Nemesis Fiilen Aktif ve Türklerin Kılıç Ehline İhtiyacı Var
Değerli okuyucularım. Yazının başlığı çok eski, kadim bir Roma örgütünün adı ve Türk deyiminden oluşuyor.
Türkleri ilgilendiren kısmını günümüz Türkçesine tercüme dersek;
Alp
ve/veya Savaşçı ihtiyacı olarak çevirebiliriz.
Hep derim ya kıymetli okuyucularım târih, ille de tarih diye.
Şimdi gelelim Şu "Nemesis" meselesine.
Antik Yunan inancında Nemesis (Yunanca: Νέμεσις), Adalet, intikam ve denge Tanrıçasıdır.
Nemesis'in tapınağı Marathon'un kuzeyinde bulunan Rhamnous şehrinde olduğu için Rhamnousia/Rhamnusia ("Rhamnous'un Tanrıçası") olarak da anılır.
Bir diğer adı “kaçınılmaz” anlamına gelen Adrasteia'dır.
Kendileri gayri meşru çocuktur.
Sembollerinden birisi terazi, diğeri de kılıçtır.
Hani şu adaletin sembolü bayan heykelin elinde tuttuğu şeyler.
Öteki adı da, sıkı durun şimdi: "İnstagramdır."
Nereden nereye bağlantılanıyor bu teşkilat veya örgüt işleri değil mi!?
1204 yılında, dördüncü haçlı seferi sırasında İstanbul'un Latinler tarafından işgali sırasında Roma askerleri ve yöneticileri tarafından kurulmuş gizli bir örgüttür.
Her türden teröre başvurarak işgalcileri zayıflatarak elli yıl sonra şehri geri almıştır.
Batıya doğru yürüyen güçleri çökertmek için aynı teknikleri kullanan batılı terör (Hiristiyan) örgütlerin tamamı bu ismi kullanmıştır.
En son kullanlar ise Yunanlılar, Kıbrıs Rumları ve Ermenilerdir.
Olay şu şekilde yaşanmıştır:
Nemesis Operasyonu (Ermenice: «Նեմեսիս» գործողություն Nemesis gortsoghut'iun), Ermeni Devrimci Federasyonu (Taşnak Partisi) tarafından Ermeni Kırımı'ndaki rollerinden ötürü bir dizi eski Osmanlı siyasi ve askeri liderinin yanında Eylül Günleri ile suçlanan Azeri siyasetçilere de karşı 1920 ve 1922 arasında gerçekleştirilmiş bir dizi suikastten oluşan gizli operasyonun adıdır Nemesis.
Şahan Natali ve Karekin Pastırmacıyan, operasyonun başındaki isimlerdir.
Operasyon adını Yunan mitolojisindeki İntikam Tanrıçası Nemesis'ten almıştır.
Operasyonun bir parçası olan ve en çok bilinen suikast, Mart 1921'de Berlin'de Talat Paşa'nın öldürülmesidir.
Bu örgüt, Ermenilerin kurduğu değil.
Anlamı itibarı ile Romalıların kurduğu ve üçüncü Roma'yı kurma peşindekilerin örgütü Türk Devletine karşı yeniden aktif edilmiştir.
İçimizdeki dönme-devşirme ve gizli gavurlar neferleridir.
Türkiye'yi teknoloji, siyasi, ekonomik, askeri, toplumsal, ahlâki, dini... Ve her türden çöküntüye uğratmak için ellerinden geleni açık olarak sergilemektedir bu insanlar.
her şey göz önündedir.
Her türden iletişim ve beyin yıkama tekniklerini ve bilinç altı mesajları acımasızca Türk toplumuna karşı hiç çekinmeden kullanmaktadır.
Eylemlerinden anlaşıldığı kadarı ile de her sahada saldırısını sürdürmektedir.
Şu anda basımızda. "Eren" var. Alperen yada savaşçı bir zihniyet yok.
Kafayı "Dünya Barışı-Ticaretin devamı ve varolan düzenin korunmasına" adamış bir yönetim anlayışı mevcut, ne yazık ki!
Bu kötü mü? Hayır, kocaman bir hayır.
Bizi hengâmeli dönemden, eli-ayağı tutan, uzaya kadar gücü ve kuvveti ulaşmış, "KUDRETLİ TÜRKİYE"ye ulaştırdı.
Gerçekden Dünyada barış isteyen tek ülke var.
O da TÜRKİYE!
Geri kalan neredeyse her devlet , çevremizde ki her ülke savaş ve yıkım peşinde, diğerlerini yok etmek için her yola başvurmaya gönüllü.
Demem o ki, batılıların ve onlarla benzer inançlara sahip bazı Doğu Medeniyeti mensuplarının bâtıl ve hatta hayali ve Ahlaksız Tanrı ve onun bunun önüne yatan Tanrıçaları adına kurdukları örgütler hâla aktif.
Daha öncede yazmıştım; Örgütler ölmez, fakat her canlı mutlaka ölümü tadar.
Bu NEMESİS'cilere ölümü tatdıracak yiğitlere ihtiyaç olduğu gün gibi ortada.
Değil mi?
Düşmana karşı, onun silah ve yöntemlerini kullanarak cevap verme zamanı yaklaşıyor, sanırım.