Türkiye eskiden gazete manşetleri ile dizayn edilirdi.
Çoğunluğu asparagas olan haberlerin delil kabul edildiği iddianameler hazırlanıp siyasi partiler kapatılırdı.
O günlerden bu günlere çok şey değişti.
Ne var ki, eski Türkiye’deki siyaset mühendislerine özenenler bitip tükenmediler.
Mesela son dönemde sosyal medya üzerinden ve/veya 10 dolara kurdukları haber sitesi diye insanlara yutturmaya kalktıkları mecralardan önlerine gelene iftiralar atan tipler türedi.
Üstelik bu tipler, gazeteci olduklarını söylüyorlar ama aynı zamanda da bazı yöneticilerini yerin dibine geçirmeye kalktıkları siyasi partinin neferi olduklarını iddia ediyorlar.
Nasıl oluyorsa içlerinden bitip tükenmeyen bir dava aşkları var fakat seçilen il, ilçe başkanlarını, parti yöneticilerini, Milletvekillerini, Belediye Başkanlarını ve diğer kademelerdekileri bir türlü beğenmiyorlar.
Sosyal medya hesaplarında siyasi partilerin liderlerini ve Genel Merkez Yöneticilerini etiketleyip birilerini görevden aldıracaklarını zannediyorlar kıt akıllarıyla.
Ankara’dan aldıkları duyumlar adı altında yalanın dibine vuruyorlar.
İtibar suikastı yapmaya kalkıyorlar.
İftiralar atıyorlar.
Kulis bilgisi diye muhtemelen gece gördükleri rüyaları paylaşıp, buna herkesin inanacağını zannediyorlar.
Allah müstahakkınızı versin.
Elbette gazetecilerin de siyasi partilere gönül bağları olabilir, bir siyasi partide aktif siyaset de yapabilirler.
Ama tek şart, siyaset yaparken gazetecilik yapmamaktır.
Öyle sosyal medya köşelerinden gazetecilik de, siyaset siyaset de yapılmaz.
Yapılırsa da kimse itibar etmez.