Unutmak nedir, insanlar nasıl ve neden unuturlar… Bunun birçok nedeni olabilir. İnsan bir şeye gerekli dikkati vermediğinde ya da kendisi için çok da önemli olmayan bir şey olduğunda yaşadığı veya öğrendiği her neyse hızlıca unutur.
Zaten daha en başından, olay yaşanırken unutmak üzerine programlamıştır kendisini. Sadece sınav geçebilmek için derslerini ezberleyen öğrenciler gibi, olay biter bitmez her şey silinir kafasından. Kimi zaman da tekrar sorduğunda bilgiye kolaylıkla yeniden ulaşacağından emin olduğu insanların anlattıklarını unutur. Zaten hatırlamak amaçlı dinlememiştir çünkü.
Sürekli yapmadığımız, ara verdiğimiz tüm bilgileri, içinde mekanik bir taraf da olsa unutuyoruz. Artık yapamadığımız kimi hareketlerimiz de yapılmadıkça unutuluyor. Bazen bilgileri değil eşyalarımızı bir yerlerde unutuyoruz. Kafamız bambaşka konularla ya da sıkıntılarla doluyken; ya da tam tersi aşırı mutlu olduğumuz coşkulu bir durumdayken bir yerlerde bize ait olan eşyaları unutmamız da çok sık karşılaştığımız bir durum.
Bir de özellikle unuttuklarımız var. Bağışladıklarımız, gönlümüzden sildiklerimiz, kendimizi koruma mekanizması oluşturarak unutup huzur bulduklarımız…
Hayatta unutmak varsa bir de unutmamak, unutamamak var. Neden unuttuğumuzu maddeler halinde sıralayabildiğimize göre neden bazı şeyleri unutamadığımızı ve bazılarını da unutmamamız gerektiğini çözebiliriz.
Hiç birimiz kusursuz değiliz ve hayatımız boyunca birçok hata yapıyoruz. Aslında bizi biz yapan hatalarımız oluyor. Onları tekrarlamamak için unutmamamız gerekiyor ama çoğu zaman hatanın bize yaşattığı acıya takılıp kaldığımız için hayatımıza devam etmekte zorlanıyoruz. Aslında kendimizi bağışlamayı ama yaptığımız hatayı asla unutmayıp bir daha aynı şiddetle yaşamamayı başarmakta zorlanıyoruz. Bazen de tamamen reddediyor ve kendimizi korumak için hata olduğunu kabul etmiyoruz.
Aslında unutmamamız gereken tek şey “insanlığımız” belki de…
Genellikle, her şey iyi ve yolunda iken kimse sorun çıkarmaz ve hayat; düzgün, herkes samimiymiş gibi devam eder. Ama atalarımızın da dediği gibi “dost kara günde belli olur.” sözü asla geçerliliğini yitirmemiştir. Unutulmaması gereken; zor zamanlarda gerçek yüzünü göstererek bencilliğe yenik düşenler olmalı. Böyle zamanlarda; insanlığını unutup ibretlik davranışlar sergileyenleri unutmamak ama kin ile değil ders oalarak hatırlamak da insanın hayatına sağlıklı devam edebilmesi için olmazsa olmazı. Bağışlamak ve unutmak ileriye bakabilmemizi sağlarken, ibret alıp ders çıkarmak zamanımızı ve enerjimizi gerçekten buna layık olana yönlendirebilmemizi sağlıyor.
Klasik bir söz vardır. Tarih tekerrürden ibarettir derler. Ben bu sözün söylenme sebebinin insanların sürekli döne döne ayrı durumları yaşaması hali olduğunu sanmıyorum. Yıllar geçiyor, yaşama şekillerimiz değişiyor. Evlerimiz, kullandığımız teknolojiler, yemek yeme alışkanlıklarımız gibi birçok şey şekil değiştiriyor. Ben bu sözün söylenme nedenini insanların yaşadıkları olaylara karşı verdikleri tepkilere bağlıyorum. Bu tepkilerden biri de tabi ki “unutmak”…
“Hatırlamak için yavaşlar, unutmak için hızlanırız.” der Albert Camus.
Belki de bu yüzden her geçen gün bir şeyleri hatırlamakta daha da zorlanıyoruz. Her şey hızlanıyor. Bu hızlanmayla birlikte unutkanlık daha da yaygınlaşıyor. Aslında unutmak değil sorun olan. Hatta dediğim gibi unutabilmek hayata devam edebilmek için bir ihtiyaç. Ancak unutacaklarımızı, unutmamamız gerekenleri ayırabilmemiz ve unutamadıklarımızla baş edebilmemiz gerekiyor.
İhtiyacımız olanı, bize gerekli olanı hatırlayabilmek ama bizi sürekli geriye ya da dibe çeken acılarımızdan ve anlamsız detaylardan sıyrılabilmek unutmak fiilini değerli ve anlamlı hale getiriyor…