Türkiye’de bazı terimlerin zihinlerde oluşturduğu kavram kişilere göre değişiyor.
Aynı terim zihinlerde 2, 3, 4 hatta daha fazla sayıda farklı kavrama yol açabiliyor.
Bu yüzdende, toplum birbirinden hızla uzaklaşıyor.
Nasıl mı?
Anlatalım ama önce kavram ve terim arasındaki ince ayrımı açıklamamız gerekiyor.
Kavram, terimin zihnimizdeki tasarımıdır.
Terim, kavramın dille ifade edilmesidir.
Yani bir elmanın iki yarısı gibidirler.
Birbirini tamamlayan unsurlardır.
Türkiye’de şöyle bir sorun var.
Değişik kesimler aynı terime farklı anlamlar yüklüyor.
Bu yüzden de birbirini yanlış veya eksik anlıyor.
Mesela muhafazakâr terimini ele alalım.
Türk Dil Kurumu sözlüğünde ‘muhafazakâr’ın karşısına ‘tutucu’ yazılmış.
Ama muhafazakâr deyince toplumda tutucu hariç her şey anlaşılıyor.
Neler mi anlaşılıyor?
Söyleyeyim.
Sağcı, dindar, yobaz vs.
Liste daha da uzar.
Böyle bir karışıklıkta “muhafazakâr” terimine ne anlam vereceğiz?
Bu terimi kullanan birine, hangi kavrama göre kızacağız veya takdir edeceğiz?
Sadece muhafazakâr terimi olsa öpüp başımıza koyalım.
Toplumda derin ayrımlara yol açan onlarca terim var.
Çağdaş, modern, laik, dindar, ilerici, gerici, sağcı, solcu, aydın…
Say say bitmeyen terimler ve bunca terime verilen onca farklı anlam.
Güya aynı dili konuşuyoruz ama birbirimizi anlayamıyoruz.
Çünkü her birimiz aynı terimlere birbirine oldukça zıt anlamlar yüklüyoruz.
Yok mu bu sorunun çözümü peki?
Elbette var.
Her işin başı eğitimdir.
Yaşadığımız bu sorunu çözmenin yolu da eğitimden geçiyor.
Daha ilkokuldan başlayıp, eğitim hayatı süresince terimlere doğru anlamlar yüklemeyi öğrenmemiz ve öğretmemiz gerekiyor.
Aksi halde birbirini anlamayan insanlar topluluğu haline geleceğiz.