Firmaların sanal dükkân açarak satış yapabildiği Trendyol’da ‘Hediyehanem’ adını kullanan bir firma, kupa ve anahtarlık gibi ürünlerin üzerine ‘Umudunu asla kaybetme’ yazılı görseller basarak satışa sundu.
Ürünlerin teması, İzmir’deki depremde yıkılan Doğanlar Apartmanı’nın enkazında kalan üç yaşındaki Elif Perinçek’in depremin üzerinden 65 saat geçtikten sonra canlı olarak çıkarılırken itfaiyeci Muammer Çelik’in elini sıkıca tuttuğu anı gösteren fotoğraftı.
Velhasılı, firma yaşanan büyük bir acıdan kâr devşirdi.
Konu sosyal medyada gündem olup büyük tepki görünce de, Trenyol sitesi ürünlerin satıştan kaldırıldığını duyurup kendince konuyu kapattı.
Elbette bu basit bir özür ile kapatılacak bir konu değildir.
Bu iğrençlik hakkında çok şey yazabilirim ama acıyı asıl yaşayan bir İzmirli gibi duygularımı ifade edemem.
Bu yüzden sözü, İzmir’de yayınlanan 9 Eylül Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni olan sevgili arkadaşım Murat Atilla’ya bırakacağım.
Murat bugün yayınlanan “İçinde İzmir olmayan birlik” adını verdiği köşesinde tepkisini şöyle dile getirdi.
***
“ÖZRÜ KABAHATİNDEN BÜYÜK
Online alışveriş sitesi Trendyol, taşeron mağazalarından Hediyehanem'in yaptığı terbiyesizlik için açıklama yayınlamış. Acıdan kar elde etmeye çalışan, haysiyet yoksunu, aç gözlü zavallıların deprem acılarını suistimal eden ürünlerinin satışını durduğunu açıklamış. Açıklamasında, “... Söz konusu ürünleri platformumuzda yer aldığını tespit ettiğimiz anda derhal satıştan kaldırdık. Ürünlerin satıcısıyla ilgili gerekli tüm işlemler yapılarak platformumuzdaki satışları durduruldu...” ifadelerini kullanmış. Nerden baksan tutarsızlık... Ürünün satışa sunulmadan önce kontrol edilmemesi başlı başına bir falso zaten. Ne yani biri çıkıp uyuşturucu satsa, “kusura bakmayın, görür görmez satıştan kaldırdık” mı diyeceksiniz? Ya da şöyle soralım, sosyal medya ayağa kalkmasa, ürün satışları tıkır tıkır gitse sesinizi çıkaracak mıydınız? İstismar edilmedik bir acımız kalmıştı onu da yaptınız... Allah gözünüzü doyursun...”
Yazıda İzmir depreminde yaşananlar hakkında başka sitemleri de var Murat’ın.
Tamamını merak edenler için linki aşağıda veriyorum:
https://www.dokuzeylul.com/icinde-izmir-olmayan-birlik-makale,149057.html?fbclid=IwAR3dsWQ9fHf7fbSbXVbfopWLXPo3KK14Ox_pj2ebhX2VaK6HOxROj5_m_z8
Sevgili Murat konuyu çok güzel ifade etmiş, bende bu zihniyeti analiz etmeye çalışayım.
***
Tüm değerlerimiz hızla yitirdiğimiz çok kötü bir süreç yaşıyoruz.
Yaşadıklarımızın temelinde küresel sermeyenin başını çektiği anlayış var.
Bu bir hastalıktır ve adı da doyumsuzluktur.
Bu hastalığa yakalananlarda, fayda üretmek yerine sadece kâr elde etme mantığı hâkim oluyor.
Böylece hiçbir değeri tanımaz hale gelip sadece daha çok kazanmayı düşünüyorlar.
Tıpkı Tredyol’un yaptığı gibi, sosyal ve ahlaki değerleri dahi görmezden geliyorlar.
Şunu da unutmayalım.
Sömürüye dayanan bir zihniyet, sömüreceği bir şey bulamazsa krize girer.
Nitekim pandeminin de tetiklemesiyle, dünya çapında sarsıcı bir buhrana tanık oluyoruz.
Yaşanan buhran, bütün ülkeleri en derin şekilde vurdu, işin kötüsü daha da vuracak.
Güçlü ekonomiler, şimdilik sistemi korumak için trilyon dolarlık desteklerle direniyorlar ama bu şekilde devam ederek yaşanan soruna çare bulamayacaklar.
Çünkü ekonomide her şeyin bir karşılığı vardır.
Emeğin karşılığı ücret, sermayenin karşılığı da kârdır.
Bu karşılıkların da bedeli vardır.
Emek yıpranır, sermaye de risk alır.
Yıpranmayan emek işsiz kalır, risk almayan sermaye krize girer.
Küresel sermaye risk almayıp üretmek yerine ticareti seçti.
Hatta ticareti de bırakıp, tatlı faizi tercih etti.
İddia ediyorum.
Krizi üretenler, bu sorunu hiçbir şekilde çözemeyecekler.
Tek çözüm yolu var.
O da; güçlünün değil haklının söz sahibi olduğu, paylaşım adil olduğu bir Dünya kurmaktır.
Böyle bir Dünya için, boş şeylerle uğraşmayı bırakıp, birimizi değil, hepimizi kurtaracak formüller peşinde koşmalıyız.
Aksi halde, sömürü çarkı bu şekilde dönmeye devam eder.