30 Ağustos ve Atatürk

TAKİP ET

Zafer bayramımızı en iyi şekilde kutlamamızın yolu kahraman Atatürk'ümüzün ve silah arkadaşlarının anılarını kalbimizde hissedebilmemiz. detayhaberler.com olarak bizde Ata'mızın bazı anılarını paylaşmak istiyoruz.

BİR KAHRAMANLIK DESTANI 57. ALAY
 Çanakkale Savaşları'nda Yarbay Mustafa Kemal'in "Ben size taarruz emretmiyorum ölmeyi emrediyorum" sözüyle canlarını ortaya koyarak düşmanın üzerine yürüyen ve adını tarihe "kahraman birlik" olarak altın harflerle yazdıran 19. Tümen'e bağlı 57. Alay  ve diğer birliklerin katıldığı taarruzla ilgili İngiliz Subay General Hamilton'ın "Gebe dağlar Türk doğurmakta devam ediyor." sözü de o yıllarda Türk askerinin ortaya koyduğu mücadeleyi akıllara kazıdı.
Çanakkale Savaşları sırasında alayın 49 subay ve 3 bin 638 erden oluştuğunu dile getiren Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Yaygın Öğretim Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burhan Sayılır"Bunların 2 bin 288 tüfeği var. Savaşlar başladığında ilk gün 25 Nisan’dan itibaren cephede yerini almış, çarpışmalara katılmış. Özellikle ilk 2-3 gün, çarpışmalarda ciddi başarı göstermiştir. Savaş esnasında kaybedilen subay ve askerlerin yerine yeni askerler getirildi. Tüm savaş boyunca 25 subay şehit olmuştur. Bu elbette ciddi bir rakamdır ama bu 25 subayın yerine aynı rütbelerde olmasa da bir alt rütbesinde asker tekrar alaya verilmiştir. Er olarak baktığımızda ise bin 817 er şehit olmuştur.

DÜŞMANA“MÜKELLEF ZİYAFET” ŞAŞIRTMASl

Yunan’ın en büyük gücü Afyon civarında ve güneyde Trikopis’in emrindeki kuvvetlerdir. Atatürk’e göre burası o kadar güzel tahkim edilmiş ki, Yunanlılar burayı bir kuvvet merkezi yapma niyetindeler. Atatürk, ‘Burayı düşürürsek bütün cephe düşer, dolayısıyla burayı vuracağız’ der.
Bu plan, Türk kurmay heyetini ve Mustafa Kemal’in silah arkadaşlarını endişelendirir. Yunan kuvvetlerinin en güçlü olduğu yerde onları vurmaya çalışmanın tehlikeli bir kumar olduğunu söylerler.
Çünkü bütün askeri gücü buraya toplamak gerekiyordu ve bu da saldırı anında düşman kuvvetlerinin Anadolu’ya girmesi anlamına geliyordu. Yakup Şevki Paşa buna karşı çıkar ve tarihe geçecek şu sözleri söyler: “Karşımda General Digenis var. Bize saldırdığı takdirde Ankara’ya kadar elini kolunu sallaya sallaya gider. Biz Afyon’a gidelim derken, Digenis Ankara’ya girer.”

Yunan komutanlarının ve askerlerinin akıllarını başarılı bir şekilde okuyan Mustafa Kemal, politik olarak bölünmüş bu kuvvetleri bozguna uğratmak için büyük bir gizlilik içinde hareket edileceğini söyler.

Yunan ordusu içinde ciddi bir siyasi kavga vardı. Yunan ordusu rahat değil, aldıkları son yenilgiyle zaten zafere olan inançlarını da kaybetmişlerdi. Askerlerin pek çoğu ‘Bıktık, artık evimize gidelim’ diyorlardı. Fakat bizim askerlerimiz öyle değildi, çünkü kendi vatanlarını savunuyorlardı ve yenmenin tadını tatmışlardı.

Bütün gücü güneyde topladıktan sonra kimseye bilgi vermeyen Mustafa Kemal’in Ankara’da büyük bir çay partisi vereceği haberi yayılır. Davetliler var, çay partisi var ama Mustafa Kemal ortada yok!

Çünkü bu bir cephede oyalama ve dikkati başka yöne çekme hamlesiydi. Çay partisi söylentisini Mustafa Kemal yaymıştı ve böylece düşman kuvvetlerinin rahatlamasını sağlamıştı. Aynı zamanda Anadolu'da kendisine karşı bir isyanın başladığına dair söylentilerin de yayılmasını sağlamıştı.

Cephede olan Atatürk, Anadolu’nun dış dünya ile bütün telgraf bağlantılarının kesilmesini emreder. Henüz cephede savaş başlamadan önce Mustafa Kemal istihbarat savaşını başlatır.
“O sabah Büyük Taarruz başlar. Sabah 04.30’da tanzim atışı açılır, 5.50’de de tahrip atışına geçilir, saat 07.00’da ise Yunan topçusu susar ve Türk ordusu 14 gün sonra İzmir’e, Kordon’a varır.

 Ve Mustafa Kemal’in kusursuz askeri dehasıyla Büyük Taarruz kazanılır.



 



“SÖZÜMÜ TUTAMADIM, YAŞAYAMAM”

Kurtuluş Savaşı’nın son darbesi olan Büyük Taarruz’un nasıl kazanıldığını gösteren, en duygulu olay ise Miralay Reşat Bey’in, Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya verdiği sözü yerine getiremediği için intihar etmesidir. Kocatepe’den verilen emirle Büyük Taarruzu başlatan Türk askerleri, taarruzun ilk ve ikinci gününde tüm tepeleri eline geçirmeye başladı. Çiğiltepe’lerinde bulunan Yunan askerlerine karşı direnen 57. Tümen Komutanı Miralay Reşat Bey ile Gazi Mustafa Kemal Paşa arasında şu telefon konuşması geçer:

-Niçin hedefinizi alamadınız?

-Yarım saat sonra bu hedefi alacağım paşam.

Geçen yarım saat süre içinde Çiğiltepe’yi düşman askerinden alamayan Miralay Reşat Bey, “Verdiğim sözü yerine getiremediğim için yaşayamam” diyerek beylik tabancasıyla intihar eder.

Gazi Mustafa Kemal Paşa Çiğiltepe sırtlarında çarpışan 57. Tümen Komutanlığı’nı tekrar telefonla aradığında Miralay Reşat Bey’in intihar ettiğini öğrenir ve kendisine veda mektubu okunur. “Yarım saat zarfında o mevkii almaya size söz verdiğim halde, sözümü yapamamış olduğumdan dolayı yaşayamam” ifadelerinin yer aldığı Miralay Reşat Bey’in veda mektubunun ardından geçen 15 dakika sonra Çiğiltepe düşman askerlerinin elinden alınır.
YENİLSEYDİK SORUMLU BEN OLACAKTIM

Bir aralık konu İstiklâl Savaşı'na geldi. Dikkat ettim, Binbaşılar dahil her komutanın

hangi birliğe komuta ettiğini, nerede bulunduğunu, -bir gün önce olmuş gibi- hatırlıyordu. O savaş ki araç, gereç, personel kıtlığı bugün güç tasavvur edilirdi. Tümenlere binbaşılar, Kolordulara yarbaylar komuta ediyordu! Fakat, bu kadro canını dişine takmış bir ekipti. Var olmak ya da olmamak bu savaşın sonucuna bağlıydı. 30 Ağustos bu ruh haletinin eseriydi. Böyle bir dramı, hem yazarı, hem baş aktörünün ağzından dinlemek müstesna bir mutluluktu. O anılar Ata'yı coşturdukça coşturuyordu. Anlatmalarında abartma yoktu. Ama bu anlatış öylesine canlı, öylesine plastikti ki, hepimiz heyecandan heyecana sürükleniyorduk. Anlatışlarını şöyle bağladı:

- İşte büyük zafer böyle ortak bir eserdir. Şerefler de ortaktır.

Bu alçakgönüllülük şaheseriyle konunun kapanacağını tahmin ediyorduk. Bu arada Atatürk bir duraklama yaptı. Sonra içine dönük, adeta kendisiyle konuşur gibi ilave etti:

- Ama yenilseydik sorumluluk ortak olmayacak yalnız bana ait olacaktı.

Bu belagat karşısında gözyaşımı tutamadım. Tarihin, zaferleri kendine maleden, yenilgileri ise maiyetine yükleyen sahte kahramanlarını hatırladım.

ÇANAKKALE GEÇİLMEZ!
 
"10 Ağustos 1915. Conkbayırı'nı almak ve bütün boğaza hakim olmak için İngilizler 20.000 kişilik bir kuvvetle günlerce kazdıkları siperlere yerleşmişler, hücum anını bekliyorlardı. Gecenin karanlığı tamamen kalkmış, tan ağarmak üzere idi. 8. Tümen komutanı ve diğer subaylarını çağırdım.
Mutlaka düşmanı mağlup edeceğinize inanıyorum. Ancak siz acele etmeyin evvela ben ileri gideyim. Size ben kırbacımla işaret verdiğim zaman hep birlikte atılırsınız dedim. Bu durumdan askerlerini de haberdar etmelerini istedim. Hücum baskın tarzında olacaktı. Sakin adımlarla ve süzülerek düşmana 20-30 metre yaklaştım. Binlerce askerin bulunduğu Conkbayırı'nda çıt çıkmıyordu. Dudaklar sessizce bu sıcak gecede dua ediyordu. Kontrol ettim. Kırbacımı başımın üstünde kaldırıp çevirdim ve birden aşağı indirdim. Saat 04.30'da kıyametler kopmuştu İngilizler neye uğradıklarını şaşırmıştı. Allah Allah sesleri bütün cephelerde, karanlıkta gökleri yırtıyordu.
Her taraf duman içinde ve heyecan her yere hakim olmuştu. Düşmanın topçu ateşi gülleleri büyük çukurlar açıyor her tarafa şarapnel ve kurşun yağıyordu. Büyük bir şarapnel parçası tam kalbimin üzerine çarptı, sarsıldım elimi göğsüme götürdüm kan akmıyordu. Olayı Yb. Servet Bey'den başka kimse görmemişti. Ona parmağımla susmasını emrettim. Çünkü vurulduğumun duyulması cephelerde panik yaratabilirdi. Kalbimin üzerinde cebimde bulunan saat paramparça olmuştu. O gün akşama kadar birliklerin başında daha hırslı olarak çarpıştım. Yalnız bu şarapnel, kalbimin üzerinde aylarca gitmeyen derin bir kan lekesi bırakmıştı. Aynı gün gece yani 10 Ağustos günü beni mutlak ölümden kurtaran ve parçalanan saatimi Ordu Komutanı Liman von Sanders Paşaya hatıra olarak verdim. Çok şaşırmış ve heyecanlanmıştı. Kendileri de altın cep saatini bana hediye ettiler.
Bu hücumlarda İngilizler binlerce ölü bırakarak tamamen geri çekildi ve Çanakkale'nin geçilmeyeceğini iyice anlamış oldular."

atatürk ve anıları kahramanlik destani 30 ağustos 30 ağustos fotoğrafları 30 ağustos resimleri