Atalarımız; "Barış isteyen savaşa hazır olsun" demiş.
Oğuz atamız ise;
"Türkün derin uykusundan" bahsederek, bu uykunun korkutucu olduğundan ve bunun yok oluşa sebep olabileceğinden bahsetmiş.
Bilirsiniz yazılarımda illâ atalara gönderme yaparım.
Oğuz Atanın bahsettiği ölüm uykusundan UYANDIK şükür.
Başka bir Atanın
Koca Süleyman'ın bahsettiği savaşa hazırlık aşamasındayız.
Buna da binlerce şükür.
Kısaca ufukta Büyük Dünya Devleti Türkiye görünmeye başladı.
Bu sürece elimden geldiği kadar görevlerim icabı; gecmişde ve elimde kalemle de an itibarı ile katkı sunmaya çalışıyorum.
Bu bakımdan;
Milli eksiklerimiz den birine de işaret etmeden geçmek istemiyorum.
Tüm bu süreçler boyunca hep eksikliğini hissettiğim bir şey...
Yapılanları anlatacak, kamuoyu oluşturacak ve bunları kitlelere sevdirecek iletişim kanalları ve bunların araçları; Geçmişte yoktu ve hâlâ da yok.
İşin;
Basın organları ayağı eksik.
Şimdi içinizden birileri:
"Bunca TV kuruluşu, onlarca gazete varya!" Diyeceksiniz, bunu işitir gibi oluyorum.
Evet var. Fakat bir bakın, açın izleyin.
Hangisinde yapılan edilenlerden gerçek anlamda bir bahis göreceksiniz.
Neyi anlatıyorlar bir bakın:
Aşk, meşk, baldız nasıl yoldan çıkarılır, arkadaşın karısı, patronun ailesinden birileri nasıl ayartılır... Bilmem ne türü ahlak bozukluklarını yaymaya normal gibi göstermeye çalışan bir araba dizi, film, program , bilmem ne göreceksiniz.
Bizim yapımıza uygun mu!?
Hayır!
Peki neden bunu yapıyorlar?
Bu örtü ve perdeleme çalışması neden?
Bence cevap basit. Birileri çıkarda bu yapılan edilen savunma sanayi ve teknoloji geliştirme çalışmalarını ortadan kaldırmayı becerirse;
O esnada olacak olayları perdelemek için bu basını ve onların ürettiği bu acaip programları kullanacaklar.
Türk Kamu oyunu uyuşuk, yarı baygın bir kafa yapısında tutmak için yapıyorlar tüm bunları...
Buraya, târihe not düşmüş olayım.
Peki dış basın ve özellikle Batı basını böylemi ?! Hayır!
Onlar didik didik ediyor bizim çalışmaları.
Gelelim dış basında ki milli sanayi ürünlerimize:
ABD merkezli uluslararası savunma yayın organı Defense News haberinde; Türk Donanması'nın üç yeni TF-2000 hava savunma muhribi gemisi üretimine başladığı bilgisine yer verildi. TF-2000'nin küresel savunma sektöründe büyük bir ilgi ve beklentiyle takip edildiği vurgulandı.
“Türkiye bu projeyle hem denizlerdeki gücünü geniş bir ölçeğe yayma hem de denizlerdeki vuruş kabiliyetini arttırma amacı güdüyor” diye yorumlar yapıldı.
MİDLAS sistemi:
Bu gemilerde kullanılacak dikey atım sisteminden ve Türkiye'ye getirileri den de uzunca bahsedildikten sonra;
TF-2000'ler ile birlikte MİLGEM kapsamında hali hazırda 31 deniz savaş aracının üretimine devam edildigi ve mevcut üretimin Türkiye'nin ihracat kaleminde güçlü gelir getirmesi beklendiği vurgulandı.
Dikay atış sisteminin ve Geminin özellikleri detaylıca sayılıp, anlatıldı.
Denizcilik alanında yayın yapan;
Naval News ise; manşetten Milli Denizaltı Projesi'ne (MİLDEN) yer verdi.
Üretilecek denizaltıların, "Gölcük Deniz Ana Üssü Komutanlığı " bünyesinde; İnşa edileceği bilgisinin paylaşıldığı yazıya göre 2 bin 700 ton ağırlığında ve 80 metre uzunluğunda olacak MİLDEN denizaltısı AIP sistemi sayesinde sınıfındaki diğer denizaltılara göre çok daha dayanıklı. Denizaltının tamamında milli silah ve mühimmat sistemleri olduğunu anlatılan yazıda MİLDEN'in kendi sınıfında yüksek mühimmat taşıma kapasitesi, derine dalabilme gücüne dikkat çekildi.
MİLDEN'in AKYA torpidolarıyla güçlendirildiğine değinilen yazı daha pek çok üstün özellik sayılıp, anlatıldı.
Batı Küresel savunma medyasının yayın organı
Army Recognition
ise;
Milli Uçak Gemisi *MUGEM'in* inşasına başlandığı bilgisini okuyucularıyla paylaştı. Özelliklerini detaylıca saydı, döktü.
Türkiye'nin en büyük savaş gemisi olan TCG Anadolu'dan iki kat büyük olacağı ifade etti.
Türk yapımı silahlar:
Tabancalar,
Tüfekler,
Füzeler,
Roketler,
Keskin nişancı silahları,
Deniz araçları,
Hava araçları,
Uzay çalışmaları...
Uzayıp giden bu liste yabancı basının yayın ve yayım gündemin de...
Peki bizim sandığımız;
Türk Medyasında ki milli başarılarla ilgili
Ölüm sessizliği, neden yahu?
Acaba diyorum; Siyasal Dış Etki... Yok canım o bu kadar sessizliğe yol açmaz.
Belki rekebet hırsı, çekememezlik vb... Nedenlerdendir. Kimbilir...!!!
Hiç merak eden ve bunlar için gereğini yapacak bir kurum yok mu, bu koca devletin içinde?!!!