahkemelik olduğunu da öğrendik birde.
CHP ve İYİ Parti’nin il başkanlarının algı yönetimi konusunda yaptıkların da ayrı bir yazı konusu olsun diyelim ve ‘algı yönetiminin amacı ve hedefi nedir?’ sorularına cevap verelim yazının sonunda.
Uzmanlara göre algı yönetiminin amacı; insanların, devlet ve toplulukların algılarını belli bir yöne kanalize etmek olarak açıklanıyor.
Hedefi de; 'Eldeki bilgi ve duygular vasıtasıyla kitlelerin duyularını, ya değiştirmek ya da var olan durumu olduğundan farklı göstermektir' şeklinde ifade ediliyor.
Kısacası amaç ve hedef; ‘insanların zihnini yönetmek, çoğu zaman da manipüle etmektir’ diyebiliriz.
Peki, toplum bunu fark etmez mi?
Elbette fark eder çünkü gerçekler er ya da geç anlaşılır.