Halen canlı olup olmadıkları tartışılan ama “yaşamın kıyısındaki organizmalar” olarak tanımlanan virüsler hayatın olduğu her yerde bulunuyorlar. Tahminlere göre canlı hücrelerinin ilk geliştiği andan beri muhtemelen virüsler de hep vardı. Herhangi bir kalıntıları olmadığı için kökenleri halen keşfedilememiş, gizemini koruyan bir organizma. Şekilleri bambaşka, bölünmeleri, mutasyona uğrayışları, saldırgan olma ya da geri çekilme şekilleri sürekli araştırılan ama araştırma sonuçları genellikle sentez noktasında kalan bir gerçek…
Bir şekilde canlı bünyedeki hücreye girip tutunan virüs içinde bulunduğu canlıya kimi zaman uyum sağlayıp onunla beraber yaşamaya devam ederken, bazen sadece çeşitli değişimlere sebep oluyor. Kimi zaman ise hiçbir zaman uyum sağlanamıyor ve içine tutunduğu canlının ölümüne sebep oluyor. Canlılar arasında dolaşma şekilleri ise bambaşka bir mesele…
Üzerine yüzlerce bilim insanının çalışma yaptığı bir organizma ile ilgili bilemediğim ve çok yakın takip edemediğim hususlarda yorum yapamam. Bir yandan da insan yapımı virüsler tartışması süredursun, bir virüs tasarlama şansım olsaydı nasıl bir virüs tasarlardım diye düşünmekten de kendimi alamıyorum.
Behiç Ak’ın çizgi karakteri aşağıdaki virüsü tasarlamış.
Cumhuriyet Gazetesi – 7 Mayıs 2020 – Behiç Ak
Benim kafamdan geçen virüsler de bambaşka etkiler yaratıyor. Mesela bir virüs sadece sıfatları hedef alıyor. İnsanları birbirine yabancılaştıran, ayrıştıran tüm sıfatlar birden bire etkilerini kaybediyorlar ve anlamsızlaşıyorlar. Uzun, kısa, şişman, zayıf, siyah, beyaz ve sayamayacağım tüm sıfatlar birer birer anlamını yitiriyorlar.
Başka bir virüs ise insanların kendilerini diğer insanlardan farklı ve üstün görme duygularına saldırıyor mesela. Hastalık ve ölüm karşısında birden bire yok olan tüm o konumlara saldırıp hepsini yok ediyor.
Vicdanı kadar yaşatan bir virüs tasarlardım sonra. İnsanların kötülük yapmaları, adaletsiz davranmaları ve doğru olanı tam olarak yerine getirememeleri vicdanlarının zayıf olmasından kaynaklanıyorsa eğer; bu virüs insanlara yaşayabilmeleri için vicdanlarını kuvvetlendirme zorunluluğu getirebilir mesela…
Aslında tarihte yaşanmış onlarca salgına baktığımızda insanların bir dönem asıl insani olanı keşfettiğini görüyoruz. Huzurlu ve mutlu yaşayabilmek için aslında ne kadar ufak şeylere ihtiyacımız olduğunu fark ettiklerini görüyoruz. Ama bunlar hep unutuluyor. Yaşananları unutturmayan bir virüs de oldukça etkili olabilir.
Siz nasıl bir virüs tasarlardınız?