Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından Marmara Denizi'nde yürütülen kapsamlı izleme çalışmalarıyla deniz suyu kalitesi ve kirlilik yükü 2014'ten bu yana düzenli takip ediliyor. TÜBİTAK MAM işbirliğiyle yürütülen çalışmalarda 150 noktadan alınan örneklerle müsilaj dahil birçok çevresel sorun değerlendiriliyor.Olgun, TÜBİTAK MAM ile yürüttükleri "Denizlerde Bütünleşik Kirlilik İzleme Programı" kapsamında Türkiye'nin tüm denizlerinde 428 noktayı mevsimsel olarak izlediklerini, Marmara Denizi'nde yılda 3, diğer denizlerde ise yılda 2 sefer gerçekleştirdiklerini, bu çalışmalarda deniz suyu yüzeyinde, su kolonunda, deniz tabanında ve biyota matrikslerinde 8 bileşenden oluşan izleme parametrelerini takip ettiklerini bildirdi.Olgun, fizikokimyasal parametreler, su altı gürültüsü, biyoçeşitlilik ve kirlilik göstergesi olan organik ve inorganik kirleticilerden oluşan 48 kirleticinin düzenli olarak raporlandığı 2014 yılından bu yana izleme programlarının sürdüğünü kaydetti.Analiz sonuçlarına göre, belirledikleri su yönetim birimlerindeki ekolojik kalite durum raporlarını çıkardıklarını belirten Olgun, "Bu analiz sonuçlarına göre kritik noktalar belirleniyor ve kirletici kaynaklara tedbir almaya çalışıyoruz." dedi.Olgun, Marmara Denizi'ndeki izleme çalışmalarına ilave olarak Marmara Denizi Bütünleşik Modelleme Sistemi (MARMOD) kapsamında 2 sefer daha düzenledikleri bilgisini paylaştı.Ülke nüfusunun yüzde 30'unun Marmara Bölgesi'nde yaşamasının ciddi oranda insani faaliyetlerden kaynaklı kirlilik yükü getirdiğini ifade eden Olgun, MARMOD kapsamında oluşturulan Marmara Denizi dijital ikizi üzerinden yapılan modellemelerle 2021 yılındaki müsilajla etkin mücadele sağlandığını anlattı.Marmara Denizi'nde müsilaj sonrası 22 maddelik eylem planının uygulamaya konulduğunu hatırlatan Olgun, atık su arıtma tesislerinin izleme sınırının 1000 metreküpe indirildiğini, İzmit Körfezi'nde 3,8 milyon metreküp dip çamuru temizliği başlatıldığını ve azot ve fosfor yükünü azaltmak için yenilikçi yöntemlerin devreye alındığını aktardı.Bu kapsamda ayrıca, "fitoremediasyon" adı verilen yöntemle Susurluk Havzası üzerindeki Çapraz Çayı'nda yaklaşık 1000 noktaya yüzer adalar yerleştirdiklerinden bahseden Olgun, nehirlerden taşınan azot ve fosfor yükünün Marmara Denizi'ne ulaşmasının engellenmeye çalışıldığına değindi.Soner Olgun, sözlerini şöyle sürdürdü:"Ancak eylem planlarına baktığımız zaman ilerleme katedemediğimiz çok önemli bir nokta var. Müsilaj sonrası Çevre Kanunu'na eklenen madde 16 ile bölgede bulunan bütün atık su arıtma tesislerinin ileri biyolojik arıtma tesisine dönüştürülmesi ve bölgedeki belediyelerin atık su gelirlerinin yarısını arıtma tesislerinin inşasına kullanmalarına yönelik zorunluluk getirildi. Fakat geldiğimiz noktada verilere baktığımız zaman, müsilaj döneminde 2021 yılında yüzde 51 olan ileri biyolojik arıtma tesisi oranının şu anda sadece yüzde 51,7'ye taşındığını görüyoruz. Bu ciddi ve Marmara Denizi'nin artık taşıyamayacağı bir yük."Marmara Denizi'ne ileri biyolojik arıtma olmadan deşarj yapılmaması gerektiğinin altını çizen Olgun, bölgenin yüksek nüfusu nedeniyle kentsel atık su baskısının büyük olduğunu ve bu konuda katedilmesi gereken yol olduğunu dile getirdi.
Çevre
Yayınlanma: 26 Haziran 2025 - 11:10
Marmara Denizi'nde ara tabakadaki müsilaj yoğunluğu sürüyor
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Laboratuvar Ölçüm ve İzleme Daire Başkanı Soner Olgun, Marmara Denizi'nde kirlilik, azot ve fosfor yükünün stabil olduğunu, 18 ila 25 metrede görülen yoğun müsilajın 2021'deki gibi yüzeye çıkmasını beklemediklerini söyledi.
Çevre
26 Haziran 2025 - 11:10