Dünyanın en eski şirketi olarak tarihe geçen Japon Kongo Gumi, 1428 yıllık geçmişine rağmen 2006 yılında kapanmak zorunda kaldı.
Bu yazıda, bir aile şirketinin yüzyıllar boyunca nasıl ayakta kaldığını, zamanın değişimine nasıl ayak uydurduğunu ve en nihayetinde neden kapanmak zorunda kaldığını ele alacağız.
Kongo Gumi’nin başarısı kadar çöküşüne de neden olan en önemli faktör, inovasyona ayak uyduramamasıydı. Şirketin hikâyesi, günümüz firmalarına önemli dersler sunuyor.
***
Japonya'nın tarihi ve kültürel mirasında önemli bir yer edinen Kongo Gumi, dünyanın en eski şirketi olarak biliniyordu. 578 yılında Budist tapınaklar inşa etmek amacıyla kurulan bu şirket, tam 1428 yıl boyunca varlığını sürdürdü. Ancak 2006 yılında, finansal zorluklar nedeniyle kapılarını kapattı. 40 kuşak boyunca aynı ailenin yönettiği şirket, dünya tarihinin en önemli dönemlerine tanıklık etti.
Bir düşünün, 1428 yıl...
Savaşlar, barışlar, icatlar, teknolojik devrimler. Tarih sahnesinde bu kadar uzun süre kalmayı başarmak hiç de kolay değil. Yüzyıllar boyunca tapınak inşaatlarıyla anılan Kongo Gumi, Japonya’nın her köşesini tapınaklarla donattı. Bu tapınaklar ziyaretçi akınına uğradıkça, yeni tapınaklara duyulan ihtiyaç arttı ve şirket, bir domino etkisiyle büyümeye devam etti.
Şirket sadece büyümekle kalmadı, aynı zamanda ustalık konusunda bir okul haline geldi. Her inşa edilen tapınak bir öncekinden daha iyi bir ustalığın eseri oldu. Bu durum, günümüzün “inovasyon” kavramını anımsatıyor. Kongo Gumi, zamanın zorluklarına karşı esnek bir yapıda kalmayı başardı. Savaş dönemlerinde farklı alanlarda faaliyet göstererek ayakta kalmayı bildi.
Ancak tarih ne kadar uzun olursa olsun, değişime ayak uyduramayanlar için bir son her zaman kapıda bekler. 2000’li yıllarda Japon halkının tapınak ziyaretleri azalmaya başladı. Yeni nesiller, elektronik sanayinin gelişmesi ve internetin yaygınlaşmasıyla farklı yönelimlere sahip oldular. Tapınaklar, artık gökdelenlerin yanında eski cazibesini kaybetti.
Bu noktada, Kongo Gumi’nin inovasyon eksikliği dikkat çekiyor. Teknolojik gelişmelere ayak uyduramayan şirket, yavaş yavaş kan kaybetti ve geri dönülmez bir sona yaklaştı. 2006 yılında, 1428 yıllık serüvenini noktalamak zorunda kaldı.
Bugün, dünyanın en eski şirketi unvanı 1303 yıllık bir Japon otel şirketine ait. Onu Avusturya’dan 1220 yıllık bir restoran izliyor.
Sanayi devrimiyle birlikte sanayi şirketleri ancak 1800’lü yıllarda kurulmaya başlandığı için bu listeye sanayi şirketlerinin giremediğini görüyoruz. Türkiye’de ise en eski şirketlerden biri Hacı Bekir Lokumları. 1777 yılında kurulan bu şirket, 236 yıllık bir geçmişe sahip. Onu İskender, Vefa Bozacısı ve Kuru Kahveci Mehmet Efendi gibi markalar takip ediyor. Ancak sanayi şirketlerimizin tarihi çok daha yakın; çoğunluğu 1960’lı yıllarda faaliyete geçti.
Kongo Gumi’nin hikâyesinden çıkarılması gereken ders açık:
İnovasyon, bir şirketin uzun ömürlü olmasının temelidir.
Değişen zamanlara ayak uydurmak, teknolojiyi ve inovatif düşünceyi iş süreçlerine entegre etmek, sürdürülebilir başarıyı getirir.
Adını tarihe kazımak isteyen şirketler, inovasyonu bir strateji olarak benimsemeli. İnovatif insanlarla çalışmak, inovatif fikirlere açık olmak, bu yolda atılacak en sağlam adımlar arasında.