Hayatın matematiğinde en çok bölmeleri ve eksiltmeleri seviyoruz. Toplamalar ve çarpmalarla pek işimiz yok doğrusu. Nedendir bilinmez insanı en mutlu eden çoğalmak, kalabalık sevinçler yaşamakken bizler bu matematiğin hep eksilen ve ayrışan tarafında duruyoruz.
Yaprağa soruyoruz kendi kendince tamam mısın yaprak cevap veriyor hayır benim hayatım dallardadır dala soruyoruz ve dal diyor ki hayır benim hayatım köktekidir. Köke soruyoruz cevap veriyor benim hayatım gövdede dallarda ve yapraklardadır dallardaki yaprakları koparırsanız ben ölürüm. H. Emerson Fosdick
Çok büyük kalabalıklara doğru gitmemize gerek yok. Çoğu zaman burnumuzun dibinde hepimizin sürekli maruz kaldığı ya da maruz bıraktığı bir bölme ve eksiltme işlemi bu. Eşitlik diyerek yola çıkılan bir 8 Mart haftasında gelin yola cinsiyetlerle başlayalım. Durum acaba sadece cinsiyetten mi ibaret?
İlk işlemimiz bölme. Kadınlar ve erkekler olarak kendimizce ilk bölme işlemini yapıyoruz. Kadın olarak ayırdıklarımızın içinden bir eksiltme işlemi yapıyoruz sonra. Toplumun bir kısmının kabul etmediği kendini kadın olarak hisseden ve dünyanın bir gerçeği olan eşcinselleri çıkarıyoruz.
Adım adım bölme işlemlerimiz devam ediyor. Çalışan kadınlar, çalışmayan kadınlar. Ev işi, çocuk bakımı, aile ve akrabalarla ilgili bakım işleri karşılığında bir maaş alınmadığı için işten sayılmıyor çünkü. Bu bölmeyi de yaptık. Şimdi biraz fiziksel bölmeler yapalım. Sistemin bizim beynimize ince ince işlediği kanallardan yapalım bölme işlemimizi. Güzel kadın, çirkin kadın… Burada güzel kadınlardan eksiltme işlemi hoş olur. Bakım yapınca güzel olanları bu listeden çıkarabiliriz. Çünkü onlar doğuştan güzel klasmanına girmeye uygun değil…
Bu bölmeler yetmedi sanki. Biraz da derinlere inelim. Çalışan kadınları bölelim biraz daha. İşi önemli kadınlar, işi çok da önemli olmayan kadınlar… “Önemli olmayan” ne demekse… Yani saygı derecesini, aldığı maaşa göre klasmanlara sokmak kolay bir matematik problemi bizler için. Net bir formül var sonuçta ortada. Bizce işi saygı duyulacak ve önemli iş olan kadınlardan da bir kısım eksiltme işlemi yapılabilir. Her şeyi bilen ve yorumlayabilen o muhteşem akıllarımızla kendi kendimize vardığımız sonuçlar… Bileğinin hakkıyla sürünerek ve çalışarak mevkii sahibi olanlar, bir de eşinin, babasının ya da çok başka kanalların desteği ile o noktaya ulaştığını düşündüğümüz kadınlar. Hemen bu kadınları başarılı çalışan kadınlardan eksiltmemiz gerekiyor.
Bu bölme işlemleri bana yetmedi doğrusu. Biraz daha bölebilirim. Çocuk sahibi kadınlar ve çocuk sahibi olmayan kadınlar, çocuğuna kendi bakmış kadınlar ya da çalışmak zorunda olduğu için başkasına baktırmak zorunda kalmış kadınlar, çok istemesine rağmen çocuk sahibi olamayan kadınlar, istemediği halde çocuk sahibi olan kadınlar… Bütün bu bölme işlemleri bizim için çok önemli tabi… Ama asıl annelik kavramının çocuğu dünyaya getirmek mi yoksa ona dünyayı anlatmak mı olduğu pek de umurumuzda değil.
Kahkaha atan kadın, yüzü hiç gülmeyen kadın, güçlü kadın, zayıf kadın… Bu bölme işlemlerinden onlarca sayabilirim. Her bölme işleminin sonuna da mutlaka onlarca eksiltme işlemi sığacaktır. Sonuçta da elimizde kalan yalnızlaştırılmış ve birbirinden koparılmış, birbirini anlamaktan uzak insanlardan başka bir şey olmayacaktır.
Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle ele aldığım sadece cinsiyet ile başlayan bölme işlemi beni oldukça yordu ve bunalttı. Bunu insanların başka özelliklerine taşımaya kalktığımda ise içinden çıkılamaz bir hale geliyor. Aslında kıyametin kendisi bu belki de…
Sen ben desin efrad aradan birliği kaldır. Milletler için işte kıyamet o zamandır. Mehmet Akif Ersoy
kalemine sağlık Sevencim