Kıymetli okurlarım…
Haydi çayınızı, kahvenizi alın, gelin.
Ne oluyor, ne bitiyor beraber bakalım.
Ben, Sayın Eray Güçlüer hocamı severek dinlerim.
Üslubu berrak, psikolojik harekât eğitimi sağlam.
Geçtiğimiz gün bir programda dedi ki:
“İsrail’in Katar saldırısını beklemiyordum.”
Şaşırdım.
Çünkü daha geçenlerde İsrailli yetkililer açık açık söyledi:
“İran’dan sonra sırada Katar, Pakistan ve Türkiye var…”
İsrail, din temelli bir devlet.
Yahudi şeriatıyla yönetiliyor.
Aşırı dinci, yobaz, vahşi.
Kendi deyimleriyle “kudurmuş köpek” gibi saldırıyor.
Ama sanmayın ki rastgele.
Her adım planlı.
Her hamle kitaplarında yazdığına uygun.
“Vâdedilmiş Topraklar” uğruna ne varsa mubah.
Onun için saldırmadan önce duyuruyorlar.
“Burası, şurası, orası…”
Sonra Pentagon destekli uçaklarla, füzelerle, insansızlarla vuruyorlar.
Altın soruya gelelim:
Türkiye ile İsrail çatışır mı?
Evet!
NATO üyesi olmamıza rağmen evet!
Çünkü İsrail’in gözü, “Vâdedilmiş Topraklar”da.
O toprakların içinde, “Hitit İmparatorluğu” var.
Yani Anadolu’nun kalbi.
Yani biz!
Şimdi rica ediyorum.
Bir arama motoruna yazın.
“Hitit İmparatorluğu haritası” diye aratın.
Haritayı görünce ağzınız açık kalacak.
Peki bu çatışma ne zaman?
Bence üç yıl içinde.
Bir tarafta Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya, İsrail…
Diğer tarafta Türkiye ve ittifakları.
Kaçınılmaz bir hesaplaşma.
İsrail eşkıyası, dediğini yapıyor.
Katara saldırdı.
Sırada Pakistan.
Sonra Türkiye.
Taktik aynı:
Önce elini kolunu kırıyor, ittifaklarını dağıtıyor.
Sonra gövdeye dalıyor.
İran’da da aynısını yaptı.
Özetle…
Dine dayalı oldukları için dediklerini yapıyorlar.
Ve yapmaya devam edecekler.
İsrail dediğini yaptı…
Yapıyor…
Yapacak…
















