Sosyal medya çocuklarımızın hayatında her geçen gün daha fazla yer kaplıyor. Ancak bu yeniliklerin getirdiği tehlikeler, bazen geri dönülmez kayıplara yol açabiliyor.
Bugün İzmir Bornova’da yaşanan ve hepimizi yasa boğan Mert Yetiştiren’in trajik hikâyesi, sosyal medyanın ne denli kontrolsüz bir mecra olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
10 yaşındaki Mert, TikTok’ta izlediği "kolonya yakma" akımını denemek istedi. Ama bu masum merak, küçük bir çocuğun hayatına mal oldu.
Bu olay, sadece bir çocuğun trajik kaybı değil, aynı zamanda ebeveynlerin, platform yöneticilerinin ve hepimizin sorumluluğunu sorgulatan bir aynayı da önümüzde tutuyor.
Aslında bu tehlikeyi daha önce dile getirmiştik!
"İncel tehdidine karşı gençler tehlikede, aileler uyanık olmalı" ve "Bazı çizgi filmler masumiyetin sonu mu?" başlıklı yazılarımızda, hem ebeveynleri hem de yetkilileri uyarıp bu tarz tehlikelerin altını çizmeye çalışmıştık. Ancak bu uyarılar yeterince dikkate alınmadı ve şimdi bu acı tabloyla karşı karşıyayız.
Çocuklar sosyal medya karşısında ne kadar güvende?
Bugün sosyal medya, çocukların günlük yaşamlarının vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Ancak bu platformların içerdiği tehlikeler genellikle göz ardı ediliyor ya da yeterince ciddiye alınmıyor.
Mert’in yaşındaki hassas dönemlerdeki bireyler, özellikle gördüklerini taklit etmeye meyilli. Ebeveynler, çocukların izlediği içerikleri takip etmezse, bu durum hayati tehlikelere yol açabiliyor.
Filozof Seneca'nın dediği gibi: "Hayatınız, düşüncelerinizin eseridir." Sosyal medyada izlenen her video, çocukların düşüncelerini ve eylemlerini şekillendiriyor.
Peki bu durumda sorumluluk sadece çocuklarda mı?
Değil tabi ki...
Mesela Platform yöneticilerinin sorumlukları var.
Ama TikTok veya diğer platftomlar platformlar, bu tarz tehlikeli içeriklerin yayılmasını engellemek için yeterli adımlar atmıyor!
Oysa "Akımlarınızı yayın," diyerek milyonlara ulaşan bir sistemin, bu akımların içeriklerinin denetimini de sağlaması gerekiyor!
Ancak sosyal medya platformları, genelde özgürlük ve ifade serbestisi maskesi altında tehlikeleri görmezden geliyor!!!
Bu durumda sorumluluk kimin?
Aslında hiçbir şey yapmayan, sadece izleyenlerin, yani hepimizin!!!
Ebeveynlerin rolü
Elbette her şey platformlarla sınırlı değil. Ebeveynler olarak çocuklarımıza rehberlik etme görevimiz var. Ancak bu rehberlik, sadece cihazlara sınır koymakla sınırlı kalamaz. Çocuklara bu tarz akımların gerçek hayatta ne kadar tehlikeli olduğunu anlatmak ve onlarla açık bir iletişim kurmak şart.
Alman düşünür Goethe’nin dediği gibi: "İnsan ne kadar az düşünürse, o kadar çok konuşur." Bu noktada ebeveynlerin çocuklarıyla daha fazla iletişim kurması, daha az yargılayıp daha çok anlamaya çalışması kritik önemde.
Bir Mert daha kaybetmemek için
Mert Yetiştiren'in yaşamından aldığımız bu acı ders, toplumsal bir farkındalığın acilen yaratılması gerektiğini ortaya koyuyor.
Eğer TikTok gibi platformlar tehlikeli içerikleri engellemek için adımlar atmıyorsa, bizler ebeveynler, öğretmenler ve toplum olarak çocuklarımızı bu tehlikelere karşı bilgilendirmek zorundayız!!!
Bir Mert daha kaybetmemek için sosyal medyaya karşı bilinçli olmalı ve bu bilinçlenmeyi topluma yaymalıyız.
TikTok ya da başka bir platform, hayatımızın odak noktalarından biri olmamalı.
eknolojiyi kontrol etmek bizim elimizde. Ancak unutmayalım ki çocuklarımızın hayatı her şeyden daha değerlidir