(Özel) Başkan Yılmaz ile Yıldırım üzerine... Yıldırım için hangi kanun yeniden düzenlendi?

TAKİP ET

Detay Haberler Yazı İşleri Müdürü Duygu Doğan, Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz'ın konuğu oldu. Yıldırım'ın yeni hedeflerinden muhalefet partilerinin yaptığı algı siyasetine, özel hayatından göçmen sorununa kadar pek çok konunun ele alındığı söyleşide Başkan Yılmaz merak edilenleri tüm samimiyeti ile anlattı.

Büyük şehirlerin büyük sorumlulukları olur. Dünya koronavirüsle savaşırken Bursa’nın en çok göç alan ve nüfusa göre ikinci büyük ilçesi Yıldırım’ın günden güne değişimine hepimiz tanık oluyoruz. Tarihi ve doğasıyla, farklı kültürleri bir araya getiren domografik yapısıyla güzelliği kadar yönetimi için özveri isteyen Yıldırım’ın pek çok alanda örnek çalışmalara imza atan Belediye Başkanı Oktay Yılmaz ile birlikte keyifli bir söyleşi yaptık. Yıldırım gibi büyük bir ilçeyi yönetmek zor ancak Başkan Yılmaz bu zorlu görevde oldukça kararlı görünüyor.


Neden AK Parti’de siyaset yapıyorsunuz? Sizi AK Parti’ye bağlayan unsur nedir?

AK Parti aslında bir partinin ötesinde bir duruştur, bir medeniyet tasavvurunun oluşturduğu, geçmişi ve geleneği olan bir yapıdır. Türkiye’nin de insanoğlunun yeryüzündeki varlığı ile beraber merhamet ve medeniyeti yeniden inşa eden bir misyonu var. İslam coğrafyasında da böyle bir rolümüz var. Hem bütün mazlumların yükü Türkiye’nin sırtındadır. Hem de bütün mazlumların gücü Türkiye ile birliktedir. Çünkü Kurtuluş Savaşı’na baktığınızda Hindistan’daki Müslümanların Türkiye’ye yardımına hepimiz şahidiz. Bugün de Türkiye’de bir olay olsa bütün Müslümanların duasında olduğumuzu görüyoruz. Veya bir yerde bir sıkıntı olduğunda Türkiye’den yardım beklendiğini, Türkiye’nin örnek olduğunu hep birlikte görüyoruz. Bu aslında AK Parti’nin Türkiye’deki rolü ile ilişkilidir.

AK Parti ile beraber Anadolu insanının iktidardaki gücü pekişmiştir. Geçmişte Turgut Özal’dan, Adnan Menderes’ten, Necmettin Erbakan’dan beri devam eden bir gelenek söz konusu. Bu gelenek AK Parti ile daha da ortaya çıkmıştır. Türkiye de aslında merhamet medeniyetinin inşaasında başrol oyuncusu. Bundan dolayı AK Parti’de siyaset yapmayı önemsiyor ve vazife olarak görüyorum. Mehmet Akif Ersoy’un da dediği gibi “Tek dişi kalmış canavar” vahşi batı medeniyetinin coğrafyamızda ve hatta bütün dünyada 100-150 yılda estirdiği terör ve akıttığı kana hepimiz şahit oluyoruz. ABD Afganistan ve Irak’a neden girdi? Bölgede sıkıntı devam ediyor. Kuzey Afrika Baharı’nda da Arap ülkelerinde ve Suriye’de problemi aynı şekilde okuyabiliriz. Müslümanlar bu anlamda merhamet ve medeniyeti inşa etmek durumundalar. Türkiye de bunu üstlenecek ülkelerin başında geliyor.

 

Düzensiz göçmenler yoğun olarak Türkiye’de. Suriye’de bir iç savaş meydana geldi. Ağırlık Türkiye’ye göç etti benzer şekilde Afganistan’dan da. Göçmelerin Türkiye’yi ekonomik anlamda zarar uğrattığı bizim ekonomik kazancımızı yok ettiğine yönelik bir algı oluşturulmaya çalışıyor. Ama siz konuyu önemli bir yere getirdiniz. Biz mazlum milletlerin özellikle İslam coğrafyasının önderliğini yapan bir toplumuz. Biz nasıl kurtuluş savaşında yıllarca destek bulduysak şimdi onlara destek oluyoruz. Özellikle muhalefetin bu algı siyaseti ile ilgili sizin yorumunuz ne olur?
Anadolu tarihin her döneminde göçlerin güzergahı olmuştur. Avrupa’ya gidecek bir Orta Doğulunun veya Asyalının güzergahıdır Türkiye. Burada zorunluluğun getirdiği bir durum söz konusu. Komşumuzda okullar, çocuklar bombalanıyor. Kapıyı açmamak insanlığa sığmaz. Bizim komşu olarak bir vazifemiz var. Bölgede bir zorunluluk olduğu için duyarsız kalamazdık. Evet bize ciddi bir yük, bunu kabul ediyoruz. Ama bu da biraz da insan hakkı olarak görmek lazım. Bugün Suriye’de bir takım düzenlemeler yapılıyor. O düzenlemeler bittiğinde Suriye’lilerin ülkesine dönmesi sağlanacaktır. Ama göçmenler tüm dünyanın bir gerçeği. Anadolu her zaman göçmenlerin güzergahı olmuştur. Keşke Suriye’de, Orta Doğuda bir sıkıntı olmasaydı da biz de bunlarla karşılaşmasaydık. Şartların meydana getirdiği bir olay.




 

İlk kez belediye başkanı seçildiğinizde ne hissetiniz? Yıldırım sonuçta çok büyük bir ilçe. Bursa’nın güzide yerlerinden birisi i anı zamanda göçlerle oluşan bir ilçe. Seçildiğinizde, “Eyvah ben ne yapacağım?” benzeri bir duyguya kapıldınız mı? Veya “Ben bu işi çok iyi yaparım” mı dediniz? Hazırlıklı mıydınız?

Tabii ki hazırlıklıydım. Ben ilçe başkanlığı yaptım. İsteyerek aday oldum. Öncelikle Bursa gibi bir şehirde, Emir Sultan’ın mefhum olduğu, Yıldırım Bayezid Han’ın şehre ismini verdiği, Çelebi Mehmet Han’ın mefhum bulunduğu bir şehirde Belediye başkanlığı yapmak büyük bir onur, büyük bir vazife. Onlardan aldığımız misyonla şehrimize hizmet etmeye devam ediyoruz. Burası Anadolu’nun güçlü demografik yapılarını içinde barındıran bir ilçe, dolayısıyla da kültürün içinden gelen biri olarak burada gönül rahatlığı ile ünsiyet kurduğumuz ve iyi olduğumuz bir yer. Evet ilçenin tarihi, doğal güzellikleri kadar sıkıntıları da var. Ama biz o tarihten aldığımız güçle bu sıkıntıları aşacağımızı düşünüyoruz. Nitekim bununla ilgili de sağlam adımlar attık. Kanun değişikliği de yaptık. Bakanlıklarımızın bütçe aktarmasına yönelik de çalışmalar yapıyoruz ve ciddi anlamda yol alıyor ve çözüm üretiyoruz.




 

Devam edelim. Vatandaş Oktay Yılmaz, Belediye Başkanı Oktay Yılmaz’a dışarıdan baksa O'nu nasıl bulur? Başarılı mı? Başarısız mı? İdare eder mi? Hangisi?..

Gayret eden çabalayan bir profil çiziyorum. Vatandaşıyla hemhal olan cadde çadde, sokak sokak gezmeye çalışıyorum. Başarı kısmına hemşehrilerimiz karar verir ama ben gayret ediyorum. Günübirlik adımlardan ziyade uzun süreli ve doğru adımlar atmaya gayret ediyorum.



 

Seçimin üzerinden aşağı yukarı 2 yıl geçti. Böyle bir durumda geriye baktığınızda hiç “Keşke” leriniz oldu mu?

Bazı ufak tefek kararlarda oluyor ama alınan her kararı kendi şartları içerisinde değerlendirmek lazım. Bu anlamda büyük bir keşkem, mahcubiyetim olmadı.



 

Türkiye 2019 yerel seçimlerine bambaşka bir atmosferde girdi. Bir yandan dövizin gece yarıları zirve yaptığına şahit olduk, diğer yandan da 50 kuruşluk patates ve soğanın fiyatının 5 liraya yükseldiğini gördük. Bir yandan da sosyal medyada algı operasyonları yürütülüyordu. Anketlerde büyük şehirlerde Millet İttifakı adaylarının sürekli önde olduğu görülüyordu. O günlere dönelim. Hiç “Bu seçimi kaybettik galiba” dediğiniz oldu mu? Hangi duygularla yürüttünüz seçim çalışmasını?

Herhangi bir kaygı yaşamadık. Kazanacağımıza inanıyor ve çalışıyorduk. Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş da mottosu gibi ‘canla başla’ çalıştı. Bizler de gayret ettik. Birlikte hem seçimi kazanmak hem de şehirdeki sinerjiyi diri tutmak anlamında milletvekillerimiz ve teşkilatlarımızla birlikte güzel bir seçim atmosferi yaşadık. Böylece seçimin kaybedileceği yönünde algı operasyonları da olsa güzel sonucu Bursamıza yaşattık.




 

Seçim bittiğinde gördük ki, anketler yanılmamış. Cumhur İttifakı İstanbul, Ankara, Adana, Antalya gibi şehirlerde Millet İttifakı adaylarına karşı seçimi kaybetti? Ama Bursa’da ise bambaşka bir tablo çıktı ortaya. Siz Yıldırım’da Bursa ortalamasının üzerinde oy aldınız ve Büyükşehir’i de bir nebze sürüklediniz aslında. Sizce bu başarının sebebi nedir?  

Teşkilatımız ve Cumhur ittifakıyla beraber iyi bir sinerji oluşturduk. Ben Yıldırım’da büyüdüm, burada ticaret yapıyorum, burada sivil toplum kuruluşlarında çalışmalarım oldu. Yıldırım’da Cumhur ittifakıyla bütünleştik. Sinerjiyi yakaladık ve devamı geldi.  




 

Bu aynı zamanda oy oranlarına da yansıdı aslında. Oyların yüzde 56.3’ünü aldınız bu aslında sürükleyici bir unsur. Bursa ortalamasının oldukça üzerinde bir oy oranı.

Tabii kesinlikle ciddi anlamda bir katkısı oldu. Yıldırım’ın Büyükşehir’e Büyükşehir’in de Yıldırım’a karşılıklı katkısı oldu.




 

Biraz da Oktay Yılmaz’ı tanıyalım. Belediye Başkanı olmadan önce ne iş yapıyordunuz?  Günün birinde Yıldırım’a Belediye Başkanı olacağınız aklınıza geldi mi hiç?
Ben makine mühendisiyim. Isıtma soğutma sektöründe faaliyet gösteren firmalarımız var. Aslında bir yandan siyasetle uğraşırken diğer yandan iş hayatımız sürüyor. Çünkü orası ekmek kapısı. Ortağımla yürüttüğüm bir süreç vardı. Siyasete biraz sosyal sorumluluk olarak bakıyorum. Çok noktasal hedeflerim yok ama şehre ve ülkemize hizmet etmeyi bir vazife olarak görüyorum. Bu sivil toplum örgütünde belediye başkanlığında bir siyasi partide de olabilir. Biraz daha şartların getirdiği bir sonuç oldu. Noktasal bir hedefim olmadı. Ama bu davaya hizmet etmek öncelikli hedefim oldu.



 

Günde kaç saat çalışıyorsunuz? Yorulup bıktığınız oluyor mu?

Benim olmadı ama eşimin ve çocuklarımın olmuştur. Kendimi bildim bileli hep sosyal çalışmalarla iç içeyim. Şehir dışında okuduğum için aile dışında hep bir sosyal çevrem vardı. Okul bittikten sonra iş hayatıyla beraber sivil toplum kuruluşlarında çalışmalarım devam etti. Ben de, ailem de 8-5 memur hayatına alışık olmadı. Dolayısıyla bana yorucu gelmiyor. Çünkü birinin derdine derman olmayı hedefliyorsunuz. O esnada hemhal oluyor, dinleniyor, dua alıyorsunuz. Aileme vakit ayırdığım zamanlar elbette ki oluyor ama zamanımın çoğunu hemşehrilerimizle geçiriyorum.


 

Boş vakit bulduğunuzda ne yaparsınız? Hobileriniz var mı?

Hayat boşluğu kabul etmiyor. Olur da boş vaktim olduğunda okumaya gayret ediyorum. Bunu önemsiyorum.





 

Uyumayan Kütüphane’yi Yıldırım’a kazandırırken bunu mu düşündünüz?
Kütüphane hakikaten çok değerli bir değer oldu gençlerimiz için. Ben de zaman zaman yarım saat bir saat de olsa gün içerisinde okumaya gayret ediyorum. Hafta sonları da sabahları ata binip Arap atlarıyla safari yapıyoruz.





 

 Eşinize ve çocuklarınıza yeterli zaman ayırdığınızı düşünüyor musunuz? Aileniz bu duruma ne diyor? Ailece tatil yapabiliyor musunuz?
 Zaman zaman yapıyoruz. Ama toplumsal hizmette bulunan kişilerin yeterli zaman ayırmaları mümkün değil. Çocuklara ne kadar vakit ayırsanız azdır. Çocuklar hep birlikte olmak ister.




 

Kaç çocuğunuz var?
İki erkek bir kız üç çocuğum var. Büyük oğlum bu sene üniversite sınavlarına hazırlanacak. Küçük oğlum lise 1. Sınıfta. Kızım ise bu yıl 4. Sınıfa geçti. Evimizi gözbebeği doğal olarak kızım.



 

Mutfağa girer misiniz? İddialı olduğunuz bir yemek var mı mesela?
Belediye Başkanlığı öncesinde bu sorunun cevabı daha farklı olurdu. Şimdi değil mutfağa girmek, yemek yemeye bile vakit bulamıyorum. Pazar sabahları ailemle kahvaltı yapabiliyorsam bunu kazanç olarak görüyorum. Çocuklarımla tartışabilen, konuşabilen bir babayım. Onları dikkate alan, onları dinleyen, onlarla paylaşan biriyim. Zaman zaman da çocuklara yönelik gerçekleştirdiğimiz projelerde onların fikirlerinden de istifade ediyorum. Bizim babalarımız ile bakış açımızda ciddi farklılıklar var çocuklarımızla da bizim var. Onların penceresinden olayları yorumlamaya gayret ediyorum. Onlar da bizden istifade ediyor. Gençleri dünyası çok farklı. Ben de onların üzerinden bu okumaları gerçekleştiriyorum.





 

Yıldırım dediğimizde devamlı göç aldığı için Bursa’nın tamamında da olan bazı aksaklıklar akla geliyor. Sizden önce de kentsel dönüşüm uygulamaları vardı. Fakat siz de birtakım çalışmalar ürütüyorsunuz. Bu zor şartlarda nasıl bir çalışma yapıyorsunuz kentsel dönüşüm anlamında.

Kentsel dönüşüm uzun vadeli bir projeksiyon. Türkiye şehirleşmesi yeni olan bir ülke. Avrupa gibi bir endüstrileşme ve şehirleşme geçmişimiz yok. Son 40 yılda ciddi bir şehirleşme oldu. Bu hızlı büyüme çarpık kentleşme sonucunu getirdi. Şehirler hızlıca planlanamadı. Bu konudan en mustarip şehir Bursadır diye tahmin ediyorum. Bizim dönüşümden önce imarla ilgili problemlerimiz var. Henüz arsa vasfına dönmemiş araziler söz konusu. Veya planlanmış ama tapulaştırma süreçleri yapılmamış yerler var. Bunlar çok ciddi problemler ortaya çıkarıyor.

Yıldırım yüzölçümü olarak Bursa’nın yüzde 1’ini nüfus olarak yüzde 21’ini oluşturuyor. Bizim bu fotoğrafı doğru okuyarak bir bakış ortaya koymamız gerekiyor. Bursa’nın en yoğun ilçesi. Bir de buna çarpık kentleşme, tarihi alanlar, Uludağ, ova koruma, sit alanları gibi faktörleri eklediğinizde alan çok dar ve nefes alacak alan çok az.

Kısa ve uzun vadeli çözümler oluşturmak gerekiyor. Biz kısa, orta ve uzun vadeli planlar oluşturuyoruz. Kısa vadeli olarak yaşam alanlarını, yeşil alanları geliştirmek gerekiyor. Güçlü taraflarımız; Yıldırım’ın Uludağ’ın eteklerine kurulu olması ve 3 dere bulundurması. Uludağ eteklerinde ve bu vadilerde büyük kent parkları yapalım. Her derede kent parkı yapıyoruz. Bakanlığımızın desteği ile 200 bin metrekarenin üzerinde Gökdere Millet Bahçesini yapıyoruz. Cazibe Merkezi’ni Kaplıkaya Kent Parkı ile birleştirerek orada da büyük bir yaşam alanı oluşturuyoruz. Hacivat ve Çınarönü mahallelerimizde de kent parkları oluşturuyoruz. Aynı şekilde Vakıf Mahallesi’nde büyük bir kent parkı Büyükşehir Belediyemizce kazandırıldı. Uludağ’ın eteklerinde, Mollaarap’ta 50 bin metrekarelik bir alan, Cumalıkızık ve Değirmenönü’nde mesire alanları oluşturuyoruz. Yaşam alanlarımızı, konforumuzu arttıracak, ailelerin çocuklarıyla birlikte keyifli zaman geçirebilecekleri alanlar oluşturuyoruz. Bu dönemde Bursa’ya 1,5 milyon metrekare yeşil alan kazandıracağız. Bunların kimisi tamamlandı, kimisi ise proje aşamasında. Ama hepsi 4-5 yıl içerisinde tamamlanacak.

Dönüşüm öncesinde bizim imar problemlerimiz var bunları aşmamız lazım. Bunun için kanun çıkması gerekiyordu. Bakanımız yerinde inceleme yaptı ve sonrasında 18. Madde değişikliğinde bu kanun da bu düzenlemeyle çıkmış oldu. Sadece bizim değil Türkiye’deki i benzer problemleri olan şehirlerin de sorunları çözülmüş oldu.







 

Kanunla beraber ne değişti?

Önceki dönemlerde yapılan planlamalar, imar uygulamaları yapılıp anlaşmazlıklardan dolayı bozulmuş. Hukuki bir süreç sıkıntıların başka şekilde çözüme kavuşturulması gerekirken işin bütününe zarar vermiş. Bizim aldığımız kararla artık yapılan planın bütünü bozulmayacak. İtirazı olan vatandaşımızın hakkının bedeli ödenecek ancak şehri ilgilendiren bir çalışma olduğu için işin bütünü bozulmayacak. Bu belediyeye ekonomik yük getiriyor ancak bölgede istikrar sağlamış oluyoruz. İmarla ilgili kalıcı bir çözümdü bu. Dönüşebilir planlar yapıyoruz. Ada bazında çözüm olacak bir yaklaşım geliştirdik. Eskiyi getir yeniyi götür gibi bir anlayış artık yok. Bu işin bir maliyeti var. Biz orta yolu bulduk. Biraz imar artışı ve vatandaşın katkısıyla bir çözüm oluşturduk. Yeni yerlerde 5 katı geçmemeyi arzuluyoruz ama eski yerlerde zemin artı 7 ya da 8 kat söz konusu. Mevlana Mahallesi’nde örnek bir çalışma yaptık. Vatandaşımız vade farkının açılmasını istedi zemin artı 7 kat proje çizildi. İç avlusu otoparkı çocuk oyun alanları olan bir proje hazırlayıp vatandaşımıza ve bakanlığa sunuldu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan inşaat konusunda destek istedik. Binaların tamamı yıkıldı 1 buçuk yıl içerisinde binalar biterek vatandaşımız yeni binalarına yerleşmiş olacak.



 

Peki Yıldırım’ın en büyük sorunu sizce nedir? Yıldırım’ın en önemli problemi imar. İmarla ilgili sağlıklı adımlar atıyoruz. Ulaşımla ilgili Ankara yoluna paralel olacak caddelerin oluşumuyla ilgili çalışmalarımız var. Yunus Emre Bulvarı’nın, Eğitim Caddesi’nin devamını açacağız. İkinci Cadde ile ilgili çalışmalarımız var. Dikey cadde olarak da bağlantı çalışmalarımız var. Polis Okulu Kavşağı’ndan araba yatağına doğru dikey yol açacağız Huzur Caddesine tamamlayacağız. İkinci Cadde’den Esenevler Caddesi’ne bir bağlantı ve Yeşilyayla bölgesinde dikey bir yol planımız var.




 

Peki Büyükşehir Belediyesi ve Ankara ile ilişkileriniz nasıl? Anladığım kadarıyla kanun çıkartacak kadar destek alıyorsunuz.
Birlik ve beraberlik işin besmelesi. Birlik ve beraberlik olmadan yol yürüyemezsiniz. Bu süreçte Bakanlığımızın, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin, Milletvekillerimizin desteği olmasaydı kanun da çıkmazdı. Bireysel başarısındansa kurumsal bir başarıdan bahsetmek daha doğru olur.





 

Görev süreniz bittiğinde nasıl bir Yıldırım hayal ediyorsunuz? Birkaç cümle ile özetlemenizi rica ediyoruz. Yıldırım tarihi ve yeşili ile kimliğini bulmuş bir şehir. Anadolu’nun demografisinden aldığı güçle komşuluk insanlık ilişiklilerinin sosyal ilişkilerinin güçlü olmasını hayal ediyorum.




 

Son olarak soralım, Emeklilik için bir planınız var mı? Bir gün gelip de şu siyaseti noktaladığımızda ne yapmayı planlıyorsunuz?
Okulu bitirdiğimde başka şehirlerden güzel teklifler gelmişti. Ama ben işten ziyade şehir olarak Bursa’yı seçtim. Bursa’ya gelen öğrenciler Bursa’da kalmayı tercih eder. Bursa denizi sanayisi, kimliği ile yaşanabilecek bir şehir. Yaşamımız Bursa ile özdeşleşti. Bursa’dan başka aklımdan geçen bir düşünce yok.




 

Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir?

Şehir dediğimizde akla binalardan ziyade insanlar gelmeli. Biz insanlara yaptığımız yatırımları daha fazla önemsiyoruz. Yıldırım’a kazandırdığımız Uyumayan Kütüphane gençlerimizin geleceğe hazırlanmasında büyük bir rol üstlendi. Geleceğe hazırlanan gençlerimize hizmet edecek alanları arttıracağız. Gençlik merkezi spor merkezi ve kültür merkezleriyle beraber istihdam merkezlerimiz var. Meslek edinme ve iş bulma noktasında onlara destek olabileceğimiz. Şehir dediğimizde aklımıza gençler geliyor. Onlara daha fazla hizmet edebilmek için elimizden geleni yapacağız.