Coşkun Dönmez, yaptığı açıklamada kuraklık, iklim değişikliği, savaşlar, küresel düzeyde yaşanan enerji fiyatlarındaki artışın yol açtığı gıda krizi ve tüm dünyayı etkileyebilecek olası açlık tehlikesi ile ilgili değerlendirmelerde bulunarak alınması gereken önlemler üzerinde durdu. Bakan Dönmez, yeterli ve güvenli gıdaya erişimde küresel düzeyde sorun yaşandığını belirterek, gelecek yıllara ilişkin felaket senaryolarının gündeme gelmeye başladığına dikkat çekti. birleşmiş milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in, Berlin’deki gıda güvenliği konferansında gıda krizi ve arkasında gelebilecek küresel açlık krizine dikkat çektiğini ve tüm dünyadaki ülkeleri sorunların çözümü için harekete geçmeye çağırdığını hatırlatan Başkan Dönmez, şunları kaydetti:
AÇLIK TEHLİKESİNE DİKKAT ÇEKİLDİ
“Gıda krizi ve açlık tehlikesi dünya genelinde yüksek sesle ve en yüksek perdeden seslendirilmeye çalışılıyor. Gelecek yıl eşi görülmemiş bir felaket ihtimali vurgulanıyor. Dünyanın önde gelen ülkeleri ve liderleri tehlikenin farkına varmış durumda. Hemen harekete geçilmezse her şey daha kötü olabilir. Küresel ekonomik ilişkiler, bir ülkede yaşanan olumsuzluğun anında diğer bir ülkeye ya da ülkelere yansımasına yol açıyor. Söz konusu gıda olunca durum daha kritik hale geliyor. Savaşlar, küresel enerji fiyatlarındaki artış, dünya genelinde yaşanan kuraklık, iklim değişiklikleri üretim arzını etkilemeye başladı. Gıda üretiminde önemli paya sahip Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş, tahıl ve ayçiçeği sevkiyatını kısıtladı. Bu süreçte talebin karşılanamaması nedeniyle tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de un ve ekmek fiyatları ile sıvı yağ fiyatlarında olağanüstü artışlar yaşandı. Bu şamada, kısa süre önce İstanbul’da yapılan Tahıl Koridoru Anlaşması ile sorunun bir nebze olsa hafifleyeceğini umuyoruz. Ayrıca gübre ve enerji fiyatlarındaki artış, doğrudan üretim maliyetlerini tetikledi. Asya, Amerika ve Afrika’da pirinç ve mısır hasadının gübre ve enerji fiyatlarından etkilemesi bekleniyor. Afrika Boynuzu denilen Doğu Afrika’da son yılların en büyük kuraklığının yaşandığı söyleniyor.’
BUYSAD Başkanı Coşkun Dönmez, değerlendirmesinde Ukrayna-Rusya Savaşı ile halen etkisini sürdüren ve dünyayı 3 yıldır etkisi altına alan Koronavirüs salgınının gıda krizi alanında yaşanan sorunlara tuz biber olduğunu da vurguladı. Ukrayna’nın özellikle tahıl ve ayçiçeği üretimi, Rusya’nın da tahıl ve gübre üretimi açısından kritik öneme sahip olduğunu söyleyen Dönmez, “Gıda krizinin önlenmesi için Rusya ve Ukrayna’daki gıda ile gübrenin kısıtlamaksızın dünya pazarlarına ulaştırılması gerekiyor. Bu nedenle az önce de ifade ettiğim İstanbul’da yapılan Tahıl Koridoru Anlaşması’na imza atan tüm ülkelerin bu anlaşmaya titizlikle uyması gerekiyor. Dünya Gıda Programı’na göre dünya genelinde son iki yılda güvenli gıdaya erişemeyenlerin sayısı iki kat artarak 276 milyona ulaşmış durumda. Bu yıl yaşanan gıdaya erişim sıkıntısının gelecek yıl küresel gıda kıtlığına, küresel açlığa dönüşebileceği endişesi yaşanıyor. Böyle bir felaketin altından hiçbir ülke kolay kolay kalkamaz’ dedi.
“YERLİ ÜRETİMİ ARTIRMALI VE TARIMDA SANAYİLEŞMELİYİZ.”
Bunun yanı sıra Türkiye’nin topraklarını ve su kaynaklarını akılcı kullanarak gıda üretimini artırması gerektiğini savunan Dönmez, sözlerini şöyle tamamladı.
“Türkiye kendi gıda ihtiyacını karşılayacak, üretimi gerçekleştirebilecek kaynaklara sahip bir ülkedir. Son yıllarda köylerden kentlere doğru başlayan yoğun göçlerle kırsal alanlar boşalmaya başladı. Maalesef milyonlarca hektar tarım arazisi boş duruyor. Öncelikle tarımsal üretimi ve yerli hayvancılığı teşvik edecek, tersine göçün önünü açacak hızlı adımlara ihtiyacımız var. Ayrıca tarımda sanayileşmeyi ve makineleşmeyi hızla tamamlamalıyız. Daha önceden de ifade ettiğim gibi devlet boş arazileri sahipleri ile üretim yapabilecek büyük çiftçiler arasında bir köprü kurmalı ve boş araziler sanayicilere uygun koşularda kiralanarak tarımsal üretim arttırılmalıdır.
Tarımsal alandaki ithalat politikalarının gıda ve et ihtiyacını karşılamakta, fiyatları aşağı çekmekte etkisi olmadığı görüldü. Üretim yapamadığımız için gıda ve hayvancılık için başka ülkelere milyarlarca dolar ödeme yapmak zorunda kalıyoruz. Tarım ve hayvancılık alanındaki ithalat, cari açığın büyümesine yol açıyor. Dünya genelinde ortaya çıkan gıda krizi, artık paranız olsa da gıdaya ulaşma imkânı vermeyebilir. Bu yüzden, kendimize yetecek kadar üretmeli ve gıdada dışa bağımlılığımızı azaltmalıyız.”
AÇLIK TEHLİKESİNE DİKKAT ÇEKİLDİ
“Gıda krizi ve açlık tehlikesi dünya genelinde yüksek sesle ve en yüksek perdeden seslendirilmeye çalışılıyor. Gelecek yıl eşi görülmemiş bir felaket ihtimali vurgulanıyor. Dünyanın önde gelen ülkeleri ve liderleri tehlikenin farkına varmış durumda. Hemen harekete geçilmezse her şey daha kötü olabilir. Küresel ekonomik ilişkiler, bir ülkede yaşanan olumsuzluğun anında diğer bir ülkeye ya da ülkelere yansımasına yol açıyor. Söz konusu gıda olunca durum daha kritik hale geliyor. Savaşlar, küresel enerji fiyatlarındaki artış, dünya genelinde yaşanan kuraklık, iklim değişiklikleri üretim arzını etkilemeye başladı. Gıda üretiminde önemli paya sahip Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş, tahıl ve ayçiçeği sevkiyatını kısıtladı. Bu süreçte talebin karşılanamaması nedeniyle tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de un ve ekmek fiyatları ile sıvı yağ fiyatlarında olağanüstü artışlar yaşandı. Bu şamada, kısa süre önce İstanbul’da yapılan Tahıl Koridoru Anlaşması ile sorunun bir nebze olsa hafifleyeceğini umuyoruz. Ayrıca gübre ve enerji fiyatlarındaki artış, doğrudan üretim maliyetlerini tetikledi. Asya, Amerika ve Afrika’da pirinç ve mısır hasadının gübre ve enerji fiyatlarından etkilemesi bekleniyor. Afrika Boynuzu denilen Doğu Afrika’da son yılların en büyük kuraklığının yaşandığı söyleniyor.’
BUYSAD Başkanı Coşkun Dönmez, değerlendirmesinde Ukrayna-Rusya Savaşı ile halen etkisini sürdüren ve dünyayı 3 yıldır etkisi altına alan Koronavirüs salgınının gıda krizi alanında yaşanan sorunlara tuz biber olduğunu da vurguladı. Ukrayna’nın özellikle tahıl ve ayçiçeği üretimi, Rusya’nın da tahıl ve gübre üretimi açısından kritik öneme sahip olduğunu söyleyen Dönmez, “Gıda krizinin önlenmesi için Rusya ve Ukrayna’daki gıda ile gübrenin kısıtlamaksızın dünya pazarlarına ulaştırılması gerekiyor. Bu nedenle az önce de ifade ettiğim İstanbul’da yapılan Tahıl Koridoru Anlaşması’na imza atan tüm ülkelerin bu anlaşmaya titizlikle uyması gerekiyor. Dünya Gıda Programı’na göre dünya genelinde son iki yılda güvenli gıdaya erişemeyenlerin sayısı iki kat artarak 276 milyona ulaşmış durumda. Bu yıl yaşanan gıdaya erişim sıkıntısının gelecek yıl küresel gıda kıtlığına, küresel açlığa dönüşebileceği endişesi yaşanıyor. Böyle bir felaketin altından hiçbir ülke kolay kolay kalkamaz’ dedi.
“YERLİ ÜRETİMİ ARTIRMALI VE TARIMDA SANAYİLEŞMELİYİZ.”
Bunun yanı sıra Türkiye’nin topraklarını ve su kaynaklarını akılcı kullanarak gıda üretimini artırması gerektiğini savunan Dönmez, sözlerini şöyle tamamladı.
“Türkiye kendi gıda ihtiyacını karşılayacak, üretimi gerçekleştirebilecek kaynaklara sahip bir ülkedir. Son yıllarda köylerden kentlere doğru başlayan yoğun göçlerle kırsal alanlar boşalmaya başladı. Maalesef milyonlarca hektar tarım arazisi boş duruyor. Öncelikle tarımsal üretimi ve yerli hayvancılığı teşvik edecek, tersine göçün önünü açacak hızlı adımlara ihtiyacımız var. Ayrıca tarımda sanayileşmeyi ve makineleşmeyi hızla tamamlamalıyız. Daha önceden de ifade ettiğim gibi devlet boş arazileri sahipleri ile üretim yapabilecek büyük çiftçiler arasında bir köprü kurmalı ve boş araziler sanayicilere uygun koşularda kiralanarak tarımsal üretim arttırılmalıdır.
Tarımsal alandaki ithalat politikalarının gıda ve et ihtiyacını karşılamakta, fiyatları aşağı çekmekte etkisi olmadığı görüldü. Üretim yapamadığımız için gıda ve hayvancılık için başka ülkelere milyarlarca dolar ödeme yapmak zorunda kalıyoruz. Tarım ve hayvancılık alanındaki ithalat, cari açığın büyümesine yol açıyor. Dünya genelinde ortaya çıkan gıda krizi, artık paranız olsa da gıdaya ulaşma imkânı vermeyebilir. Bu yüzden, kendimize yetecek kadar üretmeli ve gıdada dışa bağımlılığımızı azaltmalıyız.”