Câhiliye Arap toplumunda kız Çocuklarının katli

TAKİP ET

Peygamber Efendimizin (S.A.V.) doğduğu geceye Mevlid Gecesi denir. Hazreti Muhammed'in dünyaya teşrifi dolayısıyla rebiyülevvel ayının 12'nci günü idrak edilen Mevlit Kandili, İslam dünyasının önemli gün ve geceleri arasında yer alıyor.

Dünyanın her kesiminden Müslümanlar, her sene bu geceyi Mevlid Kandili olarak kutlamaktadır. İslamı anlamak için, Peygamberimiz Hz.Muhammed’in (S.A.V.) hayatını ve davranışlarını doğru analiz etmek gerekir. Öncelikle İslamiyet öncesi Cahiliye dönemine göz atalım. "Cahiliye Dönemi" İslam’dan önceki Arap devrinin adıdır.

 
İslâm gelmeden evvel Arap toplumunda ebeveyn arasında çocuklarına karşı sorumluluk duygusu gayet zayıftı. Ailenin reisi olan erkek, aile bireylerinin tamamını mülkü gibi görüyor ve onlara istediği şekilde davranıyordu.
Kız çocuklarının diri diri gömülmesi veya çeşitli şekillerde katledilmesi sadece Araplara has bir durum değildi. O dönem dünyanın birçok yerinde insanlar ve hayvanlar, sahte Tanrılarına şükretmek ve onların öfkelerini dindirmek için kurban edilirlerdi. 
Cahiliye döneminde Araplar arasında erkek çocuklarını katledenler de karşımıza çıksa da genellikle bu muameleyle ailenin en zayıf üyesi olarak görülen kız çocukları muhatap olmaktaydı. Aile reisi olan erkekler bir veya en fazla iki tane kız çocuklarının olmasına tahammül gösterebiliyorlar; kız çocuklarının sayısı arttığında bunu çevresine karşı bir ar meselesi olarak kabul ederek yeni bir kız çocuğu doğduğunda onu katletme yoluna gidiyorlardı.
Câhiliye ve İslâm Tarihi kaynakları incelendiğinde bu çirkin âdet ile ilgili örneklerin genellikle İslâm’a yakın dönemde gerçekleştiği görülmektedir. Bu konuda toplum hafızasının yorum yapacak kadar zengin olmadığı anlaşılmaktadır. Bunun temel sebebi ise Arap toplumunun yazılı değil şifahî bir kültüre sahip olmasıdır.
İslâm'dan önce kız çocuklarını diri diri gömme davranışının temel gerekçelerinden biri belki de en önemlisi fakirlik korkusuydu. Birçoğu açlık sınırında yaşayan bu insanlar erkekten daha az işe yaradığını düşündükleri kızları, aileleri için yük olarak kabul ediyor ve uğursuz kabul ettikleri fakirlik korkusu ve aç kalma endişesiyle kız çocuklarını gömüyorlardı.

Câhiliye Arap Toplumunda Kız Çocuklarının Katli Meselesi: İslam Tarihi Perspektifinden Değerlendirme
Ahmet ACARLIOĞLU [1]
 
Hz. Muhammed, Cahiliye’ye karşı büyük bir mücadele verdi ve kazandı. Bölge halkının inanç dünyasını değiştirdi, toplumu hurafelerden arındırdı, Kuran ve Sünnet’i hâkim kıldı. Şimdi Peygamberimiz Hz. Muhammed’in kız çocuklarına ve kadınlara verdiği değere bakalım;
 

Peygamberimiz (asm), kızı Fatıma (r.anha)'yı çok severdi. Bir sefere çıkacağı zaman en son ona uğrar, dönüşünde ise önce onun yanına giderdi.

Hz. Fatıma (r.anha) babasını ziyarete geldiğinde ise, Peygamberimiz (asm) sevgili kızını karşılamak için ayağa kalkar, alnından öper ve yanına oturturdu.

Hazret-i Fatıma (r.anha)'nın iki oğlu vardı: Hasan ve Hüseyin. Peygamberimiz (asm) bu torunlarım çok severdi. Onları kucağına alır, omuzuna çıkarır, okşar, sırtında taşır, oyun oynar, isteklerini yerine getirirdi.

Çocuğa en çok annesi şefkat gösterir. Bir hadis-i şerifte annenin çocuğuna gösterdiği şefkatten dolayı büyük sevap kazanacağı müjdelenir. Olay şöyle gelişir:

Bir gün fakir bir kadın iki kızı ile Hz. Âişe'yi ziyarete gelmişti. Hz. Âişe de evde onlara ikram için bir tek hurmadan başka verecek bir şey bulamamıştı. O hurmayı anneye verdi. Anne de hurmayı ikiye bölerek çocuklarına yedirdi. Hz. Âişe bu durumu Peygamberimize anlatınca, Peygamberimiz (asm) o kadın için şu müjdeyi verdi:

"Çocukları hakkıyla sevmek ve onları korumak, cehennemden kurtuluşa vesiledir."

Peygamberimiz çocuklara gösterdiği şefkatte din ayırımı yapmazdı.

Bir Yahudinin çocuğu hastalanmıştı. Bunu duyan Peygamberimiz (asm) çocuğu ziyarete gitti. Ona Müslüman olması için telkinde bulundu. Çocuk, Müslüman olmak için babasından izin istedi. Babası müsaade etti ve çocuk Müslüman oldu.

Peygamberimizin barış zamanındaki bu güzel davranışı savaş esnasında da devam ederdi. Savaş sırasında çocukların öldürülmemesini öğütler, onlara iyi davraınlmasını tembih ederdi.

Bir savaş esnasında birkaç çocuk iki tarafın arasında kalmış ve öldürülmüşlerdi. Peygamberimiz (asm) bu hadiseye çok üzüldü. Sahabîler,

"Ya Resulallah, onlar müşrik çocuklarıdır, niçin üzülüyorsunuz?" diye sordular. Peygamberimiz,

"Onlar doğdukları gibi duruyorlar. Sakın çocukları öldürmeyin, aman çocukları katletmeyin. Her can ilk yaratılışta tertemizdir." buyurarak konuya dikkatlerini çekti.

Peygamberimiz (asm)'in eşsiz şefkatini kız çocukları üzerinde de görmekteyiz. İslâm'dan önce kız çocuklarının Arapların gözünde hiçbir değeri yoktu. Kız babası olmayı bir ayıp olarak görürlerdi. "Falan adamın damadı demesinler." diye kızlarını evlendirmek istemez, diri diri toprağa gömerlerdi. Bu vahşeti de atadan, babadan kalma bir âdet olarak görür, uygularlardı.

İşte Peygamberimiz (asm) bu zavallı masumların böyle acımasızca öldürülmelerini büyük bir cinayet olarak görüyor, bu kötü âdetin bir an önce kaldırılması için mücadele ediyordu. Kendisi kızların babası olmakla iftihar ettiği gibi, üç, iki veya bir kızı olup da onları büyütüp yetiştirenleri, İslâmî bir eğitim verenleri cennetle müjdeliyordu.

Erkek ve kız çocukları arasında ayırım yapanları Peygamberimiz (asm) hiç hoş görmezdi. Bu şekilde bir davranış sergileyenleri uyarır, hatalarını düzeltmelerini sağlardı. Onun gözünde çocuğun erkeği kızı yoktu. İkisi de şefkate ve sevgiye muhtaçtı.
Peygamberimiz (asm) çocuklar arasında sevgide eşit davranılmasını istediği gibi, bağış, hediye, ikram ve hibe konularında da eşit davranılmasını isterdi.

Numan bin Beşîr anlatıyor:
"Babam malından bir şeyler hibe etmişti. Annem, 'Bu hibeye Peygamberimizi şahit tutmazsan kabul etmem.' dedi. Bunun üzerine bana yaptığı hibeye şahitlik yapması için babam beni alarak Peygamberimize gittik. Durumu öğrenen Peygamberimiz:
"Başka çocukların var mı?' diye sordu. Babam, 'Evet, var' dedi.
"Bütün çocuklarına aynı şekilde hibede bulundun mu?"
"Babam, 'Hayır!..'  dedi.
"Allah'tan korkun, çocuklarınız arasında eşit davranın.'
"Babam Peygamberimizin huzurundan çıktıktan sonra bana yaptığı hibeden vazgeÇTİ.
Peygamber Efendimizi (asm) ise, bir hadîslerinde şöyle buyurmuşlardır:
"Siz (fertlerin ve milletlerin mahvolmasına sebep olan) helâk edici yedi günahtan sakınınız!" Ashabı kirâm:
"Yâ Rasûlüllah! Bunlar hangileridir?" diye sorunca, Peygamberimiz:
"Âllah'a şirk (ortak koşmak), büyü yapmak, Allah Teâlâ'nın öldürülmesini haram kıldığı kimseyi öldürmek -haklı olarak öldürülen müstesna-; tefecilik; yetim malı yemek; düşman ile savaşırken kaçmak; evli ve hiç bir şeyden haberi olmayan namuslu bir kadına zinâ isnâd ve iftira etmektir." buyurmuşlardır (bk. Riyâzü's-Sâlihîn Terc, III/184).

İslâm’ın gelişiyle hanımlara âit bir hukuk tesis edildi. Kadın, toplumda iffet ve fazîlet timsâli oldu. Annelik müessesesi, şeref buldu. Peygamber Efendimiz’in; “Cennet (sâliha) annelerin ayakları altındadır!”[1] hadîs-i şerîfi ile kadın, lâyık olduğu değere kavuştu.

"Sizin hayırlınız, kadınlarına hayırlı olan (iyi davranan)dır.
(Müslim, Birr 149)
Kadınlara ancak kerîm olanlar ikrâm ederler (değerli olanlar değer verirler); onlara kötülük edenler ise leîm (kötü) kişilerdir."
(İbn Mâce, Edeb 3; Ebû Dâvud, Edeb 6, Rikak 22, İ'tisâm 3; Müslim, Akdiye 11)
"Kadınların haklarını yerine getirme husûsunda Allâh'tan korkunuz! Zîrâ siz onları Allâh'ın bir emâneti olarak aldınız."
(Kütüb-i Sitte, c. 17, s. 214)
"Mü'minlerin iman bakımından en kâmil/olgun olanı; ahlâkı güzel olan ve âilesine nâzik davranandır."
(Nesâî, Işretu'n-Nisâ, 229; Tirmizî, İman hadis no: 2612)
"Eşlerinize yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin, sakın onları dövmeyin ve onları incitecek çirkin sözler söylemeyin."
(Ebu Davud, Nikak, 40-41)
"Kadınlar erkeklerin, diğer yarısıdır."
(Ebu Davud, Tahanet,94; Tirmizi Tahanet 827)
"Ey insanlar! Kadınların haklarına riâyet ediniz! Onlara şefkat ve sevgi ile muâmele ediniz! Onlar hakkında Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah emâneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helâl edindiniz!"
(Müslim, Hac, 147)
"En güzel dünya nimeti, insanın sahip olabileceği nimetlerin en hayırlısı: Zikreden dil, şükreden kalp ve insanın iman doğrultusunda (Müslümanca) yaşamasına yardımcı olan kadındır."
(Tirmizî, Birr 13)
"Kadınlara hayırhah olun, onlara karşı hayır tavsiye ediyorum. Onlara hayırlı şekilde davranın. Hanımını döven, Allah'a ve Resulüne asi olur. Kıyamette onun hasmı ben olurum."
(R.Nasıhin)

 

 
 

cahiliye dönemi kız çocuklarının diri diri gömülmesi i̇slam peygamberimizin güzel ahlakı mevlit kandili