Tarih diyorum, her zaman. Tarihde saklı her şey.
Şu "Filistin Meselesi" aslında bizim için mesele değil.
Hiristiyanlar ve Yahudiler için mesele.
Türkler bu meseleyi çözeli çoook zaman geçti aradan.
Müslüman, Hiristiyan hem de her mezhepden, Yahudi,
Maruni,
Dürzi ve
bilmem daha neler neler.
Dedelerimizin idaresi altında, bir damla kan dökmeden ve barış içerisinde yüz yıllarca yaşadılar.
Dönün bakın tarih orada.
Orta yerde duruyor.
Türklerin bilimi, ilimi, matematiği, fizigi vb'lerini unutması ve dogmalara saplanması sonucu; Kaybettikleri üstünlükleri, bu alanı dolduran batının İnançları gereği, diğerlerini insan olarak görmemeleri sonucu, batı vahşetinin tüm Asya'yı kasıp kavurması ile sonuçlandı.
İsrail Ogulları da "Muharref Tevrat" emri gereğince bu zulüm kafilesini ne yazık ki hiç terk etmediler, hep katıldılar.
Sonuç ortada...
Dünya kan seli, göz yası ırmakları ile o kötüden, bu kötüye savruluyor ve böyle devam ederse de savrulmaya devam edecek.
"Ateş Kes" yapıldı yapılmasına, ancak İsrail'in buna uyacağı ümidi yok bende. Geçmiş zaman bunun misalleri ile dolu.
Ve daha bir kaç saat önce; Netanyahu kendisinden bekleneni yaptı. Ateşkesi kabul etmedi. Ne yazık ki...!
Peki bu zalimler ile konuşmalımıyız??! İngiltere, Amerika, İsrail ve diğer batı ile...?
Soru bu.
Yâni; İnsanî Diplomasiyi kullanmalımıyız?
Cevap evet.
Başka acılara yol açmak istemiyorsak, bunu yapmalıyız.
Onlara gittikleri yolun yol olmadığını, işledikleri cinayetlerin, toplu yok edişlerin, soykırımın kendileri aynen döneceğini anlatmalı,
o inandıkları şeyin din olmadığını, hatta elimizdeki mevcut orjinal Tevrat ve İncil metinlerini bilimsel sahaya sürerek; Onları ikna etmeliyiz.
Hizmet ettiklerinin Tanrı (Allah) olmadığını, İblise ve onun cocukları şeytanlara taptıklarını ve onların insan versiyonlarının (insan şeytanları) ehli kitabı Cehennem'e doğru ittiğini hem dinî, hem siyasi, hem sosyolojik, psikolojik ve daha ne bilimsel yol varsa; bunları kullanarak, bir yöntemle, onlara tek tek anlatmalıyız.
Yoksa bu vahşet kıyamete kadar bitmez.
Onlarda insan ve Onları kurtarmanın bir yolunu bulmalıyız.
Aksi takdirde; Oluşturdukları vahşet, dehşet, kan ve göz yaşı fırtınası er ya da geç, sebep olanları, vahşete sessiz kalanları ve tüm dunyayı yutacak.
Onları durdurmayı insanlık adına başarmalıyız.
Buna mecburuz.
Çünkü gerçek elimizin altında, kalbimizde.
Bu başarırsak, gerçekden Ateş Kes olmuş olacak