Çalışma hayatımın bir kısmı Sivas'ta geçti ve bu dönemde güzel dostluklar, arkadaşlıklar edindim. O zamanlar birkaç iş arkadaşımla birlikte Cuma namazına giderdik ve namaz sonrası samimi sohbetlerin içinde bulurduk kendimizi. Bir gün, her zaman fikir ve görüşlerinden faydalandığımız bir iş arkadaşımız, içtenlikle bana dönüp sordu: "Baykara, namazdan sonra nasıl dua ettin?" diye. Ben de içimden geldiği gibi, "Allah'ım, iyi bir hanım, oturacağım bir ev, bir de araba nasip edersen sonsuz mutlu olurum" dedim. O samimi ifadem karşısında kıymetli ağabeyim, bana şu sözlerle cevap verdi: "Öyle dua mı olur? Allah'tan iman isteyeceksin. Bak ben Allah'tan iman ve Kur'an'a göre bir hayat yaşamayı istedim." Bunun üzerine bir an için düşündüm ve şöyle dedim: "Abi, herkes Allah'tan olmayanı ister." Bu cevabım onu biraz kızdırsa da, dostluğumuzun temeli olan anlayış ve saygı bozulmadı ve dostluğumuz zamanla daha da pekişti.
Bir diğer dostum ise, İslam'ı anlatmaya çalışırken Arapça "Allah" yazılı kuzu, balık, ağaç resimlerini gösteriyordu bana. Ben inanmak için mucize aramaya karşı olduğum için, "Demek ki, Araplar hala ıslah olmadığı için hep Arapça Allah yazıları ile uyarılan bir toplum olmaktan kurtulamamışlar" şeklinde espriyle karşılık vermiştim. Sevgili dostum, farklı bir bakış açısıyla yüzleşince önce şaşırdı. Ancak ilerleyen süreçte daha derin ve anlamlı sohbetlere birlikte yelken açtık.
Bu anılarımı, hayatın çeşitli renklerini ve derinliklerini keşfetmemize yardımcı olması için anlattım. Her birimizin kendi düşünceleri ve inançları vardır. Ancak, önemli olan bu farklılıkları hoşgörüyle karşılamak ve bir arada yaşamayı başarabilmektir. Toplum içindeki değerlerimizi koruyarak, kendi inançlarımızı yaşamalı ve geliştirmeliyiz. İnancımızla uyumlu bir şekilde yaşamak, hem bireysel hem de toplumsal açıdan önemlidir.
Demem o ki, hayata ve ilişkilere farklı bir perspektiften bakmak, bizi daha anlayışlı ve hoşgörülü bir toplum yapar. Her ne kadar farklı düşüncelere sahip olsak da, bir arada yaşamanın ve birbirimizi anlamanın değerini unutmamalıyız. Birlik ve kardeşlik duygularını canlı tutmak, hepimizin sorumluluğudur.