Yarın öğleden sonra ziyaretime gelmek istediğini söyleyen arkadaşım ile saat 3 için anlaştık. Ancak telefonu kapatırken, “Anlaştık, yarın saat 3’te sana geliyor olacağım (!)” demesi beni şoke etti. Çünkü tıpkı benim gibi yaşı 50’nin üzerinde olan bu arkadaşım, 10 yıl önce "iş hanı" yerine "plaza" denildiğinde sinir olurdu.
Neredeeen nereyeeee.
Telefonu kapatmadan önce, “İlk düğmeyi yanlış ilikledin, hepsi yanlış oldu” dedim.
Diyaloğumuz şöyle devam etti:
(Not: Arkadaşım bu diyaloğu yazmama izin verdi)
- Ne oldu ki?
- Türkçede olmayan bir zaman kipi kullandın. Yetmedi onu da hatalı kullandın. Oysa sen iş hanına plaza diyenlere çok kızıyordun. (Gülerek) Şimdi de, sen ‘Plaza Türkçesi’ konuşmaya başlamışsın.
- Ne bileyim, bu sıralarda herkes böyle konuşmaya başladı, elektronik iletilerde de böyle yazılıp çiziliyor, dalmışım. (Gülerek konuştu)
- Yahu, hadi hatalı çevirdin, bari cümleyi doğru kursaydın.
- Cümlemin neresi yanlış ki?
- Anlatayım, şimdi sorularıma cevap ver.
- Peki, anlat bakalım bay çokbilmiş.
- Çokbilmiş bey demek mi istedin? (gülerek)
- Tamam, anlat bakalım merak ettim çokbilmiş efendi. (Gülerek)
- Yarın nereden geleceksin?
- Benim ofisten.
-Yani yürüsen 10 dakikalık yol.
- Doğru.
- O halde, neden future perfect continuous tense kullandın?
- O da ne ya?
- Türkçede olmayan bir zaman kipidir. İngilizler belirli bir zamanda başlayıp, belirli bir zamanda bitecek olan bir süreci anlatırken kullanırlar bu zaman kipini. Eğer biri İngilizce, “I will have been working in the garden tomorrow” derse, bu zaman kipini kullanır. Yani, o an bahçede çalışıyor hatta belki de birkaç gündür çalışıyor, yarın da çalışacak. Bu cümlenin doğru çevirisi, “Yarın da bahçede çalışacağım”dır. Bunu söyleyen birinin o anda bahçede çalıştığını ve yarın da çalışacağını anlarız. Fakat çeviri yapmayı bilmeyenler, kelimeleri birebir çevirip, özne yüklem düzenlemesi yapıyor. “Yarın bahçede çalışıyor olacağım” deyip çıkıyor. “Böyle çeviri mi olur? Türkçede böyle bir cümle yapısı yok” diyenlere, “Ama ne yapalım, Türkçede bu zaman kipi yok ki?” diye cevap veriyorlar. Hâlbuki, “de” veya “da” ekleyince meram anlatılıyor. Yani çeviri bir sanattır. Kelimesi kelimesine çeviriyi Google bile yapıyor. Kaldı ki, Google geçmişe göre daha doğru çeviri yapmaya başladı. Şimdi geleyim senin cümlene. Bana, “yarın saat 3’te sana gelmiş olacağım” dedin. Yahu bana gelmek için yola bile çıkmadın. Yani başlayan bir süreç yok. Bu nedenle kullandığın zaman kipi yanlış. Bu biiir. Türkçede yapıyor olacağım diye bir kalıp yok. Bu da ikii. “Tamam, yarın saat 3’te geleceğim” desen olmuyor mu?
- Hım, kem küm, hık mık…
***
Bu diyalog sonrasında arkadaşım yaptığı hatayı anladı.
Umarım bu yazıyı okuyanlar da, eğer bu hatayı yapıyorsa anlarlar.
Öyle ya, “İş hanı” yerine önce “iş merkezi” dedik. Bu yetmedi “plaza” demeye başladık ve en çok karşı çıkanlar bile buna alıştılar.
Eyvallah.
Lakin tahribat bu kadarla kalmadı ki?
“Sizin için bir toplantı ayarlayacağım” demek yerine “Size bir meeting set ediyor olacağım” demeye başladık. Üstelik daha neler neler diyoruz!
Lütfen dilimize yaptığımız bu tahribata artık son verelim.
Hımmmm very interesting bir yazı olmuş :))Bizim burda bir Şerife ablamız vardı bu yazıyı okuyunca o geldi aklıma Ìngilizceye ilgisi çoktu.Ìngilizce güzel dildir herkes iyi öğrensin en kolay öğrenileni.Bir dil bir insandır iki dil iki insan.