Kentsel dönüşüm… Dilden dile dolaşan, kulaktan kulağa başka başka yorumlanan, ama özü itibariyle herkesin kendi cebinden baktığı bir mesele.
Vatandaşa sorsak: Bir dairesi varsa, hayali iki daire! Daha fazlası varsa daha fazla daire, yani “kazanç.”
Yatırımcıya sorsak: Kar hanesini en tepeye çıkarmak, yani “maksimum imar hakkı.”
Hükümete ve belediyeye sorsak: “Projeyi başlattık” diyerek halkın gönlünü çelmek, yani “siyasi kazanç.”
Peki, herkesin kazandığı bir yerde kaybeden kim oluyor dersiniz? Şehrimiz, biz, hepimiz…
Bugüne dek kentsel dönüşüm dendiğinde yapılanlar belli:
1. Kamu binaları, hastaneler, okullar, konaklama tesisleri, güçlendirilsin mi yıkılsın mı?…
2. Konutlar, yeniden yapalım mı yapmayalım mı?…
3. Ticari yapılar, ne kadar kat çıkabiliriz?…
4. Sanayi yapıları, fonksiyonuna göre yenileyelim mi, yenilemeyelim mi?…
5. Köprüler, köprülü kavşaklar, viyadükler barajlar ve benzeri sanat yapıları Yıkılsın mı, dursun mu, genişlesin mi aynı mı kalsın?…
Bu binaları bir yık, bir yap! Adına “kentsel dönüşüm” de gitsin. Oysa ortada ne doğru bir hedef var, ne misyon, ne vizyon. Herkes başka bir tanıma odaklanmış, herkesin hedefi başka.
Bugüne kadar yapılan; eskisini yıkıp aynı parsele, 2-3 katı büyüklük te veya yoğunlukta yapılan dönüşümler, kentlerin yaşam kalitesini artıracağına düşürüyor.
Meşhur, cambaza bak hikayesi gibi; Bak deprem, aaa ne kadar korkunç, herkes oraya odaklansın, birileri krizi ranta çevirsin.
İyi de bu şartlar altında başarıya nasıl ulaşacağız?
Hedef farklıysa doğru sonuç asla gelmez.
O yüzden önce tüm tarafların üzerinde uzlaşabileceği bir “kentsel dönüşüm tanımı” belirlemek gerek.
En temelde yapılması gereken; gelecek kuşaklara, tarihi ve kültürel mirası korunan, sağlam, çevreci, ulaşım sorunu azaltılmış, yaşanabilir bir şehir bırakmak. Sadece parsel ya da ada değil; bütüncül bir kentsel dönüşüm… Şehirlerin yaşam standartlarını yükseltmek.
Yani bir yeri yıkıp yerine aynısını, sadece biraz daha büyüğünü yapmanın adı “dönüşüm” değildir. Yoksa, bugüne kadar olduğu gibi devam edersek, her çözülen sorunun yerini daha büyük sorunlar alacak.
Kentsel dönüşüm, betonla ölçülmez.