Türkçe iş yeri adı neredeyse kalmadı.
Nedense iş yerimize İngilizce isim vermeye kendimizi zorunlu hissediyoruz.
Çünkü özgüven sorunumuz var.
Ne acı.
Geçmişten günümüze dilimize bir türlü sahip çıkamadık.
Kocaman imparatorluk kurduk ama dilimizde ‘Arapça ve Farsça’ hâkim oldu.
İmparatorluğun son yıllarında da ‘Fransızca’ hâkim oldu.
İmparatorluk yıkıldı.
Atatürk, Türkçe’nin yabancı dillerin hâkimiyetinden çıkması için çok doğru adımlar attı.
Ama nafile yine başa döndük.
Çünkü şimdi de dilimizde ‘İnglizce’ hâkim…
Türk Dil Kurumu yıllarca hata üstüne hata yaptı.
Dili sadeleştirme adıyla bir sürü uydurma kelime ürettiler.
Alın size birkaç örnek.
‘Hostes’ yerine; ‘gök konutsal avrat’,
‘Otomobil’ yerine; ‘az oturgaçlı götürgeç’,
‘Otobüs’ yerine; ‘çok oturgaçlı götürgeç’,
‘Lokanta’ yerine; ‘otlangaç’…
Doğal olarak bu kelimelerden hiç hoşlanmadık.
Çünkü hiç biri kulağımıza güzel gelmedi.
Bu yüzden hiç birini kullanmadık bunun yerine yabancı asıllarını Türkçe’ye uyarladık.
Nitekim başka toplumlarda böyle yapıyorlar.
Mesela İnglizce’de bizdeki ‘yoğurt’ ve ‘ayran’ kelimeleri aynen kullanılır.
İngilizler bu kelimelerin yerine ‘öz İnglizce!’ kelime üretmeye kalkmamışlar.
Bunun yerine dillerini genelini korumayı tercih etmişler.
Biz ise yıllarca havanda su dövdük.
Sonuç ne peki?
Ne olacak?
Bugün, dedenin konuştuğunu torunu ‘hiç’ anlamıyor.
Babanın konuştuğunu da çocuğu ‘çok zor’ anlıyor.
Geldiğimiz nokta doğru değil.
Bu şekilde devam edersek;
Bu ülkede, ‘Türkçe yabancı’ dil olacak.
Söylemedi demeyin.
Güzel Türkçemiz korunmalı