3 Aralık perşembe günü, Dünya Engelliler günü. Engelliler kelimesi bana hep rahatsızlık vermiştir. Aslında engel diye bir şey yoktur. Asıl engel yol açmamak, düşüncesiz davranışlar sergilemek, empati yapmamaktır. En büyük engel düşüncesiz beyinlerdir.
Günümüz teknolojisinde tıp bu kadar ilerlemişken sağlık problemi yaşayan her birey bir sonra ki güne daha sağlıklı uyanabilir. Sağlığına güvenen bizlerde bir sonraki güne bambaşka uyanabiliriz. Her yıl kutlanan bu özel günler düşünmemiz, empati yapabilmemiz ve çabalayıp, geliştirebilmemiz için vasıtadır.
Tüm dünyadaki engelli insanlarımız hep bir şeyi dile getirir. Ayrımcılık istemiyoruz, eşitlik istiyoruz. En doğal hakları olan eğitim, spor, seyahat, sosyal etkinliklerden faydalanma… gibi insanca yaşama hakkına sahip olmak isterler. Aynı zamanda üretmek ve iş sahibi olabilmek ve refah içinde yaşamlarını sürdürmek isterler.
Peki biz ülkemizde ne kadarını başarabildik? Eksiklerimiz neler?
Türkiye, Birleşmiş Milletlerde imzaya açılan Engellilerin Haklarına ilişkin sözleşmeyi ilk imzalayan ülkelerden biri. Müzakereleri 2002 yılında başlayan Sözleşme, 13 Aralık 2006 tarihinde BM Genel Kurulu’nda oylamasız kabul edilmiştir. Sözleşmeye taraf olan ülkeler, fiziksel ve zihinsel engelle yaşayan vatandaşlarının insan haklarından eşit ve tam şekilde yararlanabileceğini, engellilere yönelik ayrımcılığa son verileceğini ve engellilere hayatın her veçhesine eşit katılım imkanı sağlayacağını taahhüt ediyor.
Engelli Hakları Sözleşmesi 50 maddeden oluşurken eğitim, sağlık, istihdam, siyasi ve kamusal hayata katılım gibi çeşitli başlıklar altında engellilerin haklarını ve taraf devletlerin yükümlülüklerini düzenliyor. Taraf devletler, engellileri yasa önünde eşit koruyacağını ve en önemlisi günlük hayatta bireye, birisine bağımlı olmadan yaşam şartlarını sağlayacağını taahhüt ediyor
.
Ülkemizde başarabildiklerimiz;
1924 yılında Sağlık Bakanlığı’na bağlı olarak ilk körler ve sağırlar okulu açıldı. Bu okullar daha çok özel okul statüsündeydi.1951 yılında Milli Eğitim tarafından işitme engelliler okulu İzmir’de. Görme Engelliler okulu da Gaziantep’te hizmete açıldı.
Ankara Üniversitesi bünyesinde 1967 yılında özel eğitim bölümü kurularak özel eğitim öğretmeni yetiştirilmeye başlanmıştır.
Türkiye’de ilk sesli kitap projesi Boğaziçi Üniversitesi Görme Engelliler Teknolojisi ve Eğitim Laboratuvarı(GETEM) tarafından 2006 yılında oluşturuldu. Türkiye’nin ilk dijital kütüphanesi olan GETEM iyi donatılmış kaynaklarla engelli öğrencileri destekleyici ve akademik başarılarını artırıcı rol üstlenmiştir.
Türkiye’nin ilk ve tek görme özürlüler kitaplığı TÜRGÖL’ dür. Görme engellilere özel bir kütüphanedir. Kabartma (Braille) baskılı romanından KPSS sınavı için ek kaynağa kadar birçok alanda içerik zenginliğine sahiptir. Türkiye’nin her yerine, ücretsiz ve geri iadesiz kitap hizmeti vermektedir.
Ülkemizde zihinsel engelli öğrencilerin topluma kazandırılması için ciddi çalışmalar yapılmakta. Örnek vermek gerekirse Bursa Nilüfer Özel Eğitim Meslek Okulundaki öğrenciler bez çanta, yastık kılıfı… gibi farklı ürünler üreterek satışını yapıyorlar. Kendi kafelerinde mantı servisi ve çay servisi yaparak hizmet veriyorlar. Yine farklı şehirlerimizde böyle çocuklara ait güzel çalışma örneklerimiz var. Kafede çalışanlar, drama ve müzik çalışmaları yapan çocuklarımız bize ümit vaad ediyor.
Ülkemizdeki eksiklerimiz;
Dünya’da körlerle ilgili matbaa 1868 yılında kuruldu. İlk kütüphane ise 1882 yılında kuruldu. Ülkemiz Breyl yazı konusunda yetersiz kaldı.
Ülkemizde engelliler için en önemli sorun alt yapı sorunları. Özellikle kaldırımlar belli standartlara sahip değil. Büyük kısmında rampa yok. Gerekli standartlara uygun kaldırımlarda ise yanlış park eden araçlar ya da kaldırımlara taşan esnaf sebebiyle işgal edilmiş durumda. Ülkemizde sürekli yenilenen asfalt sorunları da apayrı dert. Yıllardır süregelen önce asfalt dök sonra kazı, alt yapı geç, sonra tekrar asfalt dök döngüsünü bir türlü aklım almadı.
Kamu ve özel sektöre ait binaların büyük kısmı engellilerin erişimine uygun değil.
Toplu taşıma araçlarının büyük çoğunluğu ne yazık ki engelli vatandaşlarımızın seyahat etmesine uygun değil. Son yıllarda şehirlerimizde artan metro ve tramvay hatları büyük talebi karşılıyor, fakat diğer taşıma araçları ve şehirler arası yolculuğu sağlayan araçlar yetersiz.
Sosyalleşme ihtiyacını karşılayan sinema, parklar, tiyatro, alış veriş merkezleri koşulları yetersiz. Bizler de kurduğumuz ilişkilerde iletişimi sağlamakta yetersiz kalıyoruz.
Son yıllarda ülkemiz hem ekonomik anlamda, hem de destekler anlamında ciddi çalışmalara girmiş bulunmakta. Dilerim gelecek yıllar 3 Aralık Dünya Engelliler gününü engelsiz yaşama merhaba diyerek kutlarız.