"Dijitalleşiyoruz!"
Bu cümleyi duyduğunuzda, beyninizde beliren ilk şey ne?
“Yeni bir dünyaya mı geçiyoruz?”, “Bir adım ileri gitmek mi?”
Yoksa “Bize göre değil, izleyelim görelim” diyen tembel bir bakış açısı mı?
Hemen belirteyim, bunları söyleyenler, değişime direnenler, çağa ayak uyduramayanlardır!
Ne yazık k, dijitalleşme fırsatlarını fark edip, geleceği bugünden kucaklayan şirketler, gece gündüz bu konuda çırpınırken, hâlâ ne olduğunu anlamayanlar da var.
Ama bir gerçek var: Dijitalleşenler artık bir adım önde.
İster kabul edin, ister etmeyin, dijital dünyanın tam ortasındayız…
Her anımız dijital, her şey dijital.
Aslında bu yeni bir şey değil, sadece şimdi daha hızlı.
Dijitalleşme geçmişte de vardı aslında, şimdi ise teknolojik devrimle bir adım öteye gitti.
Öyle bir hızla ilerliyoruz ki, önümüzdeki yıllarda bugünden katbekat daha da hızlanacak.
Dijital bir dünya var ve hızla o dünyaya çekiliyoruz.
İstediğiniz kadar direnin, dijital bir geleceğe doğru ilerlemekten kaçamazsınız.
1965’te Gordon Moore; bilgisayar işlemcilerinin hızının her iki yılda bir iki katına çıkacağını, boyutlarının küçüleceğini ve maliyetlerinin sabit kalacağını öngörmüştü.
Bu öngörü, Moore Yasası olarak tarihe geçti.
Şimdi de, bu öngörünün nasıl gerçekleştiğini izliyoruz.
Her cihaz, her makine, her yazılım daha fazla çip, daha fazla elektronik devreyle dolup taşarken, artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldiler.
Teknoloji, Moore Yasası’nı haklı çıkardı fakat artık işlemciler sınırlarına yaklaşırken, şimdi de kuantum bilişimi devri kapıda.
Hadi bunu somutlaştıralım.
Eski sistemlerin teknoloji ömrü her 7-8 yılda doluyor, yani her şey hızla değişiyor.
Ama gelin görün ki, biz hâlâ eski bilgilerle ayakta durmaya çalışıyoruz.
Düne kadar prestijli olan meslekler artık ortadan kayboldu.
Bunların yerine yerine dijital işler çıktı.
Linkedin’e bakın!;
“Dijital satış”, “dijital pazarlama”, “dijital proje lideri” gibi başlıklarda her gün onlarca yeni iş ilanı yayınlanıyor.
Bunlar, bir zamanlar var olmayan pozisyonlardı. Şimdi ise herkes bu pozisyonlara eleman bulmak için çırpınıyor.
Ama işin kötüsü şu: Bu işlerin eğitimi yok. Okulları yok.
Yine de, dijitalleşmeye ayak uyduran ve farkındalığı yüksek olanlar, bu pozisyonlarda şimdiden yerini aldı bile.
Yakında, geleneksel eğitim sistemleri yerini dijital dünyaya özgü eğitimlere bırakacak ve bunu görmeyenler kaybedecek!
Bu gelişmelerin ışığında, yeni bir anlayışa ihtiyacımız olduğu da çok açık.
Hem iş dünyasında hem de kişisel hayatımızda köklü bir değişimden geçiyoruz.
Ve bu değişim, tıpkı bir yol ayrımına gelmiş gibiyiz.
Teknoloji ve bilgi bir noktadan sonra yetmeyecek.
Şu an doğru bildiklerimiz, yarının dünyasında çözümsüz kalacak.
Dijitalleşme, artık kaçınılmaz bir gerçek.
Bunu sakın, "Benim işim değil" diye geçiştirmeyin!
O bakış açısıyla çok şey kaybedeceğinizin farkında olun.
Peki, dijitalleşmek için ne yapmalıyız? Ne kadar dijitalleşeceğiz? Nereden başlayacağız?
Bu soruların cevabı çok basit: Dijitalleşmenin bir standardı yok!
Dijitalleşmenin ne kadarını yaparsınız, ne kadar dijital olursunu?
Bunu ölçmek için sadece olgunluk kriterleri var.
Ama unutmayın, global ölçekte akredite edilmiş bir sistem henüz yok!
Yani, "görüntüde" dijitalleşmiş olabilirsiniz, ama gerçekten dijitalleşmek başka bir şey!
Farkı burada anlamalısınız!
Ve şunu net olarak bilin: Dijital olmayan ekiplerle dijitalleşmek imkansızdır!
Önce ekiplerinizi eğitin! Bilinçlendirin! Vizyonunuzu gözden geçirin, gerekirse sıfırdan yenileyin!
Sonra şirketinizi ölçmeye başlayın.
Paydaşlarınızı, süreçlerinizi, her şeyinizi ölçün!
Mesela bugün için ERP sistemlerinin sadece %60’ını kullanıyoruz!
Ayrıca, kısıtları ortadan kaldırın, fırsatları görün!
Hadi, artık dijitalleşmeye başlayın!
Ama şirketinizin hızını artırmak için önce kısıtları belirlemeli ve fırsatları keşfetmelisiniz.
Şu gerçeği de unutmayın: Bilgi, şirket içinde 15 saniye içinde ilgili yerlere ulaşmalı!
Artık 36 saat sonra müşteriye dönüş yapmak, neredeyse bir yıl beklemek gibidir!
Yani kısıtları ortadan kaldırın, otomasyonu devreye sokun ve bu çalışmaları büyük hızla hayata geçirin!
Unutmayın, dijitalleşmenin bu ilk adımıyla sadece temel seviyede de olsa bu dünyaya girebilirsiniz.
Ama unutmamalısınız, bu yolculukta son yok!
Dijitalleşen her şeyin bir sonraki dijital gelişim alanına kapı araladığını unutmayın!
Bu bir süreçtir ve süreç asla bitmez.
Ne kadar ilerlerseniz, o kadar yeni fırsatlar karşınıza çıkar.
Her yeni adım, bir sonrakine yön verecek!
Bu kadar hızlı ilerlerken, dijital dünyaya adım atarken, bir gerçeği asla unutmayın:
Bu yolun sonu yok!