Nasrettin Hoca’ya, “Kıyamet ne zaman kopacak?” diye sormuşlar hoca da, “Hanım ölünce küçük kıyamet, ben ölünce de büyük kıyamet kopar” diye cevap vermiş.
Bursa’da 28 Şubat 1855'te 7,5 şiddetinde bir deprem meydana gelmiş. 11 Nisan 1855’te Bursa bu kez 7 büyüklüğünde bir artçı sarsıntı ile sallanmış. İlk deprem Bursa merkez ve Mustafakemalpaşa’da artçısı da Gemlik ve Mudanya’da etkili olmuş.
Her iki deprem de büyük yıkıma yol açmış.
Kayıtlara göre bu iki depremde 1300 kişinin öldüğü geçse de gerçek rakamın bunun çok üzerinde olduğu da belirtiliyor.
Peki, aynı şiddette bir deprem bugün olsa ne olur?
Nasrettin Hoca gibi cevap vereyim, 1855’te küçük kıyamet kopmuş, bugün olursa büyük kıyamet kopar.
1855 yılında Bursa’nın nüfusu 35 bin kişiydi, evler 1 veya 2 katlıydı. Bugün Bursa 3,5 milyon nüfusa sahip. Binaların büyük kısmı ise hem çok katlı hem de derme çatma. Bu yüzden Allah korusun öyle bir deprem yaşarsak 10 binlerce değil 100 binlerce insan ölebilir. Kaldı ki bunun sıcak bir örneğini Şubat ayında Kahramanmaraş merkezli 11 Büyük şehri etkileyen depremde gördük.
Deprem tabiat olayıdır. Olması kadar normal bir şey yok. Hatta olmazsa tuhaftır. Ama unutmayalım deprem öldürmez, öldüren içinde sıkışıp kaldığımız binalardır.
Yine unutmayalım, plansız sanayileşme ve buna bağlı plansız yapılaşması ile Bursa dev bir tabutu andırıyor. Binaların yarısından fazlasının 6 ve üzerindeki depreme dayanma ihtimali yok. Bunu söyleyen bden değilim, uzmanlardır. İşte bu yüzden de, Bursa’da çok ama çok hızlı bir kentsel dönüşüm hamlesine ihtiyaç var.
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş 6 Şubat depremi sonrasında önce en büyük yıkımım yaşandığı Nurdağı’nda hemen ardından da neredeyse tamamı yok olan Hatay’da görev yaptı.
Yani asrın felaketi olarak isimlendirilen deprem sonrasında yaşanan acıları sıcağı sıcağına ve çok yakından gördü. Bölgedeki görevi biter bitmez de Bursa’da kentsel dönüşüm hamlesi başlattı.
Bugün, Yalova Yolu’ndaki çöküntü bölgesinde 250 dönüm alanda 2 etap halinde yürütülen kentsel dönüşüm çalışmaları kapsamında kalan son binanın yıkımı için düzenlenen törene katıldım.
Alinur Aktaş burada yaptığı konuşmaya, 1855 depremini hatırlatarak başladı. Ardından Bursa’da başlattığı kentsel dönüşüm çalışmalarını bir bir anlattı. Bu çalışmaları daha önce yazdığım burada tekrar etmeyeceğim ki, bugünkü haberimizde de ayrıntılı bir metin var zaten.
Fakat şu vurguyu yapmadan geçmek istemiyorum.
Alinur Aktaş kentsel dönüşüm çalışmalarını konut fuarlarında daire ve iş yeri satmak veya spor kulüplerine veya derneklere destek vermek için değil, Bursa’yı bekleyen felakete önlem almak için yaptığına vurgu yaptı. Çalışmalardan Burkent’e kalan konut ve iş yerlerinin kentsel dönüşüm sırasında yapılan kamulaştırmalara harcandığını özellikle söyledi.
Ardından da bir sitemini iletti. Şimdi bu siteme geçelim.
Hatırlanacağı gibi, CHP’nin çiçeği burnunda İlçe Başkanı İlhami Gün, geçen Cuma günü ilçe başkanlığının sosyal medya hesaplarından aslı astarı olmayan bir paylaşım yapmıştı.
Bu paylaşıma göre; Büyükşehir Belediyesi Karapınar Mahallesi’nde engelli bir vatandaşın yaşadığı evi, o vatandaşlar evdeyken yıkmış! Yalanınızın hayrını görmeyin.
Bunu okuyanların, “Vay anasını ne büyük vicdansızlık” demesi hedeflenmiş olmalı.
Fakat işin aslı böyle değil.
Orada 1 yıldır devam eden bir süreç var. Her şey yasalar çerçevesinde yapılmış. Bursa’ya imar yolu açmak için yapılan kamulaştırma var ortada. O binada yaşayanlar, 9 ay önce bilgilendirilmiş, itiraz süreçleri tamamlanmış, kamulaştırma yapılmış hatta o evde yaşayanlar bir kamu kurumun misafirhanesine bile yerleştirilmiş.
Aktaş bu bilgileri verdikten sonra şunu da ekledi, “Sayın CHP yöneticileri günün hangi saatimde ararsanız arayın kapım da, gönlüm de açık gelin birlikte istişare edelim.”
CHP’lileri yaptığı şey anlaşılır gibi değil.
Uzmanlar neredeyse her gün Bursa ve İstanbul’da 7 ve üzerinde deprem beklendiği uyarısı yapıyorlar. İstanbul’da Ekrem İmamoğlu kılını kıpırdatmıyor. Bursa’da ise Alinur Aktaş, kapıdaki felakete canla başla önlem almak için adeta çırpınıyor. CHP’li kimi siyasetçiler ise bırakın destek olmayı, yalan ve iftiralar ile yapılan çalışmaları engelleme derdindeler.
Birkaç oy alabilmek için değer mi bu yaptıklarınız? Allah’tan da mı korkmuyorsunuz? Veya olası depremde göçük altında kalmaktan da mı korkmuyorsunuz? Ayrıca attığınız yalan da boşa gitmiş. Yalan paylaşımınızı beğenen sadece 25 kişi. İlçe yöneticilerini bile beğenip rezil olmamışlar.
Dip Not: Boşuna beğeni artırma sevdasına düşmeyin, şu saat ile ekran görüntüsünü aldım. Kaç kiçi beğendiği ve kimler olduğunu dileyene gönderirim.