6 Şubat tarihli iki büyük deprem sonrasında zihnimi kemiren bir dizi soru oluştu.
Asrın felaketi mi yaşanmıştı, yoksa abartılıyor muydu?... Deprem sonrası yapılan kurtarma çalışmaları yetersiz miydi?... Bu felaket 1999 depreminden de mi büyüktü?... “Nerde bu devlet?” paylaşımı yapanlar haklı mıydı? Depremzedeler şu anda devletin desteğini alabiliyor muydu?... Bursa deprem bölgesine ne kadar destek olabiliyordu?
Bunlar ve benzeri bir dizi soru vardı aklımda.
1999 depreminde daha gençtim ve tereddütsüz bölgeye koştuğum için felaketin boyutunun televizyon ekranlarına yansıyanın çok ama çok ötesinde olduğunu biliyordum. Bu yüzden de, 6 Şubatta deprem felaketinin yaşandığı bölgeye gitmek için fırsat kolluyordum.
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı organizasyon ile dün Gaziantep ve Hatay’da zihnimi kemiren bu soruların cevabını buldum…
İlk durağımız Nurdağı oldu…
24 bin nüfuslu ilçe dümdüz olmuştu… İlçede yaşayan 9 kişiden biri ölmüş binaların yarısı yerle bir olmuş kalan yarısı ağır ve orta hasarlı… İlçede sadece yamaçlara yapılan TOKİ konutları ile merkezdeki yeni yapılan Hükümet Konağıydı depremi hasarsız atlatabilen. Geri kalan binaların tamamı enkaza dönmüştü. Yıkılmayıp ayakta kalanlar ya ağır, ya orta hasarlıydı….
İlçeye koordinatör vali olarak atanan Şırnak Valisi Osman Bilgin AFAD kriz merkezinde ilk günden itibaren yaşananları anlattı bize.
“Depremin ilk günü buraya koştuk… O gün bugündür buradayım… Tam bir yıkım vardı…. Bu ilçede yaşayan 9 kişinden biri öldü… Nüfusun büyük kısmı göçük altındaydı… O enkazdan bu enkaza koştuk… 4 gün affedersiniz tuvalete gidemedim… 2 gün su içmedim… Hep bir umut peşinde koştuk… Bunları anlatıyorum ama inanın yaşamayan bilemez…. Tıpkı buraya gelmeyenin bu felaketi anlamasının imkânsız olduğu gibi…. İlk gün geldiğimde oturmaya sandalye yoktu… Devlet millet el ele verdik…. Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin çok büyük desteği oldu… Bir hafta Alinur Aktaş başkan ile birlikte çalıştık… Türkiye’de oransal olarak en fazla yıkım ve kayıp olan yer burası… Burada 8 bin görevli vardı… Bu bir normal afet değil… Bunun üstesinden Türk milletinden, devletinden başkası gelemezdi…”
Vali Osman Bilgin’i dinledikten önce oluşturulan “Tek Yürek Meydanı”nda inceleme yaptık… Gördük ki, devlet millet el ele vermişti. Devletin şefkatli eli oradaydı… Sosyal medyadan atılan onca yalanın bir hükmü yoktu... Devlet, felaketin yaralarını sarmak için milletiyle el birliği yapmıştı… Millet devletine güveniyordu…
Nurdağı’ndan Hatay’a doğru yola çıktık.
Evet, Nurdağı yıkılmıştı ama güzergâh üzerinde köylerde de durum farklı değildi. Gözümüzün gördüğü her yer yıkılmıştı… Sanki her yere bomba yağmıştı… Dağlardan kopan devasa kayalar yol kenarlarında hala duruyordu. Tek katlı, az katlı, çok katlı binlerce bina dümdüz olmuştu.
Güzergâh üzerinde Hassa’da mola verdik… Devlet yine oradaydı… Olası yağmayı önlemek için Mehmetçik her köşede nöbet tutuyordu… Kestel’in eski Kaymakamı Yozgat Valisi Ziya Polat orada koordinatörlük yapıyordu… Biz toplantıdayken içeriye tanıdık bir sima girdi…Gürsu Belediye Başkanı Mustafa Işık bölgeye yardım için ekibiyle koşmuştu.
Hassa’dan Hatay’a doğru yola çıktık.
Kente girerken sanki bir korku tünelindeymişiz hissine kapıldık. Güzelim Hatay sanki yoğun bir bombardıman yaşamıştı…
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin koordinasyon merkezine vardığımızda Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ı kentte görevli diğer 30 Belediye Başkanı ile toplantı yaparken bulduk… Yani devlet yine oradaydı… Toplantı bitiminde Başkan Aktaş yanımıza geldi… Vakit kaybetmeden kentte sürdürülen çalışmaları incelemek için yola çıktık…
Yıkım yaşayan Hatay’da içimiz burkularak dolaşırken Başkan Aktaş yapılan çalışmaları anlattı bize…
Bursa Büyükşehir Belediyesi bugüne kadar yaklaşık 100 milyon liralık destek vermiş kente ve rakam 150 milyonu da geçecek gibi görünüyor. Helali hoş olsun, Allah razı olsun…. Başkan Aktaş, kentte 23 bin can kaybı olduğunu ve binaların yüzde 40’nın yıkık kalanın ise ağır ve orta hasarlı olduğunu söyledi…. Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin 220 dolayındaki araçla yardım dağıtımını bizzat yaptığını belirten Başkan Aktaş sadece Bursa’dan 900 polisin görev yaptığı Hatay’da güvenlik sorunu olmadığına da vurgu yaptı.
***
BTSO 1000 konteyner sözünü tutmamış!
Bu arada biz BTSO’nun Hatay’a 1000 tane konteyner gönderdiğini zannediyorduk, BTSO’nun bu sözünü tutmadığını öğrendik. Üzüldük hatta kahrolduk. Yahu söz verip de tutmamak olur mu Sayın Burkay? Bursa Büyükşehir Belediyesi size güvenip 80 dönüm alanın alt yapısını bile oluşturmuş oysa. Ama BTSO sözünü tutmasa da, bölgede konteyner kentler hızla kuruluyor. Çilek Mobilya 1000 konteyneri çoktan göndermiş bile. Büyükşehir Belediyesi de yaklaşık 700 konteyner göndermiş.
Hatta bunlar kurulmuş bile.
Hazırlıkları bitmek üzere olan 80 dönüm alan için de Kütahya koşmuş imdada. Kütahya Porselen’in sahibi Nafi Güral BTSO’nun göndermediği konteynerlerin büyük bir kısmını tek başına üstlenmiş, kentteki diğer iş insanları da seferber olmuşlar. Malesef bu ayıp BTSO'ya yeter.
İyi de, BTSO’nun oraya göndermek için konteyner almak için 150 200 milyonu mu yok? Neden verdikleri sözden caydılar? … Hiç ama hiç yakıştıramadım… Belki de, “Efendim biz konteyneri falanca yere gönderdik” diye bir açıklama yapacaklardır. Ama nafile. Çünkü söz ağızdan çıkar… Üstelik, söz verdikleri konteynerleri göndermekten vaz geçtiklerini söylemek için aramaya dahi gerek duymamaları ise ayrı bir ayıp olmuş…
Bu arada Başkan Aktaş Ramazan ayında bölgede 4 iftar yemeği düzenleyecek.
Bu iftarlara, Bursa'da mutlaka kentsel dönüşüm yapılması gereken mahallerin sakinlerinin bir kısmını da götürecek. Çünkü kentsel dönüşüme direnenler başımıza neler gelebilceğini ancak bölgeyi görünce anlayabilir.
***
Başa dönecek olursak zihnimi kemiren tüm soruların cevabını buldum.
Bu gerçekten asrın felaketiydi ve boyutunu anlamak için o bölgeye gitmek şarttı.
Geçtiğimiz yüzlerce kilometre yolda her yer yıkılmıştı ki. Biz ise felaket bölgesinin çok azını gezdik. Dile kolay tam 11 Büyükşehir ilçeleri, köyleri dağı taşı yerle bir olmuştu adeta. Bu kadar büyük bir alana felaketin ilk anında Süpermen bile yetişmezdi. Ama necip milletimizin sağduyu sahipleri devleti ile el birliği ederek yaraları sarmak için canla başla çalışıyor. Bir kısım ise bırakın yaralara merhem olmayı yapılanları yok sayıp yapılacak olanlara engel olmaya çalışıyor. Ve tarih her şeyi kaydediyor.
Son söz.
Devletimize güvenelim ve aman bölgeye yardımda geri durmayalım. Gücümüz yettiğinde ama AFAD ile koordineli olarak yardıma devam edelim. Çünkü felaket anlatılamayacak kadar büyük.
Ayaklarına ve gönlüne sağlık Bölgeden yapılan yaorumlar daha inandırıcı ve bizi yardım konusunda daha da kamçılayıcı Bu birleşme dayanışma zamanlarında hesapsız art niyetsiz davranmalıyız siyaseti sen ben kavgasını bırakalım artık