Yıl 2025.
Bursa’nın içinden bir çay akıyor.
Adı Nilüfer.
Eskiden şiirlerde, şarkılarda geçerdi. Şimdi analiz raporlarında, laboratuvar tahlillerinde…
Kaynağı kuruyor ama akmaya devam ediyor.
Bir mühendis olarak bunun ne anlama geldiğini biliyorum.
Çünkü su yoksa akış da olmaz.
Ama akıyor.
Nasıl mı?
Sanayi atıklarıyla…
***
Nilüfer Çayı, artık su değil.
Artık umut değil.
Şehir merkezinden geçerken içine bakamıyorsun, bakarsan utanırsın.
Oysa eskiden çocuklar bu çayda taş sektirirdi.
Şimdi taş atsan köpük olur.
Kaynağında debi neredeyse sıfır.
Ama çay hala gürül gürül akıyor.
Çünkü Bursa’daki bazı sanayi tesisleri atıklarını doğrudan çaya veriyor.
Arıtılmış su da var içinde, arıtılmamış olanı da…
Çayın doğal akışını kimyasal çamur taşıyor artık.
***
Sözde çözüm de hazır:
“Üstünü kapatalım.”!!!
Buyurun, saklayalım ayıbı.
Betonla, briketle, plastikle…
Ama doğa kandırılmaz.
Çünkü doğanın düzeni, ilahi bir dengeyle kuruludur.
Allah, yağmuru bol verse de, o suyun geçeceği yolu da önceden takdir etmiştir.
İnsan eliyle yapılan her müdahale bu hesaplara uymazsa, doğa mutlaka cevabını verir.
Bu çayın üzeri kapatılırsa, bir gün taşar.!!!
Ve o gün Bursa, su baskını değil, vicdan patlaması yaşar.
Unutmayın, bu çay bir taşkın yatağı.
Bazı yıllar hiç sorun çıkmaz.
Ama bazı yıllar 200 yıllık yağış rejimini bir günde yaşarız.!!!
Kanal kapalıysa, su yönünü bulamaz.
Yönünü bulamayan su ne yapar?
Yıkar.
Siler.
Yutar.
***
Peki, çözüm ne?
Nilüfer Çayı sadece bir su değil.
Bir ayna.
Bursa’nın kendine bakması gereken en net yansıması.
Ve bu aynada şu an kirli bir gelecek gözüküyor.
Değiştirmek elimizde.
Ama önce görmemiz gerek.
Sonra da gereğini yapmamız…
Bursa Platformu Derneği çok net bir öneri sundu.
Bayramdan sonra paylaşacak kamuoyu ile ama eski başkanı olarak ben buradan vereyim tüyoyu.
Nilüfer Çayı'nın paralelinden bir atık su kanalı açılmalı.
Tüm sanayi atıkları bu kanalda toplanmalı.
Bu kanalın üstü kapatılabilir, çünkü doğal bir taşkın riski taşımaz.
Son noktada bir arıtma tesisi kurulmalı.
Arıtılan su da denize derin deşarjla bırakılmalı.
Vee bir mühendis olarak altına imzamı atarım bu çözümün.
Bu proje zor değil.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Bursa Büyükşehir Belediyesi isterse altı ayda tamamlanır.
***
Evet, Bursa bir sanayi şehri.
Ama aynı zamanda bir doğa şehri.
İkisi bir arada yaşar mı?
Elbette yaşar.
Yeter ki çevreyle barış imzalanmış olsun.
Yeter ki sanayiciler kurallara uysun.
Yeter ki biz bu şehri gerçekten sevelim.
Çünkü sevdiğin şehre zarar vermezsin.
Üzerine beton dökmezsin.
Çayına kimyasal boşaltmazsın.
Nilüfer Çayı sadece bir su değil.
Bir ayna.
Bursa’nın kendine bakması gereken en net yansıması.
Ve bu aynada şu an kirli bir gelecek gözüküyor.
Değiştirmek elimizde.
Ama önce görmemiz gerek.
Sonra da gereğini yapmamız…
***
Ve Kurban Bayramı…
Bayram, paylaşmaktır; merhamettir; bir damla suyu bile israf etmeme iradesidir.
Ama bu bayram, yüreğimiz buruk.
Çünkü Nilüfer Çayı kir içinde akarken, Gazze’de kan akıyor.
Çünkü biz doğayı unuturken, dünyada insanlık can çekişiyor.
Bu Kurban Bayramı'nda sadece kurbanlarımızı değil, vicdanlarımızı da arındıralım.
Mazlum coğrafyalarda akan kan dursun, şehirlerimize ve kalplerimize adalet, huzur ve rahmet dolsun.
Tüm İslam âleminin Kurban Bayramı mübarek olsun.