Küsmek darılmak yok.
Geniş çaplı bir analiz olacağı için yazı biraz uzun olacak.
Ama inanıyorum ki bir solukta okuyacaksınız.
O zaman başlayalım.
***
Hem yerel, hem de genelde iktidarda olan partilerin en büyük sorunu yıpranmadır.
Bu durum doğaldır, çünkü iktidarlar hem ülkenim de kentlerin geleceğini şekillendirir.
Bu şekillendirme sırasında da elbette akçeli işler yönetilir.
İktidarı ele geçirmek isteyenlerin bir kısmının asıl amacı da, işte bu akçeli işleri kendilerine göre yönetmektir.
Kaynakları kendilerine ve yakınlarına akıtmak isterler, bütün mücadeleleri bu yüzdendir.
***
İktidarları yıpratmak isteyenleri 3 grupta toplayabiliriz.
Birinci grup;
Gözlerine kestirdikleri ülkelerin kaynaklarını sömürmek isteyip mevcut iktidardan yüz bulamayan başka ülkeler ve küresel sermayedir.
İkinci grup;
İktidarın gücünü isteyen diğer siyasi partilerdir.
Üçüncü grup;
Daha önceden iktidar partisinde görev yapıp kenara alınan küskünlerdir.
Birde başarılı Belediye başkanlarını veya İl -ilçe başkanlarını koltuklarından etmek isteyenleri var.
Onların derdi de, yerel iktidarın gücünden nemalanmaktan başka bir şey değildir.
Uzun yıllardan beri halkın teveccühüne mazhar olan AK Parti’yi, bu üç grupta iktidardan etmek için uğraşıyor, çoğu zaman iş birliği de yapıyorlar.
Velhasıl, Türkiye’yi eskiden olduğu gibi kolayca sömürmek isten devletler ve küresel sermaye, iktidarın nimetlerine kavuşmak isteyen rakipleri ve başarısız olduğu için kenara alınan küskünler AK Parti’yi veya mevcut yöneticilerini bu sebeplerle hedef tahtasında oturtuyorlar.
***
Türkiye’ye istediğini yaptıramayan ülkeler ve elbette hepsinin ötesinde küresel sermaye , “otur” denilince oturan, “kalk” denilince kalkan yöneticilerin olduğu bir Türkiye istiyorlar.
Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğindeki Türkiye ise bu hesaplara uymuyor.
Bu yüzden de, Erdoğan’ı ve AK Parti’yi yok edebilmek için her yolu deniyorlar.
***
O zaman şimdi de, neler yaptıklarını hatırlayalım mı?
Hukuk darbesi ve askeri darbe yapmak istediler.
Olmadı.
Mali açıdan yıpratmayı deniyorlar.
Tam olarak istedikleri olmuyor.
Terör ile sıkıştırmaya, komşu devletler ile sindirmeye çalışıyorlar.
Yine olmuyor, yapamadılar, yapamıyorlar.
Türkiye, girdiği bütün sınır ötesi operasyonlar alnının akıyla çıktı.
Yunanistan ile köşeye sıkıştırmaya kalktılar.
Komik duruma düştüler.
Azerbaycan ile üzerimize gelmeye kalktılar.
Ters tepti.
Onlar Türkiye’nin bugünkü gücünün, güçlü iktidarlardan geçtiğini biliyorlar çünkü.
Bunun için birbirine zerre kadar benzemeyen siyasi rakiplerini de devreye aldılar, AK Parti ve MHP’nin kurduğu, BBP ve Vatan Partisi’nin kısmen desteklediği Cumhur İttifakına karşı, birbirine zerre kadar benzemeyen partileri Millet ittifakı adı altında bir araya bile getirdiler.
Milli Görüşçü olduğunu söyleyen Saadet Partisi, MHP’den kopartılan İYİ Parti, Sosyal demokrat olduğunu söyleyen CHP’yi aynı potaya koyup, koltuk değneği olarak da HDP’yi ekledir.
Bu çalışmayla Cumhur İttifakı’nı biraz yıprattılar ama yıkamadılar.
Bunlar da yetmedi, bir taraftan da içeriden bölmeye çalışıyorlar.
Geçmişte Türkiye Partisi ile denemişlerdi olmamıştı, şimdi GELECEK ve DEVA Partileri ile deniyorlar.
Ama yine olmuyor.
Olmaz, çünkü hiçbir siyasi partiler masa başında kurulmaz, arkasında güçlü bir halk desteği olmayanlar ilk rüzgârda dağılırlar.
Nitekim güçlü bir lidere sahip olan DSP’nin ömrü bile bir seçim dönemini tamamlamaya yetmemişti.
Bu kadar da değil.
AK Parti’ye karşı güçlü olduğu kentlerde de benzer operasyonlar yürütülüyor.
Mesela Bursa’yı ele alalım.
Malum son yerel seçime finansal terör saldırılarının gölgesinde girilmişti.
Bu yüzden de, Cumhur İttifakı ekonomik sıkıntıların ilk önce hissedildiği büyük ketlerde de yara aldı.
O seçimde; İstanbul, Ankara, Adana, Antalya Mersin’de Cumhur İttifakı Büyükşehir Belediye Başkanlıklarını kaybetti.
Büyükşehirlerden Bursa’da ise Cumhur İttifakı adayı Alinur Aktaş, seçimi kazandı.
Bunun nasıl başarıldığını, ‘Ayhan Salman yeniden İl Başkanı olur mu?’ başlıklı yazımda uzunca anlattığım için, burada tekrar etmeyeceğim, merak edenler aşağıdaki linkten okuyabilirler.
https://www.detayhaberler.com/yazarlar/ibrahim-coban/ayhan-salman-yeniden-il-baskani-olur-mu/243/
***
Son olarak, Bursa'da döndürülmek istenen dolapları yazalım.
Malum, AK Parti’nin tıpkı Türkiye’nin diğer kentlerinde olduğu gibi Bursa’da da kongre süreci devam ediyor.
Bu kapsamda, yapılan ilçe kongreleri birkaç küçük sıkıntı dışında neredeyse sorunsuz tamamlandı.
Şimdi de gözler il kongresine çevrildi.
Açıkçası il kongresinde de sürpriz beklemiyor.
Çünkü başta AK Parti Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Genel Merkez düzeyinde girilen tüm seçimlerden büyük başarı ile çıkan mevcut ekibin değiştirilmesi düşünülmüyor.
Bu durum, yeni yapılan ilçe kongreleri ile iyice gün yüzüne çıktı zaten.
Pandemi öncesinde başlayan kongrelerden, devamı düşünülmeyen ilçe başkanları ile yollar zaten ayrılmıştı.
1 Haziran sonrası başlayan yeni normal adı verilen süreçte aynı tablo devam etti.
Haliyle il kongresinde de aynı tablo yaşanacak.
Çünkü Bursa’daki gözle görülen seçim başarıları var.
Bu kadarla da sınırlı değil.
Bursa’daki AK Parti Milletvekillerinin, Belediye Başkanlarının, İlçe başkan ve yönetimlerinim tamamına yakını, mevcut İl Başkanından da mevcut yöneticilerde oldukça memnun.
Bursa’da artık akçeli işler değil, sadece hizmet konuşulan bir dönem yaşanıyor.
Mevcut Başkan Ayhan Salman’ın ne Bursa’da nede Ankara’da kimse ile sorunu yok.
Bursa gibi bir kentte, yerel ve genel iktidarın gücüne sahip olan biri ancak bu kadar sorunsuz yönetebilir süreci.
Ayhan Salman ve kurulu üyeleri; ilçe başkan ve yöneticileriyle, AK Parti’li belediye başkanlarıyla, Bursa milletvekilleriyle, genel merkezle ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la uyum içinde.
Boşa zaman harcamayıp, canla başla Bursa ve Türkiye için çalışıyorlar.
Azıcık siyaset bilenler, bunu açıkça görüyor zaten.
***
Peki, bir iki çatlak ses neden çıkıyor?
Şimdi de bunu anlatalım.
Kimileri; kaybettiği koltuğun derdindeler, kimleri de; yakınına iş, bürokrat akrabasına koltuk, kendine ballı ihale veya imar rantı istiyor.
Ama Bursa’da işler sadece hakkaniyet, adalet ve liyakat şartı ile yürüyor.
Aksi teklif bile edilemiyor.
Bunlara içerleyenler, içeriden ve dışarıdan bir bardak suda fırtına koparmaya çalışsalar da bir türlü başaramıyorlar.
Birde mevcut uyumdan rahatsız olan rakip siyasi partilerin kuyruk acısı da var.
Kolay değil elbette, kendileri için en elverişli iklimde girdikleri seçimleri kaybettiler.
Bundan sonrası onlar için zaten tufan.
Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş şu sıralarda fırtına gibi eserken ilçe belediyeleri ona keza Bursa’yı hizmete boğuyorlar.
Bu başkanlar ile İl ve ilçe yönetimleri arasında en küçük pürüz yaşanmıyor, birkaç münferit konuda, istişarelerle kolayca çözülüyor.
Hah işte, bu iklimden hoşlanmayanların derdi de;
İlçelerde yapamadıkları değişimi, ilde yapmaya yeltenmekten ibarettir.
Bu uyumu bozmak içinde, geçmişte AK Parti’de görev alıp başarısız olmuş veya yorulduğu, yaşlandığı için kenara alınmış birkaç küskünden medet umuyorlar.
Birde finanse ettikleri bazılarına, neredeyse her gün ucuz yazılar yazdırarak, konuyu Bursa gündemine oturtmaya çalışıyorlar.
Bunlardan bir tanesi, kısa süre önce birlerine şantaj yaparken tutuklanıp cezaevine girmişti, geçmişte şantaj yüzünden ceza almış bir diğeri ise hızla O’nun boşluğunu doldurmaya çalışıyor.
Şunu söyleyeyim, boşuna kürek çekiyorlar.
Bu ucuz oyunlar tutmuyor, tutacağını da düşünmüyorum.