Eskiden…
Sokağa çıkınca korkardık.
Şimdi?
Odasında tek başına otururken endişeliyiz.
Çünkü artık çocuklarımızın en yakın arkadaşı…
Bir yapay zekâ uygulaması.
Soruyorlar.
Cevap alıyorlar.
Danışıyorlar.
Konuşuyorlar.
Ama kiminle konuşuyorlar?
Kim cevap veriyor?
Kim yönlendiriyor?
Ve uzmanlar uyarıyor:
“Yapay zekâyı anlamadan çocuklarımıza teslim ediyoruz.”
***
Evet...
Çocuklarımız artık ödevlerini ChatGPT’ye soruyor.
Hayal dünyalarını Midjourney çiziyor.
Günün stresini bir yapay zekâ botuna anlatıyor.
Ve biz hâlâ “zararsızdır herhalde” diyoruz.
Yanılıyoruz.
Çünkü yapay zekâ duygusal değildir.
Ahlaki değildir.
Dost değildir.
O bir algoritmadır.
Veriye bakar.
İstatistikle konuşur.
Ve çoğu zaman bizim gibi düşünmez.
***
Çocuklar büyüyor…
Ama dijital bir bilinmezliğin içinde.
Ebeveynlik değişti.
Sadece ne yediğine, ne izlediğine bakmak yetmiyor.
Bugün artık şunu bilmeliyiz:
O ekranın karşısında bir “kişi” yok.
Bir “niyet” de yok.
Ama “etki” çok büyük.
Uzmanlar ne diyor:
“Yasaklamak çözüm değil.
Yönlendirmek gerek.”
***
Peki ne yapacağız?
Bize düşen görev belli.
Yanlarında olacağız.
Yapay zekâyla tanıştıklarında biz de tanışacağız.
Ne sordular, ne cevap aldılar; birlikte göreceğiz.
Ve onlara öğreteceğiz:
– Her bilgi doğru değildir.
– Her cevap güvenilir değildir.
– Her uygulama arkadaş değildir.
***
Bir şeyi daha unutmamalı:
Veri kutsaldır!
Çocuğunuz bir yapay zekâya adresini verirse…
Okulunu söylerse…
Fotoğraf yüklerse…
Geri dönüşü olmayabilir.
Uzmanlar diyor ki:
“Gizlilik, çocuklara oyun çağında öğretilmeli.”
***
Bu çağda en büyük yetenek nedir, biliyor musunuz?
Sorgulamak.
Bir bilgi geldiğinde,
“Sahi mi bu?” diyebilen çocuk yetiştirmek.
“Başka bir yerde okudum mu?” diye düşünen gençler görmek.
Çünkü ezberleyen değil, düşünen çocuklar…
Ancak onlar bu çağda ayakta kalır.
***
Kural koyun.
Ama birlikte koyun.
Yasak değil, sınır belirleyin.
Ve birlikte öğrenin.
Çünkü bu dünyadan kaçamayız.
Ama onunla barış içinde yaşamayı öğrenebiliriz.
***
Uzmanların dediği gibi:
“Yapay zekâyla büyüyen bir nesil geliyor.
Onlara rehberlik edeceksek, önce biz bilmeliyiz.”
Bilmezsek?
Çocuklarımızı algoritmalar büyütür.
Ve bu hiç de iyi bir fikir değildir.